Koç işten atıyor, Ali Koç 'Endişeliyim' diyor

Koç işten atıyor, Ali Koç 'Endişeliyim' diyor

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç son iki gündür, işsizlik ve reel ücretlerle ilgili yaptığı açıklamalarla gündeme damgasını vurdu. Koç Holding ise sendikaya üye olan işçileri çıkarıyor

Koç işten atıyor, Ali Koç 'Endişeliyim' diyor
16px
24px
27.02.2015 06:03
ABONE OLgoogle
Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç, OECD Nitelikli Çıraklık ve İşbaşında Eğitimin Teşviki Konferansı'nın açılışında ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliği ve işsizlikten bahsettiği toplantıda 'Ben şahsen 6 ve 8 yaşında iki çocuk sahibi bir baba olarak çocuklarımızın geleceğinden endişe duyuyorum' dedi.

Ali Koç, ardından 'The Business20' nin (B20) İstidam Görev Gücü kuruluş toplantısında "Büyüme trendinde olmayan bir şeyler var. O da reel ücretler. Ücretlerin milli gelirden aldığı pay büyümemektedir. Her şey yükselirken reel ücretlerin düşmesi, ücretlerin milli gelirden aldığı payın düşüyor olması, kendi içinde kabul edilmesini çok güç bir fenomen olarak görüyorum." diye konuştu.

Ali Koç'un bu açıklamalarına "Koç bile endişeliyse biz ne yapalım" yorumları yapıldı. Ancak Koç Holding'e bağlı Divan Turizm, işçiler sendikaya üye olduğu için 51 işçisini soğuk günlerde işten çıkardı.  Sosyal Medyada, "Divan işçilerini sendikalı oldular diye işten çıkaran Koç'un, artan gelir uçurumu ve işsizlikten şikayet etmesinin dayanılmaz hafifliği ile şenlendik" yorumları yapıldı

İşte Bağlangıç Dergisi'nin konuya ilişkin haber..

Koç grubuna ait Divan Turizm A.Ş.’nin İstanbul Çekmeköy’e bağlı Taşdelen Mahallesi’nde üretim yapan fabrikasının yönetimi, yılbaşında işçilerin enflasyon oranında zam isteği karşısında yüzde 2 zam yapacağını dile getirmişti. Böylesine düşük bir oran ilan edilmesi üzerine işçiler Disk Gıda-İş sendikasında örgütlenmeye başladılar. Bu örgütlenme sürecinde işveren önce 3 sonra 9 işçi olmak üzere toplam 12 sendikalı işçinin iş akdini tek taraflı fesih etti. Bu durumu kabul etmeyen diğer işçilerin rahatsızlıklarını dile getirmeye başlaması ve örgütlenme sürecinin hız kazanması karşısında işveren toplam 51 işçiyi işten attı.

İşten atıldıklarını telefon ve sözlü olarak öğrenen işçiler fabrikalarında kalma kararı aldılar. İçeride 40’a yakın işçi günlerce fabrikadan ayrılmadı, diğer işçiler de fabrika önünde direnmeye devam ettiler ve hala direniyorlar. İşveren işçilere su ve elektrik vermediği gibi, içeri yiyecek içecek sokulmasına da engel olduğundan fabrikayı fiilen işgal eden işçiler arasında rahatsızlananlar oldu ve birçok işçi ambulans ile hastaneye götürüldü. Sonuç olarak içerde ve dışarda direnmeye devam eden işçiler; az sayıda işçi ve otel mutfaklarından getirdiği şefler ile üretimi sürdürmeye çalışan bir fabrika yönetimi var. İşçilerin yaptığı basın açıklamasına Ülker işçileri ve bazı gruplar dışında destek amaçlı katılan olmamasına, basın ve sosyal medyada yeterince duyurulamamasına rağmen, işçiler inançlı ve iradeli mücadelelerini sürdürmeye kararlılar.

Burada düşünmemiz gereken iki mesele var. Birincisi; fabrikada üretilen gıda ürünleri sadece Divan Otel ve Pastanelerine değil aynı zamanda birçok zincir kafe ve restoranın mutfağı tarafından alınıp servis ediliyor. Ürün tedarik zinciri içerisinde birbirine bağlı bu işyerlerindeki işçilerin örgütlenme süreçleri birbirinden kopuk işliyor. Oysa bu tür direniş zamanlarında işçilerin örgütlü dayanışması ile farklı işyerlerindeki direnişler fiili olarak birleştirilebilir ve birleştirilmelidir. Divan üretim fabrikasında çalışan işçinin yaşadığı hak kaybı, Divan Otel işçisinin yaşadığı hak kaybından çok da farklı değildir: Mesai ücretlerinin verilmemesi, insanlık dışı muamele, geçim sıkıntısı ve ücret düşüklüğü…  Otellerde, zincir kafe ve restoranlarda ve bunlara üretim yapan fabrikalarda çalışan işçiler aynı direniş içinde birleşmeli ve bakışımlı bir örgütlenme faaliyeti içine girmelidirler.

Diğer bir mesele, Gezi isyanı ile bu direnişin ilişkisini anlamaktır. İşçiler “Gezicilere pasta börek, işçisine köstek!” diyorlar. Çünkü Gezi İsyanı boyunca direnişçilerin sığındığı, polisin saldırısına maruz kalan ve hedef gösterilen Divan Otel için üretim yapıyorlar. Ülker ve Divan direnişleri bize şunu hatırlatmalı: İşverenler iki farklı mahallede oturanlara farklı iki politik oyun oynamaktadır. Kendileri ise aynı semtte oturmaktadırlar ve kardeştirler. Gezi isyanı ile bu direniş arasında bağ kurmaya çalışmamak, sermayeye karşı birlikte mücadelede yan yana durmamak, iki farklı mahallenin buluşması fırsatını kaçırmak anlamına gelir.
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde