Para taşıyan kamyonlar yakalanamadı

Para taşıyan kamyonlar yakalanamadı

Yolsuzluk soruşturmalarının amiri Yakup Saygılı ifadesinde, sıfırlama tapesindeki konuşmalarla ilgili, “Bu soruşturmanın eksik kalan kısımlarından biri de para taşıyan kamyonların yakalanamamış olmasıdır” dedi

Para taşıyan kamyonlar yakalanamadı
16px
24px
03.09.2014 16:09
ABONE OLgoogle
17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten polislere yönelik operasyonda gözaltına alınan polislerden, aralarında Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı’nın da olduğu 12 polis tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Polislerin savcılık sorgusu önceki gece sabah saat 4.30 sıralarında tamamlandı.
 
SIFIRLAMA TAPESİ İNCELENSİN
 
17 Aralık operasyonunun ardından görevden alınan ve meslekten ihraç edilen Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı savcıya uzun bir ifade verdi. Saygılı, 17 Aralık sabahı dönemin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen ve kamuoyunda ‘sıfırlama tapesi’ olarak bilinen konuşmanın uluslararası saygınlığı olan bir laboratuarda incelenmesini talep etti.
 
Kendilerine “darbe” suçlamasının yapıldığını vurgulayan Saygılı, bu inceleme sonucunda 17 Aralık soruşturmasının, darbe mi yoksa yolsuzluk soruşturması mı olduğunun açıklığa kavuşacağının belli olacağını söyledi. 
 
PARA TAŞIYAN KAMYONLARI YAKALAYAMADIK
 
Kamuoyunda sıfırlama tapesi olarak bilinen konuşmayla ilgili Saygılı, “Kimi medya kuruluşlarında para taşıma görüntüleri yayınlanmıştır. Bu soruşturmanın eksik kalan kısımlarından biri de bu para kamyonlarının yakalanamamış olmasıdır” dedi.
 
17 ARALIK SABAHI ERDOĞAN’A DOSYA ULAŞTIRDIM
 
Saygılı, 17 Aralık sabahı saat 10.30’da operasyon içeriğine ilişkin Başbakan Erdoğan’a dosya ulaştırdığını, o saate kadar da Başbakan’a hiçbir bilgi verilmediğini söyledi.

Ancak Başbakan’ın oğlu ile saat 08.03’te görüştüğünü belirterek “Sabah saat 08.03’te yapıldığı düşünüldüğünde Başbakan’ın gözaltına alınan kişileri ve operasyon kapsamını bildiği anlaşıldığından aynı kapsamlarda bizden başka dinleyen birimlerin var olduğu ve eş zamanlı olarak Başbakanı bilgilendirdiği anlamı ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
 
GİZLİ TANIK GÖREVDEN İHRAÇ EDİLMEYEN TEK KİŞİ
 
Saygılı, 25 Aralık dosyasının “delil” olduğu soruşturmada yer alan “gizli tanık” ifadelerini kabul etmediğini söyledi. Gizli tanığın, görevden ihraç edilmeyen tek memur olan İ.K. adlı bir polis olduğunu söyleyen Saygılı, ifadesinde şunları anlattı:

“İdari soruşturmalardan beri kendisine uygulanan ayrımcılıklar ve kayırmacı tavırlar ve bana emniyet ifadesi sırasında sorulan sorulardan İ.K. olduğunu düşünüyorum. Herkes 2014 Mart soruşturmasında ihraç olduğu halde kendisi halen görevdedir. Herkesin ikinci bölgeye ataması yapılırken kendisinin ataması yapılmadı. Kendisi nisan ayı başında polis başmüfettişlerince tamamlanan idari soruşturmada eşit sorumluluğa sahip olduğu halde diğerleri gibi meslekten ihraç edilmeyerek müfettişlerce adeta aba altından sopa gösterilerek menfaat veya şantaj yapılmış olabileceğini değerlendiriyorum.

ŞÜPHELİ KONUMA DÜŞTÜ
 
Bu durumda çaresiz bırakılan ve aynı zamanda da soruşturmanın şüphelisi olan bir polis memurundan gizli tanık yapmak suretiyle istenilen ifadeyi alabilmek mümkündür. Nitekim verdiği ifade şüpheli olarak soruşturamadan önce değil şüpheli konuma düştükten sonradır.”
 
BİNALİ YILDIRIM ŞÜPHELİLERİ YÖNLENDİRİYOR
 
Saygılı ayrıca, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın şüphelilerle irtibat halinde olduğunu, direkt olarak dinlenmediğini söyledi. Yıldırım’ın şüphelileri yönlendirdiğini belirten Saygılı, “Binali Yıldırım dinlenmemiş olmasına rağmen diğer dinlenen örgüt üyelerinin yaptıkları görüşmelerde suç örgütünün Binali Yıldırım tarafından yönlendirildiği görüldüğünden kendisi ile ilgili örgüt lideri tabiri kullanılmıştır” dedi.
 
KADI’YI YURDA SOKANLAR HESAP VERSİN
 
Saygılı, Yasin El Kadı’nın yasaklı olduğu dönem dönemin Başbakanı ve MİT Müsteşarı ile görüşmesiyle ilgili soruya da sert cevap verdi. Yakup Saygılı şöyle devam etti:

“Eğer Haliç Kongre Merkezi’ndeki güvenlik kamera görüntülerinin alınmasıyla ilgili ben hesap vermek zorunda kalıyorsam, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ülkemize bakanlar kurulu kararı ile giriş yasaklanan bir şahsın ülkemize VIP muamelesi görerek sahte pasaportlarla sokulması, bu işlemleri yapmak üzere koruma polislerince talimat verilmesi, ülkemizde kendisine koruma polisleri tahsisi edilmesi, kendisine kamu araçları tahsis edilmesi, trafik kazası yaptıklarında sahte kimliklerle hastanede tedavi edilmesi ve kendilerine ne tip menfaatler sağlandığı konusunda hesap verilmelidir. Ben hesap veriyorsam kendileri de vermelidir.”
Aysun Yazıcı/Taraf
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde