Gelecek biyoteknoloji ve sağlıkta

Gelecek biyoteknoloji ve sağlıkta

Harvard'a direkt kabul edilen Ciliv, okula borcu kalınca diploma yerine boş kağıt almış

Gelecek biyoteknoloji ve sağlıkta
16px
24px
14.01.2010 08:16
ABONE OLgoogle

Şah Tanyeri'nin röportajı

Süreyya Ciliv, iş dünyasının "Altın çocuğu". Harvard'a direkt kabul edilen Ciliv, okula borcu kalınca törende diploma yerine dıştan farkı anlaşılmayan boş kâğıt aldı. Parayı 6 ay sonra tedarik edip diplomasına kavuştu

Söyleşi dizimizin üçüncü ve son kişisi Süreyya Ciliv. Kendisi, Türkiye'nin borsa değeri açısından en değerli şirketlerinden biri olan ve hisseleri New York Borsası'nda da işlem gören Turkcell'in başında. CEO olarak uluslararası çapta bir isim. Görüşmek pek kolay olmadı. Randevu almak gecikince kestirme yolu denedim. Bir Turkcell iştiraki olan Global Bilgi'nin 23 Aralık 2009'da Ümraniye'deki merkezinde düzenlenen toplantıya gittim.

Toplantı sonrası görüşme fırsatım oldu. Lezzetli sohbetin devamı, aynı günün akşamı bir başka Turkcell şirketi Superonline'ın yönetim kurulu toplantısı sonrası geldi. İlginç bir yaşam öyküsü dinledim. Zaman zaman kahkahalarla süren 1.5 saati aşkın söyleşi o kadar sarmıştı ki, ayakta bile devam etti. Son derece enerjik ve hayat dolu Ciliv'in anlattıklarının tümünü aktarabilmek, ne yazık ki 9 sütun 53 santim boyutundaki sayfamızla sınırlı. İlginizi çekeceğini umuyorum. Bir küçük not daha: Gençlere gönüllerindeki işi yapmalarını önerince, benim ve benim gibi pek çok babanın içine düştüğünü sandığım ikilem aklıma geldi. İyi okullarda okutmaya çalışıp üniversitede de istediği bölümü okumasına destek verdiğim halde, müziğin peşine düşen oğlumu düşündüm. Ne yapmalıydım? Görüşünü değiştirmedi: Sevdiği işi yapsın. Ne dersiniz!

Piyasada değeri yaklaşık 25 milyar lirayı bulan Turkcell'in CEO koltuğunda Süreyya Ciliv oturuyor. Ciliv, 1958 Zonguldak doğumlu. İlkokul üçüncü sınıftayken annesi babası ayrıldı. İstanbul, İzmir, Ankara derken 7 ayrı okulda okudu. Babaannenin, halasının yanında büyüdü. Aile okumaya ilme bilime çok meraklı. Süreyya İzmit'ten kalkıyor, daimi yatılı olarak İstanbul'daki Kadıköy Maaarif Koleji'ne geliyor. Gerisini kendisinden dinleyelim:

"Daimi demek hafta sonları da okuldan çıkamıyorsun demek. Biz bir yolunu bulup çıkıyorduk ama...(Gülüyor) Yatılı okul 11-12 yaşında kendi ayakları üzerinde durmasını öğretiyor. Yani herkes senden büyük, büyük çocuklara yemeğini kaptırmaman lazım. Futbol oynarken sahadan atılmaman lazım. Yani hem büyüklerle uğraşıyorsun, hem de okulda 'Bully' denen adamlar var etrafa dayılanan...Onlarla yaşamayı, idare etmeyi öğreniyorsun. En azından problemleri çözüp yaşamayı başarmayı öğreniyorsun. Ben hep şuna inanıyorum, başarıda en önemli olay problem çözme yeteneği. Ortaokul birinci sınıfta ilk matematik imtihanına girdim. Toto diye bir hocamız vardı. Kadıncağızın adının Toto olması, o zamanlar Spor Toto'da her maç için 0-1-2 diye tahminlerde bulunurdun. Bu kadıncağız da 0-1-2 veriyordu, ben en yüksek ikinci notunu aldım, 5.5'tu, hatırlıyorum." Ancak babası memnun olmaz. Babasından azar işitmeye alışkın olan Süreyya, annesi de notu için 'sana hiç yakışmadı' deyince matematiğe daha fazla çalışır. Nasıl insanlar bulmaca çözerken zevk alırsa, o da matematik problemlerini çözerken aynı tadı alır ve ortaokulda TÜBİTAK yarışmasında Türkiye üçüncüsü olur.

TÜRKİYE 65'İNCİSİ OLDU

Maarif Koleji'nde keyfi yerindeyken babasının isteği üzerine Ankara Fen Lisesi'nin sınavına girer, kazanır. Alınacak 96 öğrenci arasındadır. Ciliv, o günleri şöyle anlatıyor: "Ankara'ya gitmek istemiyordum. Çok çalışkan, 'inek' denilen çocukların okulu gibi geliyordu. Babam zorla götürdü. Gözlerim yaşararak, ağlayarak götürdü. Çocuklar büyük resmi göremeyebiliyorlar. Babamın bana yaptığı hayattaki en önemli katkı, benim o fen lisesine gitmemdir. Çünkü fen lisesinde ben dünyadaki alınabilecek en iyi lise eğitimini aldım. Babamın bir katkısı da kendi ayaklarımızın üzerinde en kısa sürede durmayı öğretmesiydi." Üniversiteye de iyi bir dereceyle başlar. Fen ve sosyal puan ortalaması toplam puanda Türkiye 65'incisi olur. 'Sosyalin hepsini C atmıştım. Hâlâ anlamış değilim ortalamada bu kadar yüksek puan nasıl aldım diye. Eminim fen puanında çok yüksek derece aldım" diyor.

Birinci tercihi ODTÜ elektronik mühendisliği bölümüne girer. Her şey iyi giderken, 'Hasan Tan boykotu' diye anılan boykot ile okul kapanır. 1976-77 dönemidir. Liseyi bitirdiğinde Almanya'ya burs kazandığı halde gitmemiştir. Bu yüzden babası da sık sık arayıp kendi deyimiyle 'kafasını yer'. Devamı kendi ağzından şöyle: "Mecburen ilk fırsatta burs imtihanına girdim, Türkiye ikincisi oldum, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan burs kazanıp apar topar ABD'ye gittim. İnanın bir saniye bile düşünmedim. 8 ayım yanmıştı. Hangi okula gideceğim belli değildi. Eylülde bursu kazandım, 6 Ekim 1977'de ABD'ye gittim."

11 iş teklifi geldi, en düşük maaşı öneren şirketi seçtim

"Gençlere ağabeylik beni heyecanlandırıyor. Kısa bir ömrümüz var. Allah'ın izin verdiği günler içinde tecrübemle şimdi fark yaratma zamanı "

Üniversiteyi bitirince direkt Harvard Business School'a kabul edilir. Çok şey öğrendiği Harvard'la ilgili komik hikâyesi de var. Ciliv anlatıyor: "Burs okulun parasını vereyim diye bana para yolladı. Fakat son sömestr, okulun bitmesine birkaç hafta kaldı. Düşündüm ki, okul bitince çalışmam lazım. Çalışmak için Amerika'da eski püskü de olsa mutlaka araba lazım. Bir de ev kiralamak için de iki ayın kirasını peşin vermeni istiyorlar, depozito gibi. O paralar yok. 'Nasılsa mezun olacağım, okul bitti. Okula para vermeye gerek yok. Sonra veririm (Gülerek anlatıyor) O parayı sermaye olarak kullanıp araba ve ev işini halledeyim' diye düşündüm. Ben okulun parasını gidip bu yerlere harcadım.

Fakat diploma töreninden 2-3 gün önce bana dediler ki, 'Süreyya sen diplomayı alamayacaksın'. Sebebi, 'Okula borcun var, borcunu ödemeden diplomayı vermiyoruz.' Boston'da başka Türkler var. Orada da Harvard'a giren çok az Türk vardı o zamanlar. Çocuklar da bana saygıyla bakıyor, 'Süreyya Harvard'ı bitiriyor' falan diye. Çocuklar 'Biz de gelelim de görelim bir Türk'ün mezun olduğunu' dediler. Orada mezun olan çocukların bayrakları da asılıyor. Muazzam bir panik oldum, arkadaşlarım çağırmışım mezuniyet törenine. Gittim adama, 'Türkiye'den ailem geliyor, birçok insanı çağırdım. Ben bu parayı vereceğim de, arabaya, şuraya buraya harcadık' diye.

Ve adam şöyle bir çözüm önerdi; 'Süreyya sen törene katıl, sana kepini verelim ama sana diploma değil, boş kâğıt verelim. (Gülüşmeler) Böyle oldu. Ben sıraya girdim. Herkes gerçek diplomayı aldı, ben boş kâğıt. Ama arkasından belli olmuyor. İçi boş. Öyle kurtardım. 6 ay sonra parayı denk getirip diplomamızı aldık." Harvard'dan sonra 11 iş teklifi alır, o 29 bin dolarla en düşük maaşlı olan teknoloji şirketini tercih eder. Gerisi Turkcell'de noktalanan uzun ve başarılı bir süreç.

Gelecek biyoteknoloji ve sağlıkta

Ciliv, gençlerin gideceği yöne kendilerinin karar vermesini öneriyor. "Sonunda bu anne ile babanın hayatı değil, senin hayatın. Ve bazen anne babanın vizyonu tecrübesi onların dünyası geçmişin dünyası olabiliyor" diyor ve devam ediyor: "Gençlere tavsiyem, sevdiği işi yapmaları, (Elini kalbine götürüyor) Önce gönlünü dinleyeceksin. İki, beynini kullanacaksın. Mümkün olduğu kadar geleceğin iyi işlerini, önü açık işlere odaklanacaksın. Bazı yerlerde, bu tünel kazma gibi, kayalara da vurabilirsin, çok rahat da gidebilirsin. Milyonlarca kişinin yaptığı işlere giderlerse şansları milyonda bir. Biyoteknoloji veya sağlığın önümüzdeki 50 senede popüler olacağı kesin. Tıpta çok büyük mesafeler katedilebilir. Bir de teknoloji dünyası fırsatlarla dolu."

Çocuk yetişirken tüm köyün emeği geçer

Etkilendiği şeylerden biri de, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın yazdığı bir kitap. Ciliv, "Kitap diyor ki; 'Bir çocuğu yetiştirmede bütün köyün emeği geçer'. Ben buna çok inanıyorum" deyip, devam etti: "Bazı hocaların büyük etkisi oluyor. Benim de hayatımda birçok hocamın katkısı oldu. Bazen iş hayatında tanıdığım kişiler sana doğru tavsiyelerde bulunuyor, onların faydası oluyor. Mutlaka birçok kişinin emeği oluyor."

Ciliv çift diploma ile Michigan'dan mezun oldu

Ciliv, ABD'de lisan okulunda gözünü açar. Boş vakitlerinde kütüphaneye gidip dergileri karıştırır. IBM'in büyük başarısı dikkatini çeker. Bilgisayar dünyası gelmektedir. Bilgisayarlara odaklanması gerektiğini düşünür. Matematiği çok iyi olduğu için bilgisayar programları yazmak zevkli gelir. Ciliv, şöyle anlatıyor devamını: "Çünkü oturuyorsun, bir şeyler yazıyorsun, ortaya bir eser çıkıyor ve o kendi kendine bir program, grafikler yaratıyor, problemleri çözüyor. Bir sanatçılık, ortaya bir eser çıkıyor. Onun bir tatmini var. Bulmaca çözmek gibi. Onu çalıştırmak için ne eksiklikleri var, gittikçe iyileşince, kendini iyi hissediyorsun. Böyle güzel yanı var bilgisayar mühendisliğinin. O yüzden Michigan Üniversitesi'nde endüstri mühendisliği ile aynı zamanda bilgisayar mühendisliğinin diplomasını aldım."

Kısaca Ciliv

Nazar veya uğura inanmıyor Sinemayı seviyor. Başarı hikâyeleri, fark yaratan insan hikâyeleri hoşuna gidiyor Sağlıklı yaşam için spora önem veriyor. 1.85'lik Ciliv'in 1 numaralı sporu basketbol Hobisi problem çözmek Gençlere ağabeylik onu heyecanlandırıyor İnsanların sıfırdan başlayarak da başarılı olabileceğine inanıyor Zamana, duruma göre değişen müzik tercihi var. Gerektiğinde Türk müziği, gerektiğinde opera. Ruhuna işleyen müzik, içinde bulunduğu duruma göre değişebiliyor. Emekli olmaya niyeti yok.

Sabah

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde