İş Bankası Rusya'da işi bitirmek üzere

İş Bankası Rusya'da işi bitirmek üzere

Ersin Özince, İş Bankası’nın iki yıl içinde Balkanlar ve Ortadoğu’da büyüyerek bölgesel banka olacağını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu hedefi desteklediğini söyledi

İş Bankası Rusya'da işi bitirmek üzere
16px
24px
25.08.2010 07:52
ABONE OLgoogle

Rusya’da yürüttükleri banka satın alma işleminin bitmek üzere olduğunu söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, İş Bankası’nın iki yıl içinde Balkanlar ve Ortadoğu’da büyüyerek bölgesel banka olacağını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu hedefi desteklediğini söyledi

26Ağustos’ta 86. yılını kutlayacak olan İş Bankası, Cumhuriyet ile kurulmuş ulusal bir banka olarak önümüzdeki yıllar için kendisine ülke dışında yeni hedefler belirledi. İş Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu (TBB) Başkanı Ersin Özince, bankanın sık sık bölgesel banka olmakla ilgili hedefinin gündeme getirmesinin arkasında bu konudaki netleşmiş tavırlarından kaynaklandığını söyledi.

Bölgesel banka olma yolunda ilk adımı Rusya’da banka satın almakla atacaklarını belirten Özince şöyle konuştu:

“Rusya’da banka almamızla ilgili gelişmede artık son noktalara geldik. İki tarafın ekipleri satış sözleşmelerinin detayları üzerinde çalışıyor. Eğer bir cayma olmazsa ümit ediyorum bu yıl içinde Rusya’da bir banka sahibi olacağız. Bizim açımızdan konu son derece net, her türlü değerlendirme yapıldı. Artık parasını ödeyip alacağız. Olmasa da başkasını bulacağız. Çünkü alternatif çok. Bunun dışında fırsatçı arayışlarımızı devam ettireceğiz. Bu fırsatçı arayışları bu kadar sık gündeme getirmemizin nedeni bunu yapmaya iyice niyetli olmamızdan kaynaklanıyor.

Bu konuda devletimizin de çok desteğini görüyoruz. Bunu da özellikle belirtmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Bakanımızdan, Sayın Hazine Müşteşarımızdan, Sayın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanımızdan sürekli bu konuda teşvik edici, destekleyici katkılar alıyoruz. Ümit ediyorum birkaç yıl içinde İş Bankası’nın Balkanlar ve Ortadoğu’da da ciddi bir varlığı olacak.”

‘Cumhuriyet kuruluşuyuz’

Bankanın kuruluşunu aynı zamanda Türkiye’nin iktisadi ve ekonomik bağımsızlığının yıldönümü olarak değerlendiğini ifade eden Özince, bankanın bugün de kuruluş misyonu olan ulusal ekonomik çıkarlar ve iktikrarlı büyüme politikasından ayrılmadığını ve Türkiye’nin en fazla istihdam yaratan bankası olduğunu ifade etti.

Özince, bankanın kuruluş misyonu ve geleceğine ilişkin şöyle konuştu:

“İzmir İktisat Kongresi’nden 1922’de yapılan kongreden sonra 1923’te ulusal bir banka kurma çabasıyla başlanıyor işe. Ulusal banka kurulurken özel sermaye yüzde 75 oranında işe dahil ediliyor. Amaç ulusal müteşebbisi, ulusal ekonomiyi, ulusal sanayi kurmak. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de ekonomi adına her ne kazanımımız varsa bu temelin üzerinde yükseliyor. Çünkü hepimizin bildiği gibi Osmanlı döneminin en büyük sorunlarından bir tanesi ekonomimizin tamamıyla bağımlı hale gelip iflas etmesiydi. İş Bankası işte bu mücadelenin, bu kuruluşun en önemli taşlarından bir tanesi. Görüldüğü gibi İş Bankası henüz bir insan ömrü kadar yaşadı. Ümit ediyorum İş Bankası, bundan sonra ki yıllarında sadece ulusal anlamda değil bölgemiz de önde gelmek üzere uluslararası alanda ulusal bir bankamız olarak Türk ekonomisine hizmet vermeye devam edecek.”

İş Bankası’nın en önemli misyonunun istikrar kuruluşu olması olduğunu vurgulayan Özince, “İstikrarlı duruşumuzu sadece şimdi değil olumsuz dönemlerde de sürdürmeyi başardık” dedi.

‘Verimlilik başarıyı artıracak’

Özince, “Beni en mutlu eden konulardan bir tanesi geçtiğimiz yıllarda da şube ağımızı, teşkilatımızı ve kadromuzu geliştirme çabalarımıza hız vererek şu anda Türkiye’nin en fazla bankacı istihdam eden bankası konumuna gelmemizdir. 23 bin kişi olduk. Özellikle son yıllarda yaptığımız verimlilik artırıcı çalışmalarımızla organizasyon, teknolojik altyapımızı ve insan kaynağımızın eğitimini üst seviyelere çıkardık” diye kaydetti.

Özince sözlerine şöyle devam etti:

“Bunların sağlayacağı beceri ile iş kadromuz çok daha başarılı sonuçlar alacak. Bugün biz bankalar arasında özellikle özkaynak kârlılığı, açısından aktif kârlılığı açısından sadece banka bazında bakılacak olduğunda çok daha geniş bir istihdam ve altyapı yüküyle rakiplerimizin en iyileriyle aynı veya çok yakın sonuçlara ulaşıyoruz. Halbuki uygulamaya çalıştığımız verimlilik çalışmaları şu anda meyvelerini tam olarak vermedi. Önümüzdeki dönemde çok daha rekabetçi, çok daha kaliteli, çok daha verimli bir İş Bankası göreceğiz. Bunu da Türkiye Cumhuriyeti’nin bir müessesesi olarak yakın coğrafyamızda da yabancı rakiplerle ortaya koymaya başlayacağız. Önümüzdeki dönemlerde yapılacak en önemli işimiz İş Bankası’nı daha da fazla büyütüp yurtdışında iş hacmi yaratmak olacak.”

‘Basel 3’te zorlanmayacağız’

Basel 3 kuralları sizi nasıl etkileyecek?

Basel uygumalarının İş Bankası’nı olumsuz etkilemesi mümkün değil. Basel kurallarının daha da sıkılaştırılması İş Bankası’nı en fazla iştirakleri ve sorunlu kredileri yönünden etkileyebilir. Fakat bankanın mevcut sermaye yeterlilik rasyosu olması gerekenin iki katı büyüklükte. Diğer taraftan İş Bankası’nın arkasındaki sermayedar iradesi son derece net ve kararlı olduğu için bizim bankacılıkta sermaye prensipleriyle, düzenlemeleriyle ilgili bir kaygımız yok. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin Basel ilkelerine daha da sıkılaştırılacak kurallarla uymaya çalışması bu ülkelerdeki bankacılık arzını olumsuz etkileyebilir. Devletimizin bu konudaki yetkili ve sorumlu kişileri zaten konuyu bu yönüyle dile getiriyorlar. Bizim Sayın BDDK Başkanımızdan öğrendiğimiz kadarıyla bu konularda en aktif rolü
Türkiye Cumhuriyet’i oynuyor.

‘Yabancı CEO bizim işimizi kolaylaştırır’

Yabancı CEO’lar Türkiye’de bankacılık sektöründe öne çıkmaya başladılar. Global krizde ülkelerin menfaatlerini nasıl koruduklarını gördük. Bu gelişme Türkiye açısından ileride bir riske neden olur mu?

İş Bankası’nın kuruluşunda Celal Bayar’ın en önemsediği konulardan biri ülkemiz insanın bankacılık yapabildiğini gösterebilmekti. Çünkü o zamanlar inanılıyor ki biz bankacılık, sigortacılık ve ticaret yapamayız. Şimdi geldiğimiz noktada ise Türk bankacılarının ne kadar başarılı olduğu açık açık görülüyor. Yabancı yerli ayırımı yapmak istemem.
Ama doğrusu bankacılık sektöründe yabancı yöneticilerin ağırlık kazanması özellikle ülkemiz piyasası açısından İş Bankası’nın işini kolaylaştırır. Çok değerli yabancı yöneticiler atasalar bile muhakkak ki piyasayı en iyi bilen, piyasayla en iyi ilişkiyi kuran bizim açımızdan en güçlü rakip olur diye düşünüyorum.

‘İş Bankası 8’inci yılında yurtdışında şube açtı’

İş Bankası’nın kurulurken çok geniş bir amaç ve görev tanımıyla kurulduğunu bugün bankanın bu misyonuna eklenecek çok fazla yeni bir şey olmadığını ifade eden İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, “Dolayısıyla bugün bizim ona fazla bir şey eklememiz pek kolay değil. Neden? Çünkü bugün uluslararası yaygınlıktan söz ediyoruz, oysa İş Bankası’nın ilk yurtdışı şubelerini 1932 yılında kurduğunu görüyoruz. Banka henüz 8 yaşındayken dışarıya açılıyor. Cumhuriyet’i kuran lider kadronun, Atatürk ve Celal Bayar gibi isimlerin vizyonu o zaman da çok genişmiş. Bankanın vizyonu geniş bir açıyla düşünülmüş.

Şimdi ne söylesek boş. Uluslararası rekabet o zaman da vardı. Ulusal bankacılık o zaman da kolay değildi. Bugün ise şartlarımız çok daha olumlu. Ama biz yalnızca o günün misyonunu sürdürmeye ve mümkün olduğunca o misyonun içini doldurmaya çalışıyoruz” dedi.

‘En büyük sistematik riskimiz ülke notumuz’

Uluslararası risklere karşı sağlam mısınız?

İş Bankası risk açısından zaten çok fazla zorlanmış bir kuruluş değil. Bunu yapılan her türlü bilanço ve risk analizlerinde  görüyoruz. Türkiye’nin yanlış olan kredi notunu da dikkate almak suretiyle yaptığımız her türlü bilanço ve risk analizlerinde, İş Bankası’nın sermaye yeterlilik rasyosunun hiçbir şekilde normal seviyelerin bir buçuk katının altına düşmeyeceğini öngörüyoruz.

Bugün Basel 3 denilen kurallar uygulansa İş Bankası’nın sermaye yeterlilik rasyosunun yine de olması gerekenin çok çok üstünde olacağını biliyoruz. Kaldı ki burada maalesef en büyük sorun da Türkiye Cumhuriyet’i riksinden gelecektir. Çünkü ne yazık ki Türkiye Cumhuriyet’i bu kadar olumluluğa rağmen halen çok düşük bir kredi ülke notuyla ele alınmaktadır.

Dolayısıyla sistematik risk olarak en büyük sorun ülkemizin düşük kredi notudur. Bunun dışında biz Türkiye’de reel sektör ve bireysel kredilerde ortaya çıkabilecek sorunları rahatlıkla idare edebileceğimizi fazlasıyla gösterebildik.

Kısacası İş Bankası’nın bugünün koşullarında bir risk problemi olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki risk analizlerini de uluslararası kabul görmüş en katı uygulamaları dikkate alarak yapıyoruz.

Kadife Şahin/Milliyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde