İstanbul’un yarısı benim boşaltsınlar

İstanbul’un yarısı benim boşaltsınlar

Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit’in ruznamecisi olan İbrahim Ağa’nın torunu, İstanbul'u istiyor

İstanbul’un yarısı benim boşaltsınlar
16px
24px
07.02.2010 22:55
ABONE OLgoogle

II. Abdülhamit’in ruznamecisi İbrahim Ağa’nın birkaç kuşak sonraki torunu 72 yaşındaki Selahattin Çalışır, miras için hukuk savaşı veriyor: Taşkızak tersaneleri, Aynalıkavak Kasrı, Vatan Caddesi tapulu malım.

Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit’in ruznamecisi olan İbrahim Ağa’nın birkaç kuşak sonraki torunu 72 yaşındaki Selahattin Çalışır, dedesinin mirasını almak için hukuk mücadelesi sürdürüyor. Yaşına rağmen tüm gününü mahkemeye sunmak üzere delil bulmak için geçiren Çalışır, dedesi İbrahim Ağa’nın mal varlıklarının yasadışı yollarla zapt edildiğini söyleyerek “İstanbul benim, geri alacağım” diyor.

Çalışır’ın anlatımına göre, 1865 yılında hayatını kaybeden Ruznameci İbrahim Ağa’nın İstanbul, Balkanlar ve Afrika’da hatırı sayılır malları varmış. Osmanlı topraklarının işgalinden sonra Afrika ve Balkanlar’daki mal varlıklarının elden gittiğini söyleyen Çalışır, İstanbul’daki saraylar ve arsaların da vatandaşlar tarafından zapt edildiğini iddia ediyor.

Demek ki toprak çekiyordu

1954 yılında Erzincan Refahiye’den İstanbul’a çalışmaya geldiğini söyleyen Çalışır, başından geçen olayları şöyle anlatıyor: “İstanbul’a geldiğimde Çarşıkapı’da bir çiçekçide çalışıyordum. Boş kaldığımda Kasımpaşa ve Hasköy’ü dolaşırdım. Oralar da dedeminmiş, demek ki toprak çekiyordu. Büyüklerimin bana dedemin malvarlıkları konusunda anlattıkları üzerinden bir araştırma başlattım. İlk olarak Balat’tan Kağıthane’ye kadar olan yerin Sinoplu berber Süleyman adında bir vatandaşın tapulu mülkü olduğunu, bu bölgeyi dedem İbrahim Ağa ile Ömer Ağa, Mehmet Ağa ve Mustafa Ağa’nın önceden aldığını öğrendim. Bölgedeki mülklerin kaydı dört kişinin üzerine ayrı ayrı yapılmış. 1988’de dedeminkiler dışında diğer mülk sahiplerinin 24 varisi, tapu kayıtlarından bu yerleri üzerlerine intikal ettirdiler.

Sahte vakıflar kurmuşlar

Dedesinin sahibi olduğu mülkler üzerinde sahte vakıfların kurulduğunu söyleyen Çalışır’ın en kızdığı konu ise elinde bu kadar delil olmasına karşın kimseyi inandıramaması. Tapu dairelerini dolaştıktan sonra birçok ipucu elde ettiğini belirten Çalışır, “Bizim emlakları öyle bir yapmışlar ki üzerlerine hep sahte vakıflar kurmuşlar. Gayrımenkullerimizi Çorlulu Ali Paşa Vakfı adına kiralamışlar. Vakıfların kayıtlarında Çorlulu Yusuf Efendi Hazretleri Ruznameci İbrahim Ağa yazılı ama paraları Çorlulu Ali Paşa adına topluyorlar. Çarşıkapı’daki medrese, bize ait ama üzerinde Çorlulu Ali Paşa yazıyor. Ben bu vakfı araştırdım. Sahte bir vakıf ve yüzlerce İbrahim Ağa var. Dedemin ismini kullanarak mal varlıklarını üzerlerine geçirmişler... Camialtı Tersanesi’ni de dedem yaptırıp kiraya vermiş. Dedemin malvarlığını alanlara “Burası benim, çıkın dışarı” demiyorum. Sadece bana biraz kirasından versinler. Kuruçeşme’de arsalarımız var. Hatta 1990 yılında Çorlulu Ali Paşa Vakfı yöneticileri, ‘İbrahim Ağa’nın kimsesi yoktur’ diye arsa almışlar. Dedemin kimsesi yoksa Hazine’ye kalır, siz kim oluyorsunuz. Ben ‘İstanbul benim’ dediğimde insanlar bana ‘deli misin sen, üşütmüşsün’ diyorlardı. Elimde tapu kayıtları var, şimdi bana hak veriyorlar. Ömrüm yetene kadar dedemin mirasının peşini bırakmayacağım” dedi.

Fırat Alkaç/Taraf

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde