‘Künefem nefistir'

‘Künefem nefistir'

4 yıl sonra emekli olmaya hazırlanan Konukoğlu, "Safari yapacağım" dedi

‘Künefem nefistir'
16px
24px
10.01.2010 09:27
ABONE OLgoogle

Türkiye'nin krizden ilk çıkacak ülke olacağını söyleyen sanayici Abdülkadir Konukoğlu, bunun için IMF parasına ihtiyaç olmadığının altını çizdi. Konukoğlu “Bu iş 2011'de biter” dedi

Babasının büyükbabası tarafından temelleri atılan ve bugün dünyanın sanayi devleri arasına giren Gaziantepli Sanko Holding'in dördüncü kuşak patronu Abdülkadir Konukoğlu, krizden Türkiye'nin en önce çıkacağını söyledi. Hem de IMF parasına ihtiyaç duymadan... Türkiye'de uygulanan politikanın doğru olduğunun altını çizen Konukoğlu “IMF bir teminat gibidir, sigortadır. Sigortasız yaşanmaz mı, tabi ki yaşanır. Türkiye'de güzel bir politika uygulandı” dedi.

 - 100 yıllık bir markanın başındasınız, neler yapıyorsunuz anlatır mısınız?

Şu anda bizim için öncelikli sektör enerjidir. Rüzgar enerjisine büyük yatırım yaptık. Tekstil bizim ana mesleğimiz. Biz tekstilden çıkmayı hiçbir zaman düşünmedik ve düşünmeyiz. Yaptığımız sadece tekstilin holding içindeki payını düşürmektir. Tekstildeki yatırım hızımızı düştü. Son senelerde başka sektörlere daha çok yatırım yaptık. Holding olarak 12 sektörde iş yapıyoruz.

Zaman içinde görüşmeler yapıyoruz. Ortaklık teklifleri gelirse duruma bağlı olarak kabul ederiz. Ha bornoz satmışsın ha şirket satmışsın. Ne farkeder.

• Türkiye'de son yıllarda tekstil sektörü ciddi sıkıntı yaşıyor. Sektördeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tekstil ölüye de lazım diriye de. TEkstil hep varolacak.  Doğar doğmaz insan bir beze sarılıyor, öldüğünde de beze sarılarak gömülüyor. Dünyada bir değişim var ve buna ayak uyduranlar ayakta ka- lacak.

• Küresel kriz Sanko'yu nasıl etkiledi?

Biz böyle bir krizin gelebileceğini 2007 yılında öngörmüş ve buna göre yatırım planlarımızı yapmıştık. Bu öngörüden hareketle bazı yatırım planlarımızın yönünü değiştirdik. Şu anda da o zaman aldığımız yatırım kararları doğrultusunda çalışmalarımız devam ediyor. O tarihte aldığımız kararları uyguluyoruz. Dolayısıyla küresel kriz bizim planlarımızı ve yatırımlarımızı etkilemedi.

• Yatırımlarınızla ilgili bilgi verir misiniz?

Enerji, baraj projeleri devam ediyor. 2 milyar dolarlık enerji yatırımı sürüyor. Teknoloji yatırımlarımız olacak önümüzdeki günlerde. 2009 ikinci yarısında düzelmeler başladı. Tekstil kendi kıvamını buluyor yavaş yavaş. Dışarıda müşteri bulma şansı daha da artıyor. Tekstil bundan sonra yeniden toparlanmaya başladı. Türkiye'de yabancı ülkelere baktığımızda en önce Türkiye çıkacak.

• Krizi Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Krizden çabuk çıkmaya en yakın ülke yine Türkiye'dir. Türkiye'de genç bir nüfus, dinamik insan yapısı var ve en önemlisi güçlü bir sosyal yapısı ve aile ortamı var. Türkiye'de aileler ve sosyal yapı mağdur durumdaki insanlara sahip çıkıyor. Bu krizlerden daha az etkilenmemizi sağlıyor. Krizi 2011'in ilk 6 ayında bitireceğiz.

• Sanayici olarak hükümet hakkındaki görüşleriniz neler?

Hükümet istikrarlı. Uyum içinde çalışılıyor güzel kararlar alınıyor. Eldeki bütçeye göre, krize göre en iyi tedbirleri aldılar gibi görünüyor. Öte yandan eksik bitmez tabi. Mümkün olduğunca eksiksiz götürmenin çabası içindeler ama. Bir de ileride sanayinin döviz ve kredi kullandırma bakımından önü açılabilir. Türkiye makine sanayinin uzun vadeli makine satabilmesine Eximbank uzun vadeli kredi desteği verse Türkiye'nin tekstil ve makine sanayisi de ileriye gider. Bir de IMF konusu var tabi.

• Uzun tartışmalar ve görüşmelerin ardından IMF ile ortak bir paydada buluşamadık gibi.

Krizden IMF'nin parasına ihtiyaç duymadan çıkacağız hem de. IMF bir teminat gibidir, sigortadır. Sigortasız yaşanmaz mı tabi ki yaşanır. Türkiye'de güzel bir politika uygulandı. Herkesin dediğine bakılmadı. Döviz dengesi dalgalanmlara rağmen oturdu. İhracatın daha iyiye gitmesi için, Türk sanayisini daha iyi olması için yükselmesi, minimum 1.600 TL'ye çıkması lazım. Dünyada krizden etkilenmeyen yok.

• Sanko imparatorluğunun hikayesini anlatır mısınız?

Dedemin babası olan Antepli Sani Efendi, eşi Hatice Hanım'la birlikte sahip oldukları iki adet el tezgahında dokumacılık yapmaktadır. Osmanlı devleti tebası olan Sani Efendi, Yemen Harbi'ne katılmak üzere askere alınır. Tek çocuğu olan Zekeriya 7 yaşına geldiğinde Sani Efendi'nin şehit olduğu haberi ulaşır ailesine. Dokumacılık işini oğlu devam ettirir, iki adetten 70 adete çıkarır el tezgahlarının sayısını. Bu arada Cumhuriyet kurulmuş, yıllar yılları kovalamış, işi Zekeriya Bey'in Firdevs Hanım'la evliliğinden dünyaya gelen 5 kardeşten biri olan Sani Konukoğlu devralmış. 1943 yılında Bursa'da yaptırılan motorlu tezgahlarla üretmeye başlayınca, el tezgahı dönemi sona ermiş. Sani Bey vefat edince de görevi devraldım.

• İlk işiniz neydi?

Atölyede 6 ay süpürge süpürdüm, getir götür yaptım, civata sıktım. Sonra işletmeye geçtim. 15 yıl sonunda yavaş yavaş idari kademelere geçerek şimdi 46 yılı geride bıraktım. Devlet bile 25 senede adamı emekli ediyor.

• Abdülkadir Konukoğlu'nun başarı kriterleri neler?

Hedefimi daima büyük tuttum ve geriye baktığımda mutsuz olmadım. Zaten muaffakiyetin üç kuralı vardır. 1-Çok hırslı çalışacaksın, 2-Geriye dönüp nereden geldiğini bileceksin 3- Hangi işle ilgileniyorsan ona konsantre olacaksın.

'Künefem nefistir kebabı güzel yaparım'

Kebap ve köfteyi güzel yaparım. Bir de künefe yaparım. Antep erkeğinin vazifesidir. Dostlara misafirlere nostalji olun diye mutfağa girerim.

Özellikle de künefe yapmak hoşuma gider. Bol cevizli, fıstıklı hele, nefis olur. Benim 3 dakika sinirim vardır. Buna dayanabilirsen ölmezsin. Bir de küs kalmam. Gitmek yok, ya bu deveyi güdersin, ya bu deveyi güdersin.

Reklam teklifleri gelmeye başladı

Makine Tanıtım Grubu'nun reklamlanında oynamam teklif edilince kabul ettim. Her türlü sanayi hareketinde olurum ben. Destek amaçlı yaplmış bir faaliyetti. Ünlü sanayiciler aynı mesajı veriyor. Doğru bir iş yapıldı. Çok olumlu tepkiler alıyoruz. Hatta bir de reklam filmi teklifi aldım. Kabul etmedim. Sadece Türk sanayisine her zaman destek veririm.

Türkiye'yi kıskananlar vatandaşı kışkırtıyor

Demoktratik açılım güzel birşey ama zaten Türkiye'de demokrasi var. Kimin nerede oturacağına, çalışacağına kimse karışmıyor. İstediğini söylüyor, istediğin yerde ev alabiliyorsun. Herkes her türlü kademede yönetici olabiliyor, bürokrat, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan oluyor. Bu demokrasi değil midir? Türkiye'yi kıskanıyorlar. Türkiye İranla, Irakla, Suriye ile arası iyi. Yunanistan, Bulgaristan gibi komşularımıza aramız iyi, kavgalarımız bitti. Bu da bazı ülkeleri kıskandırıyor. Vatandaşları kışkıtrmak her seferinde bir bahane buluyorlar. Önce sağ sol davası vardı, o bitti. Başta hareketler başladı, şimdi Kürt-Türk meselesi yaratılıyor. Bu bitecek başka bir şey çıkacak. Türkiye Cumhriyeti'nde yaşayan herkes Türk vatandaşıdır, bu ülke içinde herkes can vermiş. Ayrım yok diye düşünüyorum.

4 yıl sonra emekli olacağım. Koltuğumu da bir küçüğüm olan Zeki Konukoğlu'na devredeceğim. Gezeceğim, safari yapacağım. Sosyal sorumluluk işlerine gireceğim. Arkadan gelenin başkan olması için ölmek mi lazım... 50 sene yeter.

Fulya Erdem/Star

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde