Reza Zarrab yüzünden bankalar tazminat ödeyecek
ABD’de patlak veren Reza Zarrab davası, Türkiye bankacılık sektörü için büyük talihsizlik oldu.
31.05.2016 08:48
ABONE OL
Oğuz Karamuk'un yazısından alıntı
Zarrab bakanların değil, bankaların da problemi
Geçen ay Bakan Mehmet Şimşek dillendirmişti. Son olarak da AKP’nin bankacılık alanındaki en önemli ismi Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın vurguladı: Bankalarda yeni yani büyümeyi destekleyecek kadar kredi verecek para yok.
Kuşkusuz iki isim de AKP’nin partizan isimleri gibi işkembe-i kübradan atıp analiz yapanlardan değil. Somut rakamlara bakıp söylüyorlar bunu bankalar 1.2 trilyon lira mevduat topladı, 1.5 trilyon lira kredi verdi. Aradaki 100 milyar doların büyük bölümü yurtdışından borçla bulundu.
Tabii o borçlar bulunurken doların yıllık faizi yüzde 3-4’tü, şimdi 6-7. Hatta yüzde 9 küsur yıllık faizle yurtdışında eurobond satarak borçlanan bankamızı göreli daha bir ay anca oldu. Artık dışarıdan kredi bulmanın maliyet arttı. Bunda hem dolar faizinin artışı hem de Türkiye’deki huzursuz siyasi ortamın payı var.
100 MİLYAR BATIK KREDİ VAR
Sadece bu da değil sıkıntı, bir taraftan da borçla bulunan paralarla verilen kredilerin önemli bir bölümü battı. Resmi rakamlar 1.5 trilyon liralık kredinin yüzde 3’ünün battığını gösteriyor. Ancak buna daha önce batıp tahsilat şirketlerine satışı yapılanlar ve bankalar tarafından yapılandırılanlar da eklendiğinde oranın yüzde 6’yı bulduğu tahmini yapılıyor. Yani kabaca 100 milyar liralık batık kredi var. Bunu söyleyen de yine AKP’nin bankacısı Hüseyin Aydın. Yine de Hüseyin Aydın’ın enerji dağıtım, inşaat gibi sektörlerdeki yandaş işadamlarının cirit attığı alanlardaki yüzdürülen kredilerden bahsettiğini sanmıyoruz. Çünkü sadece enerji dağıtımında bile milyarlarca dolar yüzdürülen kredi var.
Bu alanda işlerin iyi gitmediğini diğer bankacılardan duymak da mümkün. Örneğin, sektörün önemli isimlerinden İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali bile, hükümete antipatik gelme korkusunu bir kenara bırakıp “Batık krediler iyi yönetiliyor. Ancak hızlı arttığı da bir gerçek” dedi daha dün.
Kısacası bankacılık sektörü hem kaynak bulma problemine düştü hem de bulunan kaynakla sağlıklı kredi verme sorununu aynı anda yaşamaya başladı. Bu sarmaldan çıkmak için önemli bir alternatif yurtdışından yüksek miktarlarda para bulmak. Bu paranın ekonomiye enjekte edilmesi, iç piyasayı rahatlatıp, batık kredi sorunu azaltacaktır.
BANKALAR TAZMİNAT ÖDEYECEK
İşte tam da bu sırada ABD’de patlak veren Reza Zarrab davası, Türkiye bankacılık sektörü için büyük talihsizlik oldu. Üstelik bu talihsizlik aralarında sadece üç kamu bankasının da bulunduğu Reza’yla iş yapan toplam 6 Türk bankasını ilgilendirmiyor. Büsbütün sektörün tamamıyla ilgili risk oluşturuyor. Çünkü henüz kaba hatlarıyla bilinen Reza Zarrab davasında New York Savcılığı tarafından kamuoyuna gösterilen davalar, Zarrab’ın suç olarak nitelenen davranışlarının Türkiye bankacılık sisteminin uluslararası alandaki güvenirliliğini sorgulatacağa benziyor. Türkiye’nin bankaları Zarrab’ın yani İran’ın karaparalarını aklamakla değil, Suriye savaşının finanse edilmesine de aracılık eden kurumlar gösteriliyor-gösterilmek isteniyor.
Kuşkusuz bu önümüzdeki günlerde Reza’yla iş yapan bankalara kesilecek para cezaları, (Ki son 5 yıl içinde aynı suçtan İngiliz, Alman ve Fransız bankaların milyarlarca dolarlık tazminatlar ödedi) gündeme gelecek. Buna ek olarak, diğer örneklerde görülmedik biçimde ülke siyaseti ve devlet kurumlarının da işin içinde olması Türkiye bankacılık sistemine açıktan ya da örtülü pek çok ambargonun uygulanmasına neden olacak. Bunların hepsi bankacılık sektörünün ana finansman kaynaklarından biri olan dış kredilerin daha da sıkıntılı olacağı anlamına geliyor. Özetle Reza Zarrab’ın sadece AKP iktidarı değil, bankacılık sektörünün de uykusunu kaçıracağı sonucu ortaya çıkıyor.
Meydan Gazetesi
Zarrab bakanların değil, bankaların da problemi
Geçen ay Bakan Mehmet Şimşek dillendirmişti. Son olarak da AKP’nin bankacılık alanındaki en önemli ismi Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın vurguladı: Bankalarda yeni yani büyümeyi destekleyecek kadar kredi verecek para yok.
Kuşkusuz iki isim de AKP’nin partizan isimleri gibi işkembe-i kübradan atıp analiz yapanlardan değil. Somut rakamlara bakıp söylüyorlar bunu bankalar 1.2 trilyon lira mevduat topladı, 1.5 trilyon lira kredi verdi. Aradaki 100 milyar doların büyük bölümü yurtdışından borçla bulundu.
Tabii o borçlar bulunurken doların yıllık faizi yüzde 3-4’tü, şimdi 6-7. Hatta yüzde 9 küsur yıllık faizle yurtdışında eurobond satarak borçlanan bankamızı göreli daha bir ay anca oldu. Artık dışarıdan kredi bulmanın maliyet arttı. Bunda hem dolar faizinin artışı hem de Türkiye’deki huzursuz siyasi ortamın payı var.
100 MİLYAR BATIK KREDİ VAR
Sadece bu da değil sıkıntı, bir taraftan da borçla bulunan paralarla verilen kredilerin önemli bir bölümü battı. Resmi rakamlar 1.5 trilyon liralık kredinin yüzde 3’ünün battığını gösteriyor. Ancak buna daha önce batıp tahsilat şirketlerine satışı yapılanlar ve bankalar tarafından yapılandırılanlar da eklendiğinde oranın yüzde 6’yı bulduğu tahmini yapılıyor. Yani kabaca 100 milyar liralık batık kredi var. Bunu söyleyen de yine AKP’nin bankacısı Hüseyin Aydın. Yine de Hüseyin Aydın’ın enerji dağıtım, inşaat gibi sektörlerdeki yandaş işadamlarının cirit attığı alanlardaki yüzdürülen kredilerden bahsettiğini sanmıyoruz. Çünkü sadece enerji dağıtımında bile milyarlarca dolar yüzdürülen kredi var.
Bu alanda işlerin iyi gitmediğini diğer bankacılardan duymak da mümkün. Örneğin, sektörün önemli isimlerinden İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali bile, hükümete antipatik gelme korkusunu bir kenara bırakıp “Batık krediler iyi yönetiliyor. Ancak hızlı arttığı da bir gerçek” dedi daha dün.
Kısacası bankacılık sektörü hem kaynak bulma problemine düştü hem de bulunan kaynakla sağlıklı kredi verme sorununu aynı anda yaşamaya başladı. Bu sarmaldan çıkmak için önemli bir alternatif yurtdışından yüksek miktarlarda para bulmak. Bu paranın ekonomiye enjekte edilmesi, iç piyasayı rahatlatıp, batık kredi sorunu azaltacaktır.
BANKALAR TAZMİNAT ÖDEYECEK
İşte tam da bu sırada ABD’de patlak veren Reza Zarrab davası, Türkiye bankacılık sektörü için büyük talihsizlik oldu. Üstelik bu talihsizlik aralarında sadece üç kamu bankasının da bulunduğu Reza’yla iş yapan toplam 6 Türk bankasını ilgilendirmiyor. Büsbütün sektörün tamamıyla ilgili risk oluşturuyor. Çünkü henüz kaba hatlarıyla bilinen Reza Zarrab davasında New York Savcılığı tarafından kamuoyuna gösterilen davalar, Zarrab’ın suç olarak nitelenen davranışlarının Türkiye bankacılık sisteminin uluslararası alandaki güvenirliliğini sorgulatacağa benziyor. Türkiye’nin bankaları Zarrab’ın yani İran’ın karaparalarını aklamakla değil, Suriye savaşının finanse edilmesine de aracılık eden kurumlar gösteriliyor-gösterilmek isteniyor.
Kuşkusuz bu önümüzdeki günlerde Reza’yla iş yapan bankalara kesilecek para cezaları, (Ki son 5 yıl içinde aynı suçtan İngiliz, Alman ve Fransız bankaların milyarlarca dolarlık tazminatlar ödedi) gündeme gelecek. Buna ek olarak, diğer örneklerde görülmedik biçimde ülke siyaseti ve devlet kurumlarının da işin içinde olması Türkiye bankacılık sistemine açıktan ya da örtülü pek çok ambargonun uygulanmasına neden olacak. Bunların hepsi bankacılık sektörünün ana finansman kaynaklarından biri olan dış kredilerin daha da sıkıntılı olacağı anlamına geliyor. Özetle Reza Zarrab’ın sadece AKP iktidarı değil, bankacılık sektörünün de uykusunu kaçıracağı sonucu ortaya çıkıyor.
Meydan Gazetesi
