Kızım holding sahibi olduğumu bilmiyordu

Kızım holding sahibi olduğumu bilmiyordu

Türkiye'de azınlıklar için zor günlerin yaşandığı bir dönemde dünyaya gelen duayen işadamı İshak Alaton'un ilginç yönleri

Kızım holding sahibi olduğumu bilmiyordu
16px
24px
20.03.2012 06:06
ABONE OLgoogle

Türkiye'de azınlıklar için zor günlerin yaşandığı bir dönemde dünyaya gelen duayen işadamı İshak Alaton, çocukluk yıllarında başlayan hayat mücadelesinde hep mütevazılığı ile öne çıktı. Hayatını konu alan iki ciltlik kitabın ilkinde Alaton, ortağı merhum Üzeyir Garih'le uzun yıllar devam eden birlikteliğinin sırlarını da anlatıyor.

Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, başında bulunduğu holdinge ve servetine karşın çok mütevazı bir hayat sürüyor. Biri 40, diğeri 20 yıllık iki araç sahibi olan Alaton'un çocukları, 20 yaşına gelene kadar babalarının holding sahibi olduğunu bile bilmiyordu. Mehmet Gündem'in iki yıllık bir çalışma sonucunda yazdığı 'Lüzumlu Adam İshak Alaton' kitabında duayen işadamının hayatındaki birçok bilinmeyen konu ele alınırken merhum ortağı Üzeyir Garih'le ilgili anıları da gündeme geliyor. Alfa Yayınevi tarafından neşredilen kitabın ikinci cildi "Lüzumsuz Adam İshak Alaton" ise mayıs ayında okuyucuyla buluşacak.

Azınlıklar için şartların güllük gülistanlık olmadığı zamanlarda dünyaya geliyor İshak Alaton. Her şeyden önce korkmayı öğreniyor diğer azınlık ailelerin çocukları gibi; "Yahudi olduğunu kimseye söyleme. Kimliğini açık etme. Dikkatli ol!" gibi cümleler duyarak büyüyor. Bir yıl yatılı olarak devam ettiği okulda ağlayan çocuğa gece nöbetçisi kadın "Neden korkuyorsun oğlum, yoksa sen Yahudi misin?" diyor. Böyle böyle korku işleniyor bu çocuk zihne ve Alaton belki de bu sebeple hiç azar işitmiyor, disiplin cezası nedir bilmiyor. Akıllı, uslu, sorun çıkarmayan, sakin bir çocuk; öyle anımsıyor. Bir de ismi galiba Münevver olan bir öğretmeni hatırlıyor ilkokul yıllarına dair. Birçok kez kendisine "Pis Yahudi!" diyor öğretmeni.

40 yaşında, işini gücünü eline almış ve ailesini belli bir refah seviyesine getirmiş baba Alaton bir gün eve telefon ediyor: Azınlıklardan Varlık Vergisi denen bir vergi isteniyor ve Alaton ailesinin payına düşen vergi bütün paralarının 5 katı, dönemin parasıyla 80 bin lira. Her şeylerini satıp 16 bini ödeyebiliyorlar, yetmiyor gelen hacizle evlerinden sobaları bile götürülüyor, o da yetmiyor, sırtlarına yüklenen bu ağır vergiyi ödeyemeyen diğer azınlıklarla birlikte baba Hayim Alaton Aşkale'ye sürgüne, taş kırmaya gönderiliyor. Bir yıl süren bu sürgünde hayatı boyunca etkisinden kurtulamayacağı bir depresyona giriyor evin babası ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

İshak Alaton'un erkek kardeşi Bonjur ise ne abisi kadar hedeflerinden şaşmayan azimli bir genç, ne de babası kadar olanları kabullenici bir yapıya sahip. '6-7 Eylül olayları' olarak bilinen, başta Rumları ve diğer azınlıkları hedef alan tahrip ve yağma hareketi gerçekleşirken olayların arasında kalan Bonjur, saklandığı yerden saatler sonra çıktığında ülkeyi terk etmeyi aklına koyuyor. Bu ülkede yaşanmayacağına kanaat getiren kardeş aynı yıl, 1955'te İsveç'e taşınıyor ve o tarihten sonra sadece bir kez 1978 yılında bir haftalığına Türkiye'ye geliyor.

Garih'le birbirimize hiç kaba davranmadık

Kitapta Alaton'un ilginç yaşam öyküsü, nasıl bir kararlılıkla hedefine yürüdüğü, Üzeyir Garih'le nasıl tanıştığı ve iki kişi olarak çıktıkları yolda küçük şirketlerini nasıl bir holdinge dönüştürdükleri ayrıntısıyla anlatılıyor. Bütün bunların içinde en ilginç detay ise Garih ve Alaton'un, eşlerini bir araya getirmeme kararı. Eşleriyle kurulacak aile dostluğunun faydadan çok zarar getireceğine inanan ikili, 25 yıl aynı sitede oturmalarına rağmen komşuluk dahi etmemişler. Bunda Mara Alaton ve Lili Garih'in çok uyuşmaması da etkili elbette. Görüştüklerinde resmî bir konuşmadan ileri gitmeyen bu ahbaplık, İshak ve Üzeyir'i son derece memnun etmiş, iş ve özel hayatlarını birleştirmeme noktasında işlerini kolaylaştırmış.

Garih ve Alaton'un bambaşka karakterleri olmasına karşın 50 yılı aşkın bir süre bir ortaklığı nasıl kavgasız dövüşsüz sürdürdükleri hep merak konusu olmuş. Alaton, çok şiddetli tartışmalar yaşamalarına rağmen birbirlerine hiçbir zaman kaba davranmadıklarını aktarıyor ve bir gün yine bir tartışmanın ertesinde Üzeyir Garih'in "Bana bir daha böyle söyleme." uyarısında bulunduğunu anlatıyor. Durumu önce anlamayan Alaton'un ısrarı üzerine Üzeyir Garih derdini daha açık bir şekilde ifade ediyor: "Bana bir daha halt etmişsin deme. Bu şirkette kimse halt etmez!"

Zehra Onat/Zaman

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde