Ethem Sancak'dan şok açıklama: Oturduğum evi Aydın Doğan'dan aldım

Ethem Sancak'dan şok açıklama: Oturduğum evi Aydın Doğan'dan aldım

ES Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Aydın Doğan'a 'hodri meydan' diyerek, Doğan'ı tarafsız bir TV kanalında açık oturuma davet etti.

Ethem Sancak'dan şok açıklama: Oturduğum evi Aydın Doğan'dan aldım
16px
24px
27.08.2015 07:48
ABONE OLgoogle
ES Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, 24 TV yayınında Ersoy Dede'nin sorularını yanıtladı. Sancak, Ertuğrul Özkök, Mehmet Yakup Yılmaz ve Ahmet Hakan üzerinden Aydın Doğan'ın kendisine yönelttiği suçlamalara cevaben, "tarafsız bir kanalda Aydın Doğan'la bir araya gelelim, oturalım anlatalım servetlerimizin kaynağını" dedi. 

Doğan'la eskiden dost olduklarını hatırlatan Sancak, "ben Aydın Doğan'ı tanırım, o da beni tanır" diyerek Aydın Doğan'a, Habertürk TV'de ya da NTV'de açık oturum yapmayı teklif etti, "yani Aydın Bey beni biliyor, ben de az çok kendisini biliyorum. Kalemşörleri üzerinden bana kara çalıp beni itibarsızlaştırmayı bir tarafa bıraksın. Bunlar Anadolu mertliğine sığan yaklaşımlar değil" ifadelerini kullandı. 

Ethem Sancak çağrısında şunları söyledi:

Patronları onların (Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan) üzerinden, benim medyada yaptığım harcamaların kaynağını sorguluyor. "Bu para nereden, bu dipsiz kuyunun suyu nereden akıyor" diyor. Yani bu tür aptalca çamur atmalarla beni karalamaya çalışıyorlar.

Bir kere şunu söyleyeyim. İş hayatına atıldığımdan bu yana Türkiye'nin en şeffaf girişimcisiyim ben. Hiç öyle borsa şirketim olmadı. Ama en değme borsa şirketinden çok daha şeffaftım ben. Çünkü şeffaflığı seven biriyim ben. Yaşamımın 1 saniyesini dahi bu milletten gizlemedim, kapalı tutmadım. İşimin de hiçbir kuruşunu bu milletten gizli tutmadım.

Kaldı ki girişimcilik dönemimin son 10 yılı çok uluslu şirketlerle ortaklıkla geçti. Onlar zaten her 3 ayda bir uluslararası denetimden geçiyordu. Açık her şeyim benim. ,

Medyaya harcadığım paraların da kaynağı belli. Ben toplam değeri 2 milyar doları bulan bir şirketi satın alarak, oradan edindiğim nemayı ülkem için medyaya ve savunma sanayisine harcıyorum. Açık ve net her şey. Kuruş kuruş hesabı verilebilir. "Havuz" diyerek, şöyle diyerek, böyle diyerek ben ve benim üzerimden Türkiye'nin saygın yöneticilerini karalamaya çalışıyorlar.

AYDIN DOĞAN'LA TARAFSIZ BİR KANALA ÇIKALIM, HERKES SERVETİNİN KAYNAĞINI AÇIKLASIN

Buradan söyleyeyim. Aydın Doğan gelsin, hadi 24'e gelmez. Ben de CNN'e gitmem. Ama Habertürk'te Fatih Altaylı var. Saygın bir gazetecidir. Onun programına çıkalım. Fatih moderatörlük yapsın. Ben servetimin kaynağını açıklayayım. Ama Aydın Doğan da servetinin kaynağını açıklasın.

İstiyorsa Oğuz Haksever'e gidelim. NTV'ye gidelim. Hani tarafsız sahaya gidelim. Karşılıklı oturalım, o kalemşörleri üzerinden bana yönelttiği soruların hepsini sorsun. Ben de bazı şeyler sorayım. Bu millet görsün. Türkiye'nin hangi medya patronu nereden nereye gelmiş? Hangi varidatı harcıyor ve medyayı kullanarak hangi servetleri yapmış?

Buraya gelmez Aydın Bey. Haklı da. Ben de mesela Ahmet Hakan'ın yönettiği veya Şirin Payzın'ın yönettiği bir programa gitmem. Patron güdümlülerin yanında özgür bir tartışma alanı olmaz. Ama Habertürk - Fatih Altaylı. Ona çıkalım.

Ha şunu diyebilir "ya Fatih Altaylı eskiden benimle çalışmıştı, bana bir husumeti var, çok objektif olamaz". E o zaman Oğuz Haksever'e çıkalım. Oğuz saygın bir gazetecidir. Oğuz dilediğini sorsun, biz de birbirimize soralım.

Ben ona sorayım:

Milliyet nasıl el değiştirdi? Neyin pahasına el değiştirdi? Hürriyet neyin pahasına el değiştirdi?

O da sorsun: Türk Medya'yı nasıl aldıın?

Çağırayım ben Çukurova'yı temsilen Osman Berkmen'i anlatsın. Hangi paralarla aldım? Neyi üstlenerek aldım? Aldığım kişi işte.

Aydın Bey de istiyorsa, Erol Simavi'yi çağırsın. Veya Karacan ailesini çağırsın. Bu medya kuruluşları nasıl el değiştirdi?

Ben çağırayım Fettah'ı. İşi devrettiğim ve sonradan geri aldığım arkadaşımı.

Çağıralım, Star Gazetesi'ni o gün aldığımız TMSF yöneticilerini. Otursunlar.

Bu sürede bu medyaya ne harcadım? Ve bunun kaynakları neydi? Bunları ortaya dökelim.

Hatta önceden bir hazırlık yapalım. Hani denetim kuruluşları var ya, çok uluslu denetim kuruluşları. Onlardan bağımsız denetçiler davet edelim. Hepimizin geçmişine baksın. Ne kadar para harcadım ben medyaya ve nereden geldi bunlar? O ne kadar harcadı ve nereden geldi?

Bunları oturalım konuşalım. Aydın Bey de benim nereden geldiğimi bilir, ben de Aydın Bey'in nereden geldiğini biliyorum. Hani hep siyasetçilere çağrı yapıyorlar ya, gelin stüdyomuzda birbirinizi anlatın diyorlar. Basın patronları da gelsin. Biz de bir kamu görevi yapıyoruz siyasetçiler gibi. Basın bir kamu görevidir. "Dördüncü kuvvet" mi diyorlar basına, "beşinci kuvvet" mi? Halkın haber alma hakkını girişime çevirerek oradan para kazanmaya çalışıyoruz. O zaman bizim de şeffaf olmamız lazım.

OTURDUĞUM EVİ AYDIN DOĞAN'DAN SATIN ALDIM

Oturalım, neyimiz var, nasıl edindik bunları? Mesela benim oturduğum bir evim var ben evi Aydın Doğan'dan satın aldım. Beni o evi kaça aldığımı biliyor. Kendisinden aldım. Yani hukukumuz o kadar iç içeydi. O gün de gerekli kolaylığı yaptı bana, indirim yaptı. İlişkimiz öyleydi, birbirimizi çok severdik. O da bunu söylerdi.

AYDIN DOĞAN'A ZAMAN ZAMAN DERDİM Kİ...

Anadolu'dan gelmiş, otomotiv piyasasına girmiş, orada bir takım sıkıntılar çekmiş, oradan da buralar gelmiş bir Anadolu girişimcisi olarak saygı duyardım. Zaman zaman da söylerdim."Kendini koru, başka rüzgarlara ne olur alet olma. Büyük bir girişimcisin, belli bir yere geldin" derdim. Yani affına sığınarak ve o günkü ilişkilerimize binaen.

BU YAYINLAR PKK'YI AKLAMA GİRİŞİMLERİ

Yani Aydın Bey beni biliyor, ben de az çok kendisini biliyorum. Kalemşörleri üzerinden bana kara çalıp beni itibarsızlaştırmayı bir tarafa bıraksın. Bunlar Anadolu mertliğine sığan yaklaşımlar değil. Çamur at izi kalsın, itibarsızlaştırma, işte "kendi kendine suikast yapmış, kendi kendini vurdurmuş, yok polisle bir olmuş mizansen yapmış..."

Bunların amacı ne? Bunlar PKK'yı aklama girişimleri. Buradan söylüyorum. Murat Sancak'ın kurşunlanmasından neredeyse 3 hafta önce, Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbaratı beni uyardı. Dedi ki "KCK halk ayaklanması çağrısıyla beraber, kendilerine engel gördüğü Ethem Sancak'ı da hedefe koymuş, kendine dikkat et" dedi. Açık. Sonradan suikast gerçekleşti.

MLKP STAR'A KONULAN BOMBAYI ÜSTLENMİŞTİ

Ha bu suikastı kim yaptı, çıkacak o. Yapılış tarzından, kullanılan silahın cinsinden, kullanılan mermiden çıkar. Ama "kendi kendine yapmıştır, bu adi sıradan bir olaydır" söylemi Doğan Grubu'ndan dillendirildiği zaman bu kimin suçunu örter? Belli. Bir ay önce MLKP bombayı üstlenmiş. Onu da mı biz kendi kendimize koyduk? Onu da öyle söylediler. 

MEDYADAKİ HEDEFİ

Sancak, Asya'ya hitap eden, Asya halklarını ayağa kaldırmayı amaçlayan, Asyatik bakış açısıyla yayın yapacak bir medya oluşturmayı hedeflediklerini anlattı, "500 yıldır bizi bir mengene gibi sıkan batılı medyanın bu coğrafya üzerindeki tesirini kırmamız lazım" ifadelerini kullandı. 

Ethem Sancak şöyle konuştu: 

Medyada hedefimiz şu. Çeşitli vesilelerle anlatmıştım daha önce de. Bu millet ayağa kalkıyor ve beraberinde bütün İslam dünyasını ayağa kaldırıyor ve bütün mazlum Asya milletleriyle işbirliği yaparak Asya'nın ayağa kalkmasına vesile oluyor.

Bunu başarabilmemiz için 500 yıldır bizi bir mengene gibi sıkan batılı medyanın bu coğrafya üzerindeki tesirini kırmamız lazım. Bunun için de biz bu işe soyunduk. Bunu başarabilir miyiz? Valla biz bu uğurda gidiyoruz. Topal karıncanın İbrahim Ethem'e söylediği gibi, biz bu yolda yürüyeceğiz.

ASYATİK BİR BAKIŞ AÇISIYLA ASYATİK BİR MEDYA ORTAYA KOYACAĞIZ

Amacımız, çok sesli, çok kültürlü ve haberi eğmeden bükmeden ve Asyatik bir bakış açısıyla veren bir medya ortaya koymak. Asyatik bir bakış açısı, Asya milletlerinin çıkarlarını temsil eden bakış açısıdır. Bu bakış açısı bugün yoksa, hiç olmayacak anlamına gelmez. Olacak.

OSMANLI İMPARATORLUĞU DA ASYATİKTİ

Tarihe baktığımız zaman olmuş bunlar. Sayısız örnekleri var. Osmanlı İmparatorluğu bir Asyatik imparatorluktu. Her ne kadar kimisi karakterini bozmak için "aslında Avrupalı bir imparatorluktu" dese de, değil. Köken itibariyle Asya milletlerinin menfaatlerini temsil eden ve tabi o gün mazlum Avrupa halklarını da safına çeken muazzam bir organizasyondu.

GÜNEŞ YİNE DOĞUDAN DOĞACAK

Buna benzer tarihimizde Asya'nın ayağa kalktığı dönemler olmuştur. Boşuna söylenmemiş "güneş doğudan doğar". Bakma son 500 yıldır batıdan doğuyor güneş ama bu geçici. Yine güneş doğudan doğacaktır, doğmaya devam edecektir. Bunun çok belirtisi var.

BURADA ÖNDERLİK YİNE ANADOLU'DA YAŞAYAN TÜRKLERE DÜŞECEK

Burada da bunlara önderlik etmek, bin yıllık geçmişte olduğu gibi yine bu coğrafyada yaşayan bu milletin unsurlarına düşer. Anadolu'da yaşayan Türklere düşer. Türkler kendilerine benzeyen Asyatik 72 milletle yine işbirliği yapacaklar ve bu makus talihi yenecekler.

Biz gözümüzü Asya'ya dikeceğiz. Ve bu millete kendine gelmesi ve ayağa kalkması için yalnız olmadığını anlatan şarkılarla, türkülerle, haberlerle kültürle hizmet edeceğiz. Bizim perspektifimiz bu. Çok global bir tarif oldu ama zamanımız olsaydı, her marka bazında da hangi kurumumuzun hangi okuyucu kitlesini hedef alacağını, hangi meselelere yaklaşacağını anlatabilirdim. Bunların hepsini belirledik. Bu uğurda hazırlanıyoruz, çabalarımız var. Uğraşlarımız var. Yaklaşımımız bu.

Tekrar söylüyorum. Ben 30 yıl boyunca girişimcilik yaptım. Çok şükür kendimce bir varidat oluşturdum. Ve 2 sene önce ülkenin geleceğini ve Asya'nın geleceğini gördüğüm için de sosyal sorumluluğu olan bir iş adamı olarak, parayı da mezara götürmeyeceğime göre, mirasçılara da yedirmek istemediğime göre milli bir dava için harcamak için eski işlerin hepsini tasfiye ettim. İki işe yatırım yaptım. Biri medya, çünkü özgür, bağımsız ve milli çıkarları savunan bir medya lazım bu ülkeye. Ha bunu senden başka yapanlar da mı var? Varsa onlarla da birlik oluşturacağım. Onlarla da birleşeceğim. Küçük olsun benim olsun şeklinde bir zihniyet içinde değilim. Hiçbir işimde böyle olmadım.

TANZİMAT KAFASIYLA RUHUNU BATI'YA SATMIŞ HALDEKİ KÜLTÜRDEN KURTULMASI LAZIM BU ÜLKENİN

Bir büyük milli medya blokunun burada oluşması lazım. Ve 80 yıldır ruhunu tanzimat kafasıyla Batı'ya satmış haldeki kültürel iklimden kurtulması lazım bu ülkenin. Bu da medyayla olabilir. Daha ne kadar Survivorlarla, Batılı dizilerle bu milletin kafasını yıkayacağız ve "siz hep köleydiniz, köle doğdunuz, buna razı olun"a müsade edeceğiz?

MEDYA BİR AYAĞA KALKIŞTIR

Medya budur zaten. Medya bir ayağa kalkıştır. Bütün Asya'ya liderlik edecek bir müslüman ve Asyalı kuşak hedefliyoruz. Orada dini inançlarına, mezheplerine, etnik yapılarına bakmadan bütün mazlum milletlerinin sesi olmak. Türkiye'nin rolü bu. Tayyip Erdoğan da bunu yapıyor.

Niye "dünya 5'ten büyüktür" diyor? Müslümanlar 5'ten büyüktür demiyor. Dünya 5'ten büyüktür diyor. Bu dünyanın içinde, 5'in içinde yer almayan Japonya'sından, Hindistan'ına kadar hepsi var.

Bizim vizyonumuz bu. Buna ömrümüz yetecek mi? Hiç önemli değil. Biz bu yola çıktık, bu iş için uğraşacağız.

"BAK MAHMUD, NAR MEYVE VERDİ..."

Anlatırlar, vakti zamanında 2. Mahmud tebdili kıyafetle İstanbul'un çevresini dolaşıyormuş. Bir yere gelmiş, bir su arkında eğilip kalkan ve bir şeyler ekip biçen çok yaşlı, kamburu çıkmış bir vatandaş görmüş. Yanına yaklaşmış ve sormuş: Dede sen orada ne yapıyorsun, demiş. O da "kör müsün fidan dikiyorum" demiş. "Dede ne fidanı dikiyorsun" demiş. "Nar ağacı dikiyorum" demiş. "Ya dede senin bir ayağın çukurda, belli bir yaşa gelmişsin, nar da 15 yıl sonra meyve veriyor, daha erken meyve veren bir ağaç niye dikmiyorsun" demiş. Dede bir haykırışla demiş ki "biz kendimizi düşünmüyoruz ki. Böyle olsaydı, şu ormanı, şu ağaçları ekenler görmediklerini bile bile ekerler miydi. Biz aldık, geleceğe bırakacağız" demiş.

Bunun üzerine heyecanlanmış Mahmud, atının sırtındayken yaşlının önüne bir kese altın atmış. Tabi kesenin içindeki armadan, kesenin padişaha ait olduğunu bilen yaşlı adam, atını mahmuzlayıp giden Mahmud'un arkasından seslenmiş, keseyi saklayarak demiş ki "bak Mahmud, nar meyve verdi" demiş. 

Biz de bu uğurda koşacağız. Bu uğurda bu ülkeye, bu ülkenin geleceği için her şeyi göze alarak mücadele eden ülkenin büyüklerine hizmet etmek bizim de bu ülkenin vatandaşı olarak görevimiz. Her şeyimizi, canımızı, malımızı, her şeyimizi bu ülkenin geleceğine feda etmeyi göze almış serdengeçtileriz biz. Bizim rolümüz bu.

BU ÜLKE BU MELANETİ PÜSKÜRTECEK

Bu ülke bu melaneti püskürtecek. Bu ülke çok badire atlatmıştır. Bu ülkenin halkına milletine güvenmeliyiz. Esas olan odur. Allah'a da güvenip, ona sığınmalıyız. Takdir Allah'ındır. 
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde