En ilginç koleksiyoner

En ilginç koleksiyoner

Tekfen Holding'in çınarlarından Erhan Öner, Türkiye'nin en ilginç koleksiyoneri

En ilginç koleksiyoner
16px
24px
13.01.2010 07:51
ABONE OLgoogle

Şah Tanyeri'nin röportajı

Tekfen Holding'in çınarlarından Erhan Öner'in daha çocuk denebilecek yaşlarında mesleki yaşamının yol haritasını gazete ilanlarından hareketle belirlediği kimin aklına gelirdi ki! Gazetelerdeki iş ilanlarından çıkardığı istatistiklere bakarak makine mühendisliğini seçen Öner'in hayatta iki düsturu var: "Her şeyin mertebesini kontrol et" ve "Bir evrakı iki kere elleme"

CEO dizisinin ikincisini 18 Aralık'ta Tekfen Holding'in CEO'su Erhan Öner'le yaptım. Foto muhabirimiz Şüheda Hanım'la Ulus'ta Boğaz'ı gören holding binasına gittiğimde karşımızda güleryüzlü, sempatik, nazik bir kişiyle karşılaştık. Toplantı salonunun duvarları, birbirinden ilginç haritalarla dolu. Erhan Bey, dünyanın değişik yerlerinden topladığı 1.500'ün üzerinde harita ile sıkı bir harita koleksiyoneri.

Daha ilginci, tümü Osmanlı İmparatorluğu'nun coğrafyasını kapsıyor. Holding binası, evi, çiftliği kıymetli haritalarla dolu. Hatta bankada tuttuğu 100'e yakın haritası var. Üniversitede burs alana kadar adını bile duymadığı Tekfen'de 41 yıldır devam eden çalışma serüveni boyunca şirketin büyümesinde önemli harcı var. İkincilikle girdiği ODTÜ makineden, ikincilikle mezun oldu. ABD'de master yaptı. Tezi sırasında 1 yıllık emeğini çöpe atan Amerikalı hocasından öğrendiği 'Mertebeni kaybetme' ve onca yönetim kitabından öğrendiği 'Bir evrakı iki kere elleme' sözlerini, iş yaşamının düsturu yaptı. Sözü, gazete ilanlarına bakıp mühendislik seçimini yapan ilginç öykülerin sahibine bırakalım.

"İzmirliyim,1946'da İzmir'de doğdum. 5 yaşındayken tekstil fabrikalarında ustabaşı babamın işi dolayısıyla Isparta, Uşak serüvenimiz var. 1 sene kadar Isparta, iki veya 3 sene Uşak. İlkokula Uşak'ta başladım. İkinci sınıfı İzmir'de okudum. İlkokulu, liseyi İzmir'de bitirdim. Namık Kemal Lisesi'nden mezun oldum. Ankara ODTÜ'de makine mühendisliği okudum. Master ve ihtisas için Amerika. 1969'da döndüm ve çalışmaya başladık." Bu satırlar Erhan Öner'in özet öyküsü. Detaylar ise aşağıda.

İDEALİM MÜHENDİSLİKTİ

"Ortaokul sonları, lise başlarından itibaren idealim mühendis olmaktı. Ama mühendis olmayı düşündüğüm zaman, makineci mi, kimyacı mı olacağım, bilmiyordum. Orada enteresan bir şey yaptım, -çocukluk aklı herhalde- gazete ilanlarından istatistik çıkarıyordum. Hangi mühendis daha çok aranıyor diye. O tarihte makine ve kimya hemen hemen eşitti.

1963'ler...2 yaş büyük ağabeyim var. ODTÜ Makine'ye o girince makine ağır bastı. Makineye merakım vardı. Babamla beraber 1 seneye yakın tekstil atölyelerinde çalıştım. O zaman ilkokuldayım. Bobini takıp çıkarıyorsun, koptuğunda bağlıyorsun. İlk aldığım para daha başka. Bir eniştem vardı, teyzemin kocası, babacan bir tipti, o hem ticaret hem çalışmaya teşvik ederdi. Onlara bir kasa portakal gelmiş Mersin'den. Ben daha ilkokul 1'de miyim ikide miyim, "al bunu sat" dedi.

İlk kazandığım para portakal satışından." Erhan Bey'in gönlünde yatan İTÜ'de okumak. O yıllarda her üniversitenin ayrı imtihanı var. ODTÜ'nün imtihanı İTÜ'den önce. İTÜ'ye daha girmeden ODTÜ sonucu gelir. Makine mühendisliğini kazanmıştır. Gerisini şöyle anlatıyor Erhan Bey: "O kadar da bıkmışım ki çalışmaktan, o gün kararımı verdi: İTÜ imtihanına girmeyeceğim, ODTÜ'ye gideceğim. İyi ki de gitmişim. Hayatınızdaki dönüm noktalarından bir tanesi nedir derseniz, ODTÜ'ye gitmektir. Niye, lisan öğrenmek. Göreve başladığımızda 1969'lı yıllarda, lisans bilen mühendis azdı."

ADINI DUYMAMIŞTIM

Üniversite imtihanına girdikten sonra burs için başvurdu. Babası Tekel'de çalışıyordu. Ağabeyi Sümerbank'tan burs almıştı. Öner anlatıyor: "Makineye ikincilikle girdim, çizgiyi bozmadan ikincilikle mezun oldum. Bursa müracaat ettim. Tekfen firmasını dahi bilmiyorum. Daktiloda yanlış yazmışlar, Teleten limited diye geçiyor, meğer Tekfen limitedmiş. Ben ilk Tekfen bursu alan kişiyim. Üçüncü sınıftayken, dördüncü sınıfı bitirdiğimde master yapmak için Amerika'daki üniversitelere başvurdum. Şirketin kurucularından Necati Akçağlılar'ın desteğiyle ABD'de öğrenimini tamamlar ve dönünce Tekfen'de işe başlar."

GÜZEL OMLET YAPARIM

* Nazar boncuğu inanıyor ama taşımıyor. Evde mutlaka bir tarafta nazar boncuğu asılı. Yeni ev alan arkadaşlarına nazar boncuğu götürüyor
* Basınç altında daha iyi çalıştığını söyleyip, ekliyor: Yani hiç üstümde stres olmazsa, hobilere ayırdığım zaman bazen tembelliğe dönüşüyor.
* Günün stresini kitapla, haritayla atıyorum.
* Yemek pişirme beceresi olmadığını söylüyor. 'Ama kimi der ki, 'yumurta dahi kıramam', yok kırarım, güzel de yumurta yaparım. Güzel çılbır, omlet yaparım' diyor
* Hiçbir zaman tam emekliliği hayal etmedi. 'İnsanın mutlaka aktivitesi olmalı. Ama yavaşlatmayı da bilmeli' diye düşünüyor.
* Çocukluğundan beri Galatasaraylı.

Kitaplardan aklımda kalan 'Bir evrakı iki kere elleme'

Biraz mükemmeliyetçi. Sekreter bir şeyi tam ortasından delmediyse, o kağıt sağdan soldan geliyorsa onu rahatsız ediyor. Ama o kendi yapma yerine, kırmadan doğrusunu göstermeyi tercih ediyor. Masasının üzeri temiz, yani bekleyen evrak yok. Üniversite sonrası en çok okuduğu kitaplardan biri zaman yönetimi (time managment).

"O kadar kitabın içinde bir tane şey aklımda kalmıştır, o da diyor ki, evrakı iki kere elleme. Bir kere elle, onu o anda proses edemiyorsan, o zaman en azından ne yapacağını üzerine yaz diyor. Bir daha düşünme yani ne yapacağını. Bu o kadar büyük kolaylık ki" diyen Öner, hayat boyu faydalandığı bir başka konuyu da master yaparken Amerikalı tez hocasından öğrenmiş; "Bir şeyin mertebesini bileceksin". Hikâyesi de ilginç:

"Tez hazırlıyorum, çok da uğraştım, götürdüm verdim. Adam tipik Amerikalı. Ayaklarını koymuş masasının üzerine. 1-2-3 sayfa çevirdi, attı kâğıtları. Tabii yıkıldım. Gittim yerden aldım ama ağlamak üzereyim. 'Niye böyle yaptınız' dedim. Dedi ki, 'İnsan bir şey yaptığı zaman mertebesini kontrol etmeli. Sen mühendis adamsın. Demirin elastik modülü nedir?' İşte 7 çarpı 10 üzeri 6 mı, hatırlamıyorum. Peki plastiğin ondan az mı olur fazla mı olur? Az olur tabii. 'Eee, sen daha büyüğünü yazmışın buraya.' Hakikaten hata yapmışım. Bir yıllık çalışmayı, bir ona bakarak adam refüze etti. Ama bu bana, her şeyde pozitif olarak yansıdı. Teklif verirken mertebesinden bakarım. Ufak tefek hatalar mühim değil, mertebe hatası olmasın."

Osmanlı coğrafyası harita koleksiyoneri

Üniversite ortalarına kadar hobisi pul koleksiyonu olan Öner, 20 yıl kadar önce evdeki çalışma odasını dekore etmek için haritalar alır. Bugün belki de alanında Türkiye'nin en zengin koleksiyonlarından birini oluşturan en büyük tutkusu da böyle başlar. Elinde, 1500'lü yıllardan başlayıp günümüze gelen 1.500'ü aşkın harita var. Hepsi Osmanlı İmparatorluğu'nun kapladığı yerleri, ağırlıkla da Anadolu ve İstanbul'u içeriyor.

Bunları nerelerden toplamamış ki.. Ama en çok "Haritaların en iyi pazarı" dediği Londra'dan almış. 3 asırlık haritayı 300 sterline aldığı olmuş. Odasındaki haritalarla ilgili bilgi veriyor. En eskisi 14'üncü asırdan. Kenarında padişahların portreleri var. Bugünkü çizimlerle hiç ilgisi olmayan kimi haritaya bakıp gülümsüyorsunuz. 1715 tarihli haritada Trabzon limanı dümdüz. Erhan Bey, "Eski haritalardaki güzellik, kenarlarındaki süslemeleri. Eski haritalardan alınan keyif yenilerde yok" diyor. Erhan Bey artık eski harita bulmakta zorlandığı için şimdi cumhuriyet dönemi veya hemen önceki haritaları topluyor.

Aylık yüzde 10 enflasyon yüzünden fabrika inşaatına taşındı

Erhan Bey'in Tekfen'deki döneminin başları iğne ipliğin dışarıdan geldiği yıllar. O zaman Tekfen, Ulus'ta değil, Levent'teki Tekfen Tower'ın yerinde. İş Bankası, Yapı Kredi boş bir arazi. Tekfen'den sonra bir ilaç fabrikası, bir de otobüs garajı var. Ondan sonrası boş. Öner anlatıyor:

"Bir Sarıyer minibüsü geçerdi oradan. Harp Akademileri de yok, dağ bayır. Rahmetli Nejat Eczacıbaşı, Yeniköy'den at sırtında işe gelirdi." Öner'in enflasyonla ilgili anısı da şöyle: "1979'lar. Toros Gübre'yi yapıyoruz. O zamanlar enflasyon çok yüksek. Fabrikayı yapıyoruz, para dayanmıyor. Gecikme o kadar bizi rahatsız ediyor ki, bir ay uzasa, enflasyon yüzde 10 arttığı için yine para kaybı. Pılı pırtıyı toparlayıp inşaatın başına gittim. Bir yıl Ceyhan'da kaldım."

Sabah

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde