Modada hedef ilk 5'e girmek

Modada hedef ilk 5'e girmek

Çağdaş Sanatın ve Modanın En Önemli Temsilcilerinden Hüseyin Çağlayan'ın 1994-2010 Yılları Arasında Ürettiği Moda Koleksiyonlarını, Sanat ve Film Projelerini Bir Araya Getiren 'Hüseyin Çağlayan: 1994-2010' Başlıklı Sergi, İstanbul Modern'de yarın açılacak

Modada hedef ilk 5'e girmek
16px
24px
14.07.2010 12:33
ABONE OLgoogle

Çağdaş sanatın ve modanın en önemli temsilcilerinden Hüseyin Çağlayan'ın 1994-2010 yılları arasında ürettiği moda koleksiyonlarını, sanat ve film projelerini bir araya getiren 'Hüseyin Çağlayan: 1994-2010' başlıklı sergi, İstanbul Modern'de yarın açılacak.

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB), organizasyonu ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın katkılarıyla İstanbul Moda Haftası 2010, İstanbul Moda Akademisi (IMA) ve Design Museum işbirliğiyle gerçekleşen sergi, basına tanıtıldı.

Toplantıda konuşan İstanbul Modern müzesinin Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern'in çağdaş sanatın ve modanın önde gelen temsilcilerinden Hüseyin Çağlayan'ın, Donna Loveday'ın küratörlüğünde Londra Tasarım Müzesi ve Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi'nde sergilenen sergisine ev sahipliği yaptığını belirtti.

Tasarımcının, 1994-2010 yılları arasında ürettiği moda koleksiyonları, sanat ve film projelerini bir araya getiren sergide, moda tasarımı ve çağdaş sanat arasındaki sınırların nasıl yok olduğunun görüldüğünü belirten Eczacıbaşı, 'Giyimi, felsefeye dönüştürmüş bir tasarımcı olarak tanımlanan Çağlayan, bedeni ve modayı bir tür bilim olarak adlandırıyor' dedi.

Eczacıbaşı, 'Sergi, mimari, felsefe, bilim, tarih, antropoloji, biyoloji ve teknolojiden esinlenen Hüseyin Çağlayan'ın genetik, teknolojik ilerleme, yer değiştirme, göçmenlik ve kültürel kimlik gibi çeşitli alanlardaki düşüncelerini yansıtıyor' diye konuştu. İstanbul Modern'de sergiye paralel gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında da bilgi veren Eczacıbaşı, müzenin, sergiyle tasarım alanında bir düşünce platformu ve diyalog ortamı oluştururken, Çağlayan'ın yaratıcılığının esin kaynaklarını keşfetme fırsatı sunduğunu söyledi.

Serginin çocuklara, gençlere ve ailelere, tasarımcının ele aldığı temalardan yola çıkarak, kullandığı malzeme ve tekniklerle öncü yaklaşımını deneme olanağı tanıdığını kaydeden Eczacıbaşı, sergiye paralel düzenlenen çeşitli atölyelerde, çocukların, gençlerin ve ailelerin Çağlayan'ın çalışmalarından ve irdelediği temalardan esinlenerek, tasarım ürünleri yaratacaklarını anlattı.

 MODA VE SANATIN AYRILMAZLIĞI

İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise, köklü bir moda endüstrisine sahip Türk hazır giyim sektörünün, bugün büyük bir değişim ve dönüşümün doğum sancısını yaşadığını belirtti.

Geçmişin birikiminin, geleceğin heyecanıyla birleşip yeni heyecanlar ve disiplinler geliştirdiğini anlatan Tanrıverdi, yavaş yavaş dünya çapında ses getiren projelere imza atıldığını kaydetti.

Serginin, tasarımcının sadece modaya değil, politik, ekonomik, kültürel platformda dünyaya bakışını ortaya koyduğuna dikkati çeken Tanrıverdi, 24 Ekime kadar devam edecek serginin moda ve sanatın ayrılmaz bütün olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi.

 'HEDEF, 2023'TE İLK 5'E GİRMEK'

Tanrıverdi, sergiyle 2010 Moda Haftası'nın başlangıcının temellerinin atıldığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Anadolu coğrafyası moda ikliminin yeşermesi, gelişmesi için bereketli bir geçmişe sahip. Bu coğrafyanın ilham veren, yaratıcılığını besleyen unsurlarını kendi birikimleriyle harmanlayan tasarımcılarımızın dünya modasında bıraktığı izleri takip etmeye başlıyoruz. Bizi yeni başarılara götürecek sulara yelken açmak zorundayız. Artık takip eden değil, izlenen olmak durumundayız. Sadece üreten değil, moda yaratan olmak zorundayız. Bu hedefle yola çıktık. Türkiye'nin en büyük özlemlerinden biri olan İstanbul Moda Haftası'nı harekete geçirdik. Modanın başkentlerine bir yenisini eklemek için yola çıktık. 2023'te koyduğumuz hedef, dünya moda merkezleri arasında ilk beş içinde yer almak. Biz bu iddiayı sürdürecek altyapıya sahibiz. Tasarımcılarımızla birlikte bunu gerçekleştireceğimize inanıyorum. Biz İstanbul'u moda markası yapmak için çalışıyoruz. Tüm planlarımız, operasyonlarımız bunun üzerine kurulu. Çünkü ancak İstanbul'un bir marka olması halinde, sadece Türkiye'de üreten, tasarlayıp pazarlayan moda endüstrisinin tüm unsurlarının kazançlı olacağını düşünüyoruz.'

Hikmet Tanrıverdi, 25-28 Ağustosta İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasında yapılacak İstanbul Moda Haftası'nın gerek tasarımcı Hüseyin Çağlayan ve modacı Dice Hayek sergisiyle, gerekse etkinliklerle Türkiye'nin yıldızını parlatacağını kaydetti.

'Her gün taş üstüne taş koyan Türk moda endüstrisini yakın gelecekte büyük başarılar bekliyor' diyen Tanrıverdi, hep birlikte İstanbul'un yazgısını değiştirebileceklerine inandıklarını söyledi.

Dünyada ses getiren tasarımcılarla gurur duyduklarını ifade eden Tanrıverdi, 'Arzu ettiğimiz hedeflere, bizleri Hüseyin Çağlayan gibi tasarımcılarımız taşıyacak. Kol kola çıktığımız bu yolculukta dünyanın zirvesinde bir İstanbul yaratmak için düşünen, tasarlayan, emek harcayan herkese teşekkür ediyorum' dedi.

 'ÇAĞLAYAN, KIYMETLİ BİR DEĞER'

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt da, 2010 yılının İstanbul için özel bir yıl olduğunu, kentin bu yıl Avrupa Kültür Başkenti unvanını kullandığını anımsatarak, ajansın kurulduğu günden bugüne, projelerinde özellikle İstanbul'un kültür sanat hayatına katkı yapan kurum ve kişilerle çok yakın iş birliği içinde olduğunu kaydetti.

İstanbul'un önde gelen kültür sanat kurumlarıyla birlikte projeler yürüttüklerini dile getiren Kurt, 'Hüseyin Çağlayan, Türkiye için çok kıymetli bir değer. Moda tasarım ve sanatı bir araya getirerek, ülkemizi yurt dışında temsil eden bir değerimiz. Bu serginin, İstanbul markasına güç getireceğini düşündük. Serginin çeşitli atölyelerle İstanbul'a moda ve tasarım anlamında yeni bir enerji getireceğini, İstanbul'un moda ile anılan bir kent olmasına katkı yapacağını düşünüyoruz' diye konuştu.

Kurt, 2010'da sadece sergi değil, operadan baleye, danstan müziğe konserler ve sergiler düzenlendiğini ifade ederek, etkinliklerle İstanbul'un Avrupa ve dünyadaki büyük metropollerle yarışan, kültür, sanat, moda ve tasarımla anılan bir kent olmasını amaçladıklarını kaydetti.

Bunun büyük bir iş ve sorumluluk olduğunu, tek başına bir kurumun gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını dile getiren Kurt, bu amaç doğrultusunda ajansla iş birliği yapan kurumlara ve kişilere teşekkür etti.

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde