Leyla Alaton: ‘Kadınlar daha ta.aklı’ dediğim için hiç pişman değilim

Leyla Alaton: ‘Kadınlar daha ta.aklı’ dediğim için hiç pişman değilim

“Babamı bile feminist yapan benim. Onu kadın değerini bilir hale tırnaklarımla getirdim” diyen Alaton, tüm kadınlara şöyle sesleniyor: “Gücünüzün farkında olun. Hiçbir şeyden, özellikle konfor alanından çıkmaktan korkmayın. Kadınlar kulübünü kuralım. Kız kardeş olalım…”

Leyla Alaton: ‘Kadınlar daha ta.aklı’ dediğim için hiç pişman değilim
16px
24px
26.11.2017 08:56
ABONE OLgoogle

Kadına yönelik şiddete karşı duruşu ve kadın haklarına ilişkin çalışmalarıyla tanıdığımız iş kadını Leyla Alaton’la ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ nedeniyle buluştuk. 

KADINLAR UYANDI

-              Yıllardır kadın hakları konusunda çalışıyorsunuz. Bugün size göre Türkiye’de kadının en büyük problemi nedir?

Dört yıl önce TED Talks’da bir şey söylemiştim: Türk kadını uyandı! Ben böyle düşünüyorum. Çünkü bunu hissediyor, görüyor ve yaşıyorum. 

-              Bütün kadınlar mı uyandı?

Evet, öyle düşünüyorum. Ama ben, çalışan, ayakları üzerinde duran, ailede, memlekette, iş yerinde eşit, medeni ortam isteyen kadını temsil ediyorum. 

-              Sizin temsil ettiğiniz kadının problemi yok mu?

Kendini kabul ettirmede zorluk yaşıyor. Çok büyük bir çaba sarf ediyor, bazen yorulabiliyor. 

-              Kime kabul ettirmeye çalışıyor, erkeklere mi?

Erkeklere, sisteme, alışılagelmişliklere… Bakın; artık birçok bankanın başında kadın var. Rol modeller arttıkça cesaret de artıyor. Bana dört sene önce kadınların uyandığını söyleten şey de buydu. Artık kendimizi oralara layık görüyoruz. Eskiden görmüyorduk. Çünkü kadınlar devamlı mobbing görüyordu. 

-              Ne şekilde?

“Çok iddialı, çok agresif” deniyordu mesela. Kadının moralini bozacak, kendini suçlu hissettirecek o kadar kuvvetli sıfatlar var ki... Bunlara rağmen ileri gitmek zaman aldı. Ben Pandora’nın Kutusu’nun açıldığını fark ettim. Bu kadar sivil toplum çalışmalarının içinde yer alan biri olarak, bunu gördüm ya, “Artık ölebilirim” diyebilirim neredeyse. 

-              Bir yanıyla da çelişkili durum. Eve kapanan, daha çok çocuk yapmaya zorlanan kadınlar var. Mutlu tablo salt belirli bir zümre için mi?

Hayır, ben bütün kadınları uyanmış buluyorum. Kadınların daha çok yönetim kurullarında olmasını destekleyen uluslararası bir kuruluşa üyeyim. New York’taki bir toplantıda, biri çıktı “Giderek artış gösteren, başını kapatan kadınlar hakkında ne düşünüyorsunuz” diyerek yüksek perdeden bir soru sordu.

-              Ne cevap verdiniz?

 “Başınızı kapatmak, beyninizi kapatıyorsunuz anlamına gelmez” dedim. Bütün bu engel gibi gözüken uygulamalar uyanmış kadını yıldıramaz. 

-              Nasıl bu kadar eminsiniz?

Bir kere bugün iki maaşın girmediği ev dönemez artık. Kadın çalışmak zorunda. Bu zorundalık otomatik olarak eşit konuma getiriyor. Parası olan kadın kendi seçimlerini yapabiliyor. O da artık renkli, güzel, dolu dolu bir hayat istiyor. Kadınlar durmuyor. Bakın benim Instagram hesabımda “Yapamazsın dediler, şimdi yanımda 70 kişi çalışıyor” gibi birçok mesaj geliyor kadınlardan. 

-              Kim bu kadınlar?

Hiçbiri böyle plaza kadını falan değil. 

-              Neden sizinle paylaşıyorlar?

Çünkü kendilerinden biri olarak görüyorlar. “Senin söylediğin doğru, ben yaptım” diyorlar. 

-              Bir yandan da Türkiye’de kadınlar ciddi şekilde şiddete maruz kalıyor…

Daha bir hafta önce ekranda gördüm ben işte. Ekranda gördüğüm neydi sizce İpek, mobbing değil miydi? 

-              Öyle miydi?

Neden küçümsüyoruz? O kadar içselleştirmişiz ki edilen lafları. Erkekler bile farkında değiller, acıklı olan bu. Programdan sonra sorulan soruları hatırlayın. “İş hayatında erkekleşmek mi lazım?” İnsan kendisiyle ilgili, “Ben kendimi gayet seksi buluyorum” der mi? Ben kafayı yemedim yani. Bunu söylettiriyorlar. Ben babamın kızı, korkusuz bir insan olduğum için bunu söyleyebildim. 

SAVAŞLARI TEK BAŞIMIZA VERİYORUZ

-              Diyelim ki holdingin kapısından girmek üzeresiniz. Ve o sırada yolun karşısında bir adamın karısını dövdüğünü gördünüz. Ne yaparsınız?

Bugünkü farkındalığımla adamın ilgisini başka yere çekip, kadının kurtulmasını sağlayabilirim. Sanırım devreye girerim. 

-              Yöneticisi olduğunuz iş yerinde kadın-erkek dengesi gözetiyor musunuz?

Ben ekibimin dengeli olmasına çok dikkat ediyorum. Şirketteki konuşmalarımda “Para kazanmanız çok önemli” diyorum. Ailedeki denge için daha sıhhatli bir çözüm olacağını düşünüyorum. Kadın o evlilikte kalmaya mecbur kalmamalı. İstediği için kalmalı. 

-              Kadın erkekten çok para kazanıyorsa, bazen bu da şiddet nedeni olabiliyor.

Bu, insanın kendini ne kadar eğittiğiyle ve kendisiyle ne kadar barışık olduğuyla ilgili bence. İçinde ne kadar adalet ve vicdan duygusu olduğuyla ilgili. Ailesinde, anne-baba ilişkisindeki eşitliği veya annesinin emeğini, rolünü görüp buna saygı duyan bir erkek arıza yapmaz. 

-              Biz kadınlar, birbirimizle erkekler kadar iyi dayanışıyor muyuz?

Evet, ama oraya bel bağlamıyoruz. Biz bu savaşları kendi başımıza vermeye çok alışığız. Biz antrenmanlıyız. Biz hakiki savaşçılarız. Şunu unutmamamız lazım, yıllardır söylerim: Her zaman benden daha güzeli, daha zengini, daha iyi kocalısı olacak. Boşuna kale içinde enerjiyi harcamayalım. Erkeklerin arasında böyle bir savaş var mı? Hangi erkek diğerini daha yakışıklı diye kıskanıyor. Kim kimi daha iyi karısı var diye kıskanıyor. O yüzden bu erkekler kulübü çok sağlam, çok birbirini tutan bir kulüp. Bizim de artık kulüpleşme zamanımız geldi. 

-              Kadınlar Kulübü yani…

Evet, kadınlar kulübü kurmalıyız. 

-              Diyelim ki kulübü kurduk, tüzüğün ilk maddesi ne olmalı?

Birbirimize koşulsuz destek vermek birinci şart olmalı. Şirkette kadının yükselmesi için yolunu açacağız. Birbirimize çelme takmayacağız. Erkekler kulübünün birinci maddesi bu mesela. Onların tüzüğünden sadece kopyala-yapıştır yapsak ‘yürü ya kulum’ olacağız. Siz eğer benim başarımdan zevk alıyorsanız, ben de sizinkinden, olay bitmiştir. Bu da bazı şeyleri aşmayı gerektiriyor. Yıllardır kız kardeşlik önemli diye boşuna demiyorum. Kız kardeş olalım…

GÜCÜNÜZÜN FARKINDA OLUN

-              Bir Youtube kanalı açtınız, ne yapacaksınız orada?

Evet, iki gün önce açıldı. Kadınların yapmasına pek rastlanmayan meslekleri icra eden kadınlarla konuşacağım. Bir kasapta çalışan kadınla konuştum mesela. Bu mesleklerde de kadınlar olabilir. İlla ki hepimiz yönetici olmak zorunda değiliz. Kadınların konuştuğu bir platform olacak orası. 

-              Şimdi kadınlara bir mesaj verin…

Sadece ve sadece gücünüzün farkında olun. Hiçbir şeyden, özellikle konfor alanından çıkmaktan korkmayın. 

- Konfor alanından kastınız?

Her şey yolundaymış gibi giden ama sizin mutsuz ve tatminsiz olduğunuz alan. Hayallerinizi gerçekleştiremediğiniz, insan yerine konulmadığınız, kendinizle hayal kırıklığı yaşadığınız alan… Kendini hapsettiğiniz yer... 

-              “Sizin için bunu söylemesi kolay tabii” diyecekler şimdi… 

Benim gibi zengin babalı olmanız gerekmiyor bunu yapabilmek için. Parayla hallolacak işler değil bunlar. Duyduğun cesaretle, kendine verdiğin değerle paralel…    Leyla Alaton öyle bir söz söyledi ki: Asıl t.ş.k kadınlarda..

HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM

-              Leyla Hanım, bir televizyon programında ‘kadınlar daha ta.aklı’ dediniz, kıyamet koptu. Pişman mısınız?

Hiiç pişman değilim. 

-              Öyle ne oldu bir anda?

Bir kere en başta; programın tek kadın konuğu olmaktan rahatsız oldum. Yanlış anlamayın, ben erkek dünyasında buna alışığım. Azınlık olmakla bir sorunum yok. Ama öyle bir programda, eğer kariyer tartışılıyorsa, Türkiye’de İnsan Kaynakları konusunda otorite olan çok kadın var. Konu başka yerlere gitmişti. Konuklardan biri ‘erkekler bile…’ diye başlayınca bende de sigorta attı. 

-              Feministler, kadının cesaretinden bahsederken eril bir dil kullandığınız, erkeklik uzvundan yararlandığınız için sizi eleştirdi. Ne diyeceksiniz?

Bunu bir eleştiri olarak almıyorum, çünkü ben baş feministim. Bu saatten sonra feministlik dersi de alamayacağım. Amerika’dan döndüğüm 1986’dan beri feministim diye ortaya çıkan, bu bayrağı tek başına taşıyan bir insanım. Konunun başka yerlere gitmesi ve konuklardan birinin ‘erkekler bile…’ diye başlayan bir cümle kurmasıyla benim sigortam attı.  Babamı bile feminist yapan benim. Onu kadın değerini bilir hale tırnaklarımla getirdim. 

-              Peki meramınızı başka türlü anlatamaz mıydınız?

Orada onların anlayacağı bir lisan kullanmak istedim. Başka türlü anlatamayacaktım çünkü. Ben canlı mobbing’e uğradım, farkında mısınız? 

-              Etrafınızdaki erkekler nasıl karşıladı bu çıkışınızı?

Bize hak veren, bizi anlayabilen erkekler olduğunu görmek beni müthiş umutlandırdı. 

-              Daha önce de bir programda o….u demiştiniz…

Evet, kadınların uğradığı hakaretleri anlatırken söylemiştim, bu gerçekti çünkü.

İpek Özbey/Hürriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde