Kayserlinin işe yaramayanı: Risk aldı, başardı

Kayserlinin işe yaramayanı: Risk aldı, başardı

Global krizde tersanelerin siparişsiz kaldığı dönemde O’nun tersanesine iş yağdı. Bugünlerde 36’ıncı gemiyi denize indirmenin gururunu yaşıyor. İşte başarısının sırrı...

Kayserlinin işe yaramayanı: Risk aldı, başardı
16px
24px
19.06.2015 14:21
ABONE OLgoogle
Rahime Baş Uçar'ın röportajı

Global krizde tersanelerin siparişsiz kaldığı dönemde O’nun tersanesine iş yağdı. Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gülcek bugünlerde 36’ıncı gemiyi denize indirmenin gururunu yaşıyor. Başarısının sırrı, teknolojisi yüksek gemiler yapmakta gizli…

GLOBAL krizin üzerinden yaklaşık yedi yıl geçti… Türkiye’de yüzyılın krizinin en çok etkilediği sektörlerin başında gemi inşa sanayi geldi. Birçok tersane siparişsiz yıllar geçirirken bazıları ise iflasın eşiğine geldi. Halen tersaneler 2005-2006 yıllarındaki parlak günlerine dönebilmiş değil. Ancak Türkiye’de bir tersane var ki, sadece sekiz yıllık geçmişi olmasına rağmen yaptığı işlerle kendisine “Maşallah!” dedirtiyor.

Bu tersane, Yalova Altınova Bölgesi’nde kurulu bulunan Cemre Tersanesi… Yerini her yıl en az 10 dönüm büyüten Cemre Tersanesi, inşa ettiği sismik araştırma gemileri ve buzkıranlar gibi yüksek teknolojili gemiler ile dikkat çekiyor. En büyük müşterisi Norveç merkezli Havyard Group. Bugüne kadar 36 gemi yapan Cemre Tersanesi’nin sipariş defterinde 10 gemi daha var. 

Cemre Tersanesi’nin büyük ortağı olan elektrik mühendisi Orhan Gülcek sektöre 1996’da boya işleri ağırlıklı olmak üzere gemi tamir-bakım işleri yaparak girmiş. 2005’te ise, yanında çalışan boya ustası Necmettin Çubuk ve makine teknikeri Hüseyin Toftar ile birlikte Cemre Tersanesi’ni bugün İstanbul Tersanesi olarak bilinen devletin Pendik Tersanesi içinde kiralık alanda kurmuş. Ardından 2008’te Yalova Altınova Bölgesi’nde 10 dönümlük kendi tersane alanına taşınmış. Cemre Tersanesi halen 136 dönümlük alanda, 1300 kişi ile faaliyetlerini sürdürüyor. Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gülcek ile tersanecilikteki başarısının sırrını konuştuk…

Gemi inşa sanayine yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz?

2005’te gemi inşa sektörü zirve yapmıştı. Biz o dönemde çeşitli tersanelerde taşeron firma olarak tamir-bakım, özellikle de boya işleri yapıyorduk. Ama talebi gördük. 2004 yılında Yalova Altınova Tersane Girişimcileri Birliği kurulmuştu; biz de birliğin üyesiydik ama tersanemiz yoktu. “Nasıl olsa ileride bir tersanemiz olacak” düşüncesiyle Milli Savunma Bakanlığı’ndan İstanbul Tersanesi’nde (eski adı Pendik Tersanesi) yer kiraladık. Herhangi bir iş yokken yeri kiraladık. İlk olarak Alman firmalarla konuştuk. O dönemde Almanlar daha çok tanker ve konteyner gemisi siparişi veriyorlardı. Bu arada Norveçli Havyard Grubu bize geldi; kiraladığımız yeri gördüler. Onlara ilk defa gemi yapacağımızı söyledik. Tecrübeli değildik ama bu iş organizasyon işi. İyi ve doğru elemanları bulduğunuz zaman yapılmayacak bir iş değil. O dönem belki de diğer tersanelerin dolu olması nedeniyle ilk gemi siparişini bize verdiler.

İlk yaptığınız gemi neydi?

İlk olarak “anchor handling” dediğimiz destek gemileri yaptık. İlk gemiyi yaparken, Havyard bize dört ay içinde iki gemi daha sipariş etti. Kabuk yani yarı donatımlı gemi yapımıyla işe başladık. Halen Harvard ile böyle devam ediyoruz; çünkü kendi tersaneleri de var. Bu tersanelerinde de belli bir istihdam sağlıyorlar. Daha geniş bir alana sahip olunca gemi çeşitlendirmek de zorunlu oldu. 

Siz önce yeri sonra işi buluyorsunuz galiba!..

(Gülüyor) Biraz öyle oldu. Kaybedecek çok fazla bir şeyimiz yoktu. Risk aldık ve başarılı olduk. 

Diğer ortaklarınız kimler?

1996’da Cemre Mühendislik Gemi İnşa Sanayi şirketini kendim kurdum. O zaman ortağım yoktu. Ortaklarımdan biri Necmettin Çubuk, kendisi bu işlerde ustadır. Boya işine başladığımızdan beri birlikteyiz. Diğer ortağım Hüseyin Toftar da makine teknikeri… Kendisi aslında eğitim fakültesi mezunu matematik öğretmenidir. Aynı zamanda makine teknikeridir. Onun da kendi firması vardı. Sonra firmaları birleştirdik. Cemre benim kızımın ismi; lise ikiye gidiyor. 

Bugüne kadar gemi inşa işine ne kadarlık yatırım yaptınız?

Planlayıp yatırım yapmaya kalkarsanız bu yatırımların hiçbirini yapmazsınız. Bizim sektör akıllı adam işi değil. Ama sevmek lazım. Bu işten kazandık, bu işe yatırdık. Şu ana kadar yaklaşık 40 milyon dolar yatırım yapmışızdır. 70 dönümlük alanda faaliyet gösteriyoruz. 

Yeni yatırımınız hakkında da bilgi verir misiniz? 

Mevcut tersanemize yakın 66 dönümlük yeni bir yer aldık. Yeni tersanemizin 10 dönümünde faaliyet başladı bile… Buraya Türkiye’nin en büyüklerinden biri olan 500 tonluk kreyn (taşıyıcı makine) kurduk. En az 20 milyon dolar yatırım daha yaparız. Tersane sektörü ‘kara delik’ gibidir; ne atarsanız onu yutar. 

Birçok tersanenin havlu attığı global krizde işlerinizi büyütmeyi nasıl başardınız?

Biz krizi hissetmedik. Kriz zamanında da yatırımlarımızı durdurmadık; halen de devam ediyor. Teknolojisi yüksek gemiler yapmamız nedeniyle krizde avantaj elde ettik. Sektöre cesur bir giriş yaptık. Zor olan gemileri yaptık. Yine Türkiye’de çoğu kişinin cesaret edemeyeceği yatırımı yapıyoruz. Çok özellikli gemilerin inşasına da talibiz. 

Sipariş defterinizde kaç gemi var? Bunların özellikleri neler?

Bugüne kadar 36 gemi yapıp teslim ettik. Biz 30 bin dwt’ye kadar gemi yapabiliriz ama bizim yaptığımız gemilerde tonaj çok öne çıkmıyor. Balık işleme kapasitesi gibi detaylar önemli oluyor. Sipariş defterimizde halen 10 gemi var. Bunlardan üçü Havyard’a kabuk olarak yarı donatımlı yaptığımız gemiler. Bunlar, platform destek, buzkıran ve canlı balık taşıma gemisi… Diğer yedi gemiyi anahtar teslim yapıyoruz. İkisi sismik destek gemisi… Birini temmuz sonunda, birini de aralıkta teslim edeceğiz. Ayrıca İzlandalı Samherji’ye dört adet 64’er metrelik trolle avlanan balıkçı gemisi yapıyoruz. Norveç’in en büyük feribotunu da biz yapıyoruz. 142 metrelik bu gemiyi de 2016 yılının eylül ayında teslim edeceğiz. Tersanemiz bu yıl 75 milyon euro, gelecek yıl ise 100 milyon euro ciro hedefliyor. 

Firmanız Türkiye’nin en büyük ihracatçılarından biri değil mi?

Evet ve bununla gurur duyuyoruz. 2008’den beri Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı en çok ihracat yapan firmalar arasında ilk 500’deyiz. 2014’te 2013’e göre 276 sıra atlayarak listede 199’uncu sırada yer bulduk.

Gemi inşa sanayi 2008 global krizi öncesindeki parlak günlerine tekrar döner mi? 

Bence o zamanlar bir daha geri gelmez. Ama sektörün durumu bugünden daha iyi olabilir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler gizli de olsa gemi inşa sanayine destek veriyor. Kimi zaman bu destekler geminin yüzde 20’sini buluyor. Onlarla rekabet etme şansımız çok yok. 

Koster filosunun yenilenmesi projesi tersaneleri hareketlendirir mi?

Bildiğim kadarıyla geminin hurda satış fiyatının yüzde 10’una kadar bir teşvik verilecek. Yüzde 20 teşvik bile olsa armatörün yüzde 80’ini kendisinin finanse etmesi gerekiyor. Yüzde 80’ini kredi kullanıp da gemi yaptırmak rantabıl değil. Yüzde 40 teşvik olsa belki kurtarır…

Önce gemileri boyadı

Orhan Gülcek, iş hayatına ortaokul yıllarında yaz tatillerinde çalışarak başlamış. İlk firmasını üniversitede okurken baba mesleğine ilişkin kurmuş. Bakım, onarım, tamirat ve izolasyon işleri yapmak üzere kurduğu Orgülsan’ın (Orhan Gülcek Sanayi) ardından bir arkadaşıyla birlikte OM Hizmetleri adıyla ikinci şirketini de kurmuş. Bu ortaklığı üç yıl sürmüş. Bugün Cemre Tersanesi’nin de sahibi olan Cemre Mühendislik Gemi İnşa Sanayi şirketinin kuruluşu ise 1996’da gerçekleşmiş. Gülcek’in Cemre Korozyon Kontrol adında bir şirketi daha var.

Gülcek, “Halen boya işini yaptığımız armatörler var. Örneğin, Akbaşoğlu’nun bütün gemilerini biz boyarız; başka kimseye boyatmazlar. Bu şirketimizle Selay Tersanesi gibi tersanelerde boya işi yapıyoruz. Aynı zamanda ekipman satışı da gerçekleştiriyoruz” diyor. Gülçek aynı zamanda reklam yıldızı olan işadamlarından biri!.. Vodafone’un reklamlarında oynayan Gülcek bu konuyu hatırlattığımızda, “Yok canım ünlü değilim. Vodafone reklamları için benimle de çekim yapmışlardı” diyor. 

Kayserili, Beşiktaşlı, Fenerli…

Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gülcek, 1968 doğumlu. Yıldız Üniversitesi’nden elektrik mühendisi olarak mezun olan Gülcek, Kayserili. Gülcek “Ben Kayserililerin işe yaramayanlarındanım. Bizimkiler işe yaramayanları okutur, yarayanları ticarete yönlendirirler” diyor. 1965’te ailesi İstanbul Beşiktaş’a yerleşen Gülcek, “Doğma büyüme Beşiktaşlı” olduğunu vurguluyor ama hemen ardından Fenerbahçeli sözlerine eklemeden edemiyor. 

Para Dergisi
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde