En Bereketli Yatırım: Karşılıksız kredi veriliyor

En Bereketli Yatırım: Karşılıksız kredi veriliyor

Bu işi herkes yapabilir. Müşterisi hazır, karşılıksız kredi veriliyor..

En Bereketli Yatırım: Karşılıksız kredi veriliyor
16px
24px
14.01.2011 09:43
ABONE OLgoogle

Rahime Baş Uçar'ın haberi/Para dergisi

Sera zengini Türkiye, şimdi de topraksız tarıma alışıyor. Halen 500 bin dönümlük sera alanının 6 bininde modern topraksız tarım yapılıyor. Sektör temsilcilerine göre, topraksız tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatı 15 milyar dolara ulaşacak...

TÜRKİYE, tarımda tam bir dönüşüm süreci yaşıyor. Geleneksel yöntemlerin yerini modern tarım uygulamaları alıyor. Bu alandaki en önemli değişimlerden biri ise seracılık yani örtü altı tarımda yaşanıyor. Artık seralar adeta birer bacasız fabrika gibi. Isıtma-soğutma sistemlerinden sulamaya, gübrelemeden ilaçlamaya kadar her şey artık bilgisayar kontrolünde yapılıyor.
Topraksız tarım yapılan seralarda jeotermal kaynaklarların kullanılması da yaygınlaşıyor. Bu alana erken girenler hızla büyürken, birçok girişimci de sektöre adım atmak için araştırma yapıyor. Para dergisi olarak biz de seracılığın özellikle de topraksız tarımın geleceğin işlerinden biri olduğuna inanıyoruz.
Türkiye’nin halen yaş sebze meyve ihracatı 2 milyar dolar civarında. Önümüzdeki 10 yılda topraksız tarımın gelişmesiyle birlikte yaş meyve sebze ihracatının 15 milyar dolara rahatlıkla çıkabileceği öngörülüyor.

DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜYÜZ AMA...

Türkiye’de halen seraların kapalı alanı 500 bin dönümü buluyor. Ülkemiz, bu rakamla dünya seracılığında üçüncü sırada yer alıyor. Peki bunların ne kadarı yüksek teknolojinin kullanıldığı modern seralar dersiniz? Sektör temsilcileri, henüz Türkiye’de topraksız tarımın yapıldığı modern seraların 6 bin dönümü ancak bulduğunu belirtiyor. Bu da mevcut seraların ancak yüzde 1.2’sine denk geliyor. Yani bu alanda daha alınacak çok yol var.

Türkiye’de son yıllarda kurulan modern seraların yarısından fazlasında domates yetiştiriliyor. Domatesin ardından patlıcan, biber, salatalık, marul gibi sebzeler geliyor. Ancak Türkiye genelindeki klasik seralar göz önünde bulundurulursa Antalya ve Yalova’da çiçek ve çilek yetiştiriciliğinin de önemli bir yer tuttuğu söylenebilir.

TOPRAKSIZ TARIM MODASI

“Tarımın topraksızı olur mu” demeyin. Topraksız seralarda adı üstünde toprak yok. Toprak yerine kaya yünü, perlit ve kokopit kullanıyor. Bunlar toprağın yerini alan ve bitkinin kökleriyle tutunduğu inorganik ve organik ortamlar. Dünyada topraksız tarımın öncülüğünü Hollanda, İsrail ve İspanya gibi ülkeler yapıyor.
Topraksız tarımın tercih edilmesinin en önemli nedeni, toprakla yapılan tarıma göre verimin iki katına çıkması. Ayrıca bu yolla topraktan kaynaklanan hastalıklar, olumsuzluklar da önlenmiş oluyor. Topraksız tarım yapılabilecek bir cam seranın yatırım maliyeti metrekare başına 50-55 euro’yu buluyor.

JEOTERMALLE ISITMA AVANTAJLI

Türkiye’deki seralar ağırlıklı olarak kömür, doğalgaz ve jeotermal enerjiyle ısıtılıyor. Son yıllarda jeotermalle ısıtma yayılıyor. Özellikle de topraksız tarım yapılan seralarda. Bunun nedeniyse özellikle kömürle ısıtmaya göre maliyetlerde yüzde 50 avantaj sağlaması...
Halen seraların yüzde 60’ı jeotermal enerjiyle ısıtılıyor. Bu da demek oluyor ki seracılık jeotermal kaynakların bulunduğu Ege ve Akdeniz bölgelerinde gelişiyor. Kömürle 1 dönümlük seranın yıllık ısıtma gideri 8 bin TL’yken, jeotermalde bu tutar 4-5 bin TL’ye kadar düşüyor.

Türkiye’deki jeotermal kaynaklar Maden Yasası’na tâbi. Bu kaynakları MTA (Maden Tetkik ve Arama) Genel Müdürlüğü ihaleyle özel sektöre devrediyor. Halen kaynakların yüzde 70’i MTA’nın elinde. Son dönemlerde jeotermalden elektrik üretmek yaygınlaşmaya başladığı için jeotermal kaynaklara verilen fiyatlar arttı. Örneğin, son olarak Aydın’daki Sultanhisar sahası 25 milyon dolar bedelle 49 yıllığına özel bir yatırımcıya ihale edildi. Söz konusu yatırımcı, burada 10 megavat kurulu kapasiteyle elektrik üretimi öngörüyor.

Ancak sera yatırımı yapan girişimciler, jeotermal sahalarının elektrik üretimi için ayrılmasının yanlış bir politika olduğunu düşünüyor. Sera-Bir (Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Derneği) Başkanı ve Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Şentürk, seralarda dönüm başına 1 kişinin 12 ay boyunca istihdam edildiğini belirtiyor. MTA’nın jeotermal kaynakların tarımda kullanılmasını teşvik etmesi gerektiğini düşünüyor Şentürk. Geçtiğimiz günlerde ihale edilen Aydın’ın Sultanhisar jeotermal sahası tarım için kullanılsaydı ortaya çıkacak potansiyeli de şöyle açıklıyor:
“Sultanhisar sahasında 10 megavatlık elektrik üretilecek. Bu kaynak tarım için kullanılsaydı 5 bin dönüm sera yapılabilirdi. 5 bin dönümden 175 bin ton domates alabilirsiniz. Domatesin ihracatta kilosu 1 euro. Yani 175 milyon euro ihracat geliri elde etmek mümkün olabilirdi. MTA’nın jeotermal kaynakların tarımda kullanılmasını teşvik etmesi gerekiyor.”

POTANSİYELİN YÜZDE 1’İ KULLANILIYOR

Afyon Sandıklı’da 240 dönümlük jeotermalle ısıtılan sera kuran Bostan Tarım Ürünleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bostan da Türkiye’nin jeotermalli serada büyük avantajları olduğuna inanıyor. Bostan’ın bu konudaki değerlendirmeleri şöyle:

“Biz modern teknolojiye sahip seralarda kontrollü tarım ürünleri üretiyoruz. Sağlığa zararı olmayan ürünler bunlar. Basit seralarda ilaç kalıntıları oluyor. Biz döllemeyi bile arılar aracılığıyla yapıyoruz. Bu işi yapmak için dünyanın konum açısından en uygun ülkesiyiz. İklim koşullarımız da bu iş için biçilmiş kaftan. Jeotermal ısıtmalı olarak bu işi yaparsak kimse bizimle rekabet edemez. Ancak henüz potansiyelin yüzde 1’ini kullanabiliyoruz.”

Tabii jeotermal bir sahanın seracılıkta kullanılması için 80 derecelik su sıcaklığına ihtiyaç var. İhracat yapma potansiyeli de olan 60 dönümlük bir sera kurmak için de 80 derece sıcaklığı olan ve saatte 200 ton su alınabilecek bir kaynak yeterli oluyor. Kara iklimine sahip bölgelerdeyse 80 derece sıcaklığı olan, saatte en az 300 ton su alınabilecek kaynağa ihtiyaç var.

EN AZ 20 DÖNÜMLE BAŞLANMALI

Seracılığa yatırım yapacaklara en az 20 dönümle işe başlamaları öneriliyor. 20 dönümlük sera bir ziraat mühendisi çalıştırmak için rantabıl bulunuyor. İhracat hedefleyenlerinse işe 60 dönümlük serayla başlamaları öneriliyor. 60 dönümlük bir seranın kuruluş maliyeti ise arsa payıyla birlikte 3-3.5 milyon euro’yu buluyor. 60 dönümlük serada 2 ziraat mühendisi ve 60 çalışanın istihdam edilmesi gerektiğini de belirtelim. Yatırımcıların eskiden sera yatırımlarını 6 yılda amorti edebilirken, bunun şimdilerde 10 yıla kadar çıktığı hesaplanıyor. 

Seralar genellikle cam ve plastik sera olarak kuruluyor. Çelik konstrüksiyonda ise Hollandalı ve İspanyol firmalar hakim. Son yıllarda Türk firmaları da bu işe girmeye başladı. Seranın ısıtma soğutma ve sulama sistemleri ayrı ayrı kurulabildiği gibi anahtar teslim sera kuran şirketler de var.

“BİZ DE KOBİYİZ AMA...”

Sera kurmaya karar veren girişimcinin, prefabrik bir yapı olsa da imar ruhsatı alması gerekiyor. Tabii bunun için de ruhsatlandırma masraflarını göze alması şart. Seralarda çalışan işçiler eskiden tarım işçisi sayılıyordu. 2003 yılından itibaren İş Kanunu’na tabiiler. Bu da işverenin bazı yükümlülüklerini artırıyor.

Sera-Bir Hasan Şentürk, seraların adeta bir sanayi işletmesi gibi İş Kanunu’na tabi olduğunu, buna karşılık sanayicilere sağlanan bazı teşviklerden yararlanamadığını vurguluyor:
“Seralar enerjiyi sanayici tarifesinden ödüyor. Seraların artık birer KOBİ olarak kabul edilmeleri gerekiyor. Biz ne tarım sektöründe ne de sanayici kapsamında değerlendiriliyoruz. Adeta iki arada bir derede kaldık. Bu sıkıntılar aşılırsa seracılığın önü daha da açılır. O zaman daha çok yatırımcı cesaretle bu alana girer. Türkiye’nin dış ticaret açığını bu alan tek başına kapatabilir. 5 yıl içinde 15 milyar dolarlık yaş meyve sebze ihracatını rahatlıkla yapabilecek potansiyelimiz var.”

Son Hal Kanunu’nda yapılan bir değişiklikse kısa vadede seracıların iç piyasada önünü açacak gibi görünüyor. Mart ayında yürürlüğe girmesi beklenen yeni yasayla birlikte üretici, ürününü zincir marketlere direkt satabilecek. Yani ürünlerin hallere girmesine gerek kalmayacak. Bu da raf ömrü 25-30 gün olan sera ürünlerini 4-5 gün hallerde beklemekten kurtaracak. Ayrıca ürünün nihai üreticiye satış fiyatında da yüzde 15-20 ucuzlama bekleniyor.

HOLDİNGLERİN SERALARI

Ekonomide farklı sektörlerde kendilerini kanıtlamış firmalar da son yıllarda birbiri ardına seracılığa yatırım yapıyor. Örneğin, Ramsey markasının sahibi Gürmen Giyim’in ortaklarından Hüseyin Doğan, Aydın Sultanhisar’da 148 dönümlük modern bir sera kurdu. Türkiye’nin önde gelen pamuk ipliği üreticilerinden Kahramanmaraşlı Kipaş Holding de 400 dönümlük sera kurma hedefi doğrultusunda çalışmalar yapıyor. Denizli’de kriz yorgunu birçok sanayici de sera yatırımlarına el atmış durumda.
Antalya Belek’te üç oteli bulunan Özaltın Holding de Antalya Belek’te 120 dönümlük bir sera kurdu. Türkiye’de topraksız tarımı başlatan ilk firmanın Özaltın Holding olduğu biliniyor. İnşaat ve turizm sektöründe yatırımları bulunan Özaltın, 1997’de Antalya Belek’te ilk sera yatırımını yapmıştı. Halen 26 dönümü plastik sera olmak üzere toplam 120 dönümlük serası var. Bugüne kadar seracılığa 10 milyon euro yatırım yapan holding, 26 dönümlük plastik serasında kapya biber, cam seralarında ise salkım domates yetiştiriyor. Özaltın Seracılık Genel Müdürü Tolga Akıncı, üretimin yüzde 80’ini Avrupa ülkelerine ihraç ettiklerini belirtiyor.

MISIR KRALİÇESİ DE SERA KURUYOR

Bugüne kadar açık alanda tarımsal faaliyetlerde bulunanlar da seracılılığı yakın takibe aldı. Bunlardan biri de Türkiye’nin “mısır kraliçesi” olarak tanınan Nur Özkan. Çukurova’daki 2 bir dönümlük arazilerinin büyük bölümünde mısır eken Özkan, 50 dönümlük bir sera kurmak için fizibilite yaptırdığını söylüyor. Topraksız tarım yaparak domates yetiştirmeyi planlayan Özkan, ilk yatırım tutarını yaklaşık 6 milyon TL olarak hesaplıyor. Ancak Nur Özkan, daha büyük ölçekli sera yatırımları için rüzgar ve güneş enerjisi kullanımına izin verilmesi gerektiğini vurguluyor. Bir yönetmelikle bu sorunun çözülebileceğini düşünen Özkan, seracılığa neden ilgi duyduğunu ise şöyle anlatıyor:

“Biz Çukurova’da açık alanda tarım yapıyoruz. Avrupa ve Amerika’yla kıyaslandığında bile yüksek verim alıyoruz ama kar marjlarımız çok düşük. Bu yüzden de çiftçiler yeni çıkış yolu arıyor.”

SANDIKLI’DAN DAVET VAR

Jeotermal kaynaklar açısından zengin ilçelerin belediyeleri, son yıllarda bölgelerine sera yatırımlarını çekmeye çalışıyor. Jeotermal enerji kaynakları açısından zengin olan Afyon’un Sandıklı ilçesinin Belediye Başkanı İsmail Elibol, yatırımcıları ilçesine davet ediyor ve her türlü desteği vereceklerini belirtiyor. Halen Sandıklı’da Sandıklı Tarım ve Bostan Tarım modern seracılık yapıyor. İki şirket de yatırım aşamasında.
Sandıklı’da halen 18 sıcak su kuyusu bulunuyor. Hudai kaplıcaları ve çevresi seracılık yatırımları için uygun. Elibol, “İlçemize yatırım yapacak kişi ya da kuruluşlara ayrım yapmadan elimizdeki tüm imkanları bugüne kadar seferber ettik. Bundan böyle de etmeye devam edeceğiz. Valiliğimiz ve kaymakamlığımız da bizimle aynı paralelde hareket ediyor. Yatırımcılara belediye olarak her türlü desteği vermeye hazırız” diyor.

90 FİDECİMİZ VAR

Seralar genelde hibrit tohumlardan yetişen fideleri kullanıyor. Türkiye’deki fide üreticilerinin sayısı 90’ı buluyor. 1 dönümlük seraya 2 bin 500 adet domates fidesi, bin 200-bin 500 adet de patlıcan fidesi ekilebiliyor. Dönüm başına domates fidesi maliyeti 500 ila bin 250, patlıcan fidesi ise 325 ila 350 TL arasında değişiyor.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı İstanbul Fide, Türkiye’nin önde gelen fide üreticilerinden. Yılda 60 milyon adet fide ürettiklerini belirten Ali Rıza Akıncı, Türkiye’de seracılığa bağlı olarak fidecilik ve tohumculuğun da geliştiğini vurguluyor:
“Biz ürünlerimizin önemli bir bölümünü seralara veriyoruz. Türkiye’de sebze seracılığı yapan seralarda ağırlıklı olarak domates, biber, salatalık ve patlıcan fidesi kullanılıyor. Antalya’da binlerce aile seracılıktan geçiniyor. Ancak Türkiye’de sera kurmanın bir standardı yok. Bence Tarım Bakanlığı sera kurmanın standartlarını belirlemeli ve teşviklerini ona göre yeniden düzenlemeli.”

Hasan ŞENTÜRK / Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Başkanı
“Üretimin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz”

Hasan Şentürk, seracılık sektörüne yatırım yapmaya 2000 yılında Hollanda’ya yaptığı bir seyahat sonrasında karar vermiş. Hollanda’daki seracılıktan etkilenen Güneş, baba mesleği müteahhitliğin yanına tarımı da eklemiş. Yatırım için de Bergama-Dikili yolu üzerindeki Kaynarca bölgesini seçmiş. 60 dönüm arazi satın almış ve 2002’de 3.5 milyon euro’luk yatırımla yola çıkmış.
Şentürk’ün halen 600 dönümlük serası var. Seracılığa yaptığı yatırım 30 milyon euro’yu aşmış. Agrobay’ın seralarında ağırlıklı olarak salkım, çeri ve büyük domates yetiştiriyor. Dönem dönem Kaliforniya wonder tipi dolmalık biber ve çekirdeksiz karpuz da ekiliyor.

Başlarda dönüm başına 10 ton domates alan Agrobay, şimdi 35-40 tonlara ulaşmış. Üretimin yüzde 90’ı başta Rusya (yüzde 70) olmak üzere İngiltere, Almanya, Danimarka, Norveç ve İsveç’e ihraç ediliyor. Geçen yıl 10 milyon euro ihracat geliri elde ettiklerini söyleyen Hasan Şentürk, Türkiye’de modern seralar dışındaki üretimin çoğunun ihraç edilemediğine dikkat çekiyor. Seracılığın kontrollü tarıma geçişte önemli olduğunu düşünen Şentürk, “Yapısal sorunlar çözülürse kısa zamanda yatırımlarımızı bin dönüme çıkartabiliriz” diyor.

Yusuf BOSTAN/ Bostan Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı
“Yatırımımızın geri dönüşümü 5 yıl”

Yusuf Bostan, Trakya’da yaygın olan Güler marketlerinin ortaklarındandı. Bostan ailesi, 2007 yılında 14 Güler marketini Kiler’e sattı. Sonrasındaysa modern seracılık yatırımlarını gündemine aldı ve Bostan Tarım Ürünleri’ni kurdu. Jeotermal enerjinin kullanıldığı seralar kuran bu şirket, ilk yatırımı Manisa Salihli’deki 170 dönümlük alanda yaptı. Yusuf Bostan, salkım domates ürettikleri bu sera için 11 milyon euro’luk yatırım yaptıklarını belirtiyor. Üretimin yüzde 75’i Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya ihraç ediliyor. Bostan, “Bu yatırımın geri dönüşünü 5 yıl sonra alacağımızı hesap ediyoruz” diyor.
Bostan Tarım Ürünleri, ikinci sera yatırımını da yine jeotermal kaynaklar açısından zengin bir bölgede, Afyon Sandıklı’da yapıyor. Burada toplam 240 dönüm arazi üzerinde sera kuruluyor. Şirket, bu arazinin yarısına yakınını Hazine’den kiralamış, kalanını da şahıslardan satın almış. Halen 70 dönümlük arazideki sera kurumu tamamlanmış ve fideler dikilmiş. Bu yılın ilk yarısında 50 dönümde daha yatırımın tamamlanıp fidelerin dikilmesi planlanıyor.

İbrahim MİRMAHMUTOĞULLARI / Dizayn Grup Yönetim Kurulu Başkanı
“Anahtar teslimi seralar kuruyoruz”

Türk şirketleri de topraksız tarıma yönelik yeni projeler geliştiriyor. Dizayn Grup, geçen yıl tarım sektörü için devrim niteliğinde bir projeyi tamamladı. Miracle adını taşıyan projeyle 1 dönüm tarlada 80 ton domates üretimine ulaşıldı. Dizayn Grup, bu projeyi 7 yılda, 5 milyon dolar harcayarak gerçekleştirdi. Dizayn Grup Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, söz konusu teknolojinin ayrıntılarını şöyle anlatıyor:
"Ttohumu su içerisinde büyütüyoruz. Bu projeyle tohumun anladığı dili keşfettik. 6 litre suyla 1 kilogram domates yetiştiriyoruz. Rakiplerimiz 60 litre suyla 1 kilogram domates yetiştiriyor. Bu teknolojimiz aynı zamanda açlık ve susuzlukla mücadele eden toplumlara da bir çıkış yolu sunuyor.”
Dizayn, Miracle teknolojisiyle anahtar teslim seralar kuruyor. Sera kurulduktan sonra gübre, fide, danışmanlık, ambalaj gibi tüm temel girdileri Dizayn sağlıyor. Yetiştirilen ürünü de yine Dizayn alıp ‘Miracle’ markasıyla dünyaya ihraç ediyor. İbrahim Mirmahmutoğulları “Minimum 10 dönüm sera kuruyoruz. 8 farklı çözüm sunuyoruz. Dönüm başına maliyet 70 bin ila 140 bin euro arasında değişiyor. Yatırım 40 ayda kendini geri ödüyor. Miracle iddialı bir ürün ve iş modeli. Şimdi bunu iddialı bir marka haline getirmek istiyoruz” diyor.

Selahattin ÖZBEY/ Olbia Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
Genç girişimci, sera patronu

Genç girişimciler de sera yatırımlarıyla yakından ilgileniyor. 33 yaşındaki Selahattin Özbey, iş hayatındaki ilk girişimini sera kurarak gerçekleştirmiş. İşletme fakültesinden mezun olduktan sonra Antalya Aksu’da 13 dönümlük topraksız sera kurmuş. Ailesinin Antalya’da topraklarını seracılıkla değerlendirmek isteyen Özbey, 6 yıl önce başladığı salkım domates yetiştiriciliğinde önemli bir yol kat etmiş. Üretimin önemli bir kısmını ihraç ediyor.

Aynı zamanda Sera-Bir (Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği) Genel Sekreteri olan Selahattin Özbey, sektörün Türkiye’de geldiği noktayla ilgili şu bilgileri veriyor: “Türkiye’deki ilk topraksız tarım uygulaması 14 yıl öncesine dayanıyor. Bugün itibariyle 6 bin dönümde üretim yapıldığını tahmin ediyoruz. Başta Antalya ve İzmir olmak üzere Denizli, Afyon, Aydın illerinde topraksız seralar yayılıyor. Dikim alanlarının tamamına yakın kısmını domates oluşturuyor. Topraksız tarım ürünleri gıda güvenliğine uygun ve kontrollü olduğu için pazarda tercih ediliyor. Halen Sera-Bir’e üye olan 38 yatırımcı, bin 500 dönüm arazi üzerinde topraksız tarım yapıyor. Bu alana yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılara tecrübe ve bilgilerimizi aktarmaya hazırız.”

Nur DEMİROK / Para dergisi girişim yazarı
“Topraksız tarımın potansiyeli çok büyük”

Popüler ifadesiyle “hidroponik yetiştiricilik”, topraksız tarım olarak da adlandırılan yeni bir uygulama. Dünyada bu sistem sadece kaliteli toprak sıkıntısından değil, hızlı verim ve konfor ihtiyacından dolayı büyük ilgi çekiyor. Daha çok tasarruf ve mevcut alandan azami yarar amacıyla uygulanıyor. Dar alan ve mekânlarda birkaç kat üzerine kurulan platformlar üzerinde gerçekleşen bu faaliyet oldukça ilginç.
“Hidroponik yetiştiricilik” konusunda en önemli unsur, bitkilerin kontrollü olarak büyütülmesi ve toprağa hiç ihtiyaç duyulmaması. Bu yetiştiricilikte toprağın yerini bitki türünün ihtiyaç duyduğu kompozisyonlarda hazırlanmış solüsyon veya “perlit”e emdirilmiş besin maddeleri alıyor. Su ise damlama sistemiyle ya da doğal buharlaşma yoluyla veriliyor. Ayrıca bileşik kaplar prensibiyle çalışan düzenekler de var. Basit bir tasarımla çok katlı tesisler kurmak mümkün. Halen Hollanda, Belçika, Danimarka gibi küçük tarımsal topraklara sahip ülkelerde bu yetiştiricilik büyük ilgi görüyor.
Türkiye’de de topraksız tarım potansiyeli çok yüksek. Ancak bu yöntem yeterince tanınmıyor. Bugün başta İç Anadolu olmak üzere Türkiye’nin yüksek rakımlı bölgelerinde seracılık yapılabiliyor. Örneğin, Afyon’da 1.100 metre rakımda doğal buharla ısıtılan seralar gördüm. Arı domatesi, kavun gibi bitkiler yanında egzotik bitkileri de yetiştiriyorlar.

Topraksız tarım sistemin en önemli özelliği, toprak yoluyla bulaşan birtakım zararlıların bu ortamda görülmeyişi. Özellikle hayat çevrimi için toprağa ihtiyaç duyan parazitler bu sisteme bulaşamıyor ve hastalık yapan unsurlar asgariye iniyor. Bir diğer özellikse gerekli tüm besin maddelerinin çözelti halinde bitkiye yeteri kadar verilmesi... Bu sistemde toprak yerine geçen ve besin maddeleriyle suyu bünyesinde tutan katı maddelere “substrat” ya da “agrega” deniyor. Bu maddelerin en tanınmışı “perlit” adı verilen gözenekli bir agrega bazı. Perlit, basit tanımıyla volkanik bir kayacın ısıl işlem geçirmiş hali. Perliti toprak yerine en az 5 yıl üst üste kullanmak mümkün. Daha sonra sergi tabakasını yenilemek gerekiyor. Türkiye, dünyanın en büyük perlit rezervine sahip ülkelerinden biri...

Bankaların seracılık destekleri

* Ziraat Bankası: Devlet, seracılık için alınan kredinin faizinin yüzde 50’sini sübvanse ediyor. Şu anda Ziraat Bankası’nın cari faizi yüzde 10. Devlet bunun yüzde 50’sini sübvanse ettiği için, yatırımcılar bankadan yüzde 5 faizle seracılık için kredi kullanabiliyor. Devlet, 7.5 milyon TL’ye kadar kullanılan kredinin faizini sübvanse ediyor. Ziraat Bankası, 20 dönüme kadar olan seralar için yatırım bedelinin tamamını kredi olarak verebiliyor. Bu da yaklaşık 3 milyon TL’ye denk geliyor. 20 dönümün üstündeki sera kurulumlarındaysa yatırım bedelinin yüzde 75’ini kredi olarak veriyor. Vade maksimum 7 yıla çıkıyor. İlk iki yılı geri ödemesiz.

* DenizBank: Bankanın “Sera Yapım ve Bakım Kredisi”nde alt veya üst limit yok. Kredinin geri ödemesi, nakit akışına göre 60 aya varan vade ve yılda bire varan ödeme koşullarıyla yapılabiliyor. DenizBank ayrıca, “Tarım Plus” ürünüyle geleceğin yatırım alanları olarak tespit edilen örtüaltı (sera) tarım, süt hayvancılığı ve meyvecilik alanlarında yatırım yapmak isteyen girişimcilere yön gösteriyor. DenizBank Tarım Bankacılığı Pazarlama Grup Müdürü Ahmet Çelik, “Örtüaltı tarıma yatırım yapmak isteyen girişimcilere anlaşmalı danışman firmalarımız aracılığıyla proje öncesi ve süresinde fizibilitenin oluşturulmasından yatırım yeri önerisine ve ürünlerin pazarlanmasına kadar tüm süreçlerde danışmanlık desteği veriyoruz” diyor.

* Şekerbank: Sera yapımı, işletmesi ve organik tarıma kredi veriyor. Şekerbank İşletme ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Halit Haydar Yıldız, “Alt veya üst sınırı bulunmayan kredimizin miktarı, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda belirleniyor. Maksimum 36 ay vade ile kullandırdığımız kredimizi, müşterilerimize ödemesiz dönem ve esnek ödeme imkanıyla sunabiliyoruz” diyor. Şekerbank ayrıca, “Tarımsal Kredilerde Nakit Akışına Dayalı Kredilendirme” yöntemini de yeni uygulamaya aldı. Bu yöntem sayesinde müşterilerin daha uygun kredi kullanmaları sağlanıyor.

* Yapı Kredi: Seracılıkla uğraşan üreticilere yönelik iki ürün sunuyor. Yeni bir sera kurulması veya mevcut bir seranın yenilenmesi amacıyla çizilmiş projelere kullandırılan “Sera Yapım Kredisi”, aylık eşit taksitler halinde 36 aya varan vadelerle kullanılabiliyor. Üretimle ilgili fide, gübre, ilaçlama, branda gibi ihtiyaçların finansmanı için kullandırılan “Seracılık Kredisi” ise vade sonunda anapara ve faizin birlikte ödenmesi koşuluyla 12 ay vadeye kadar kullandırılıyor. Yapı Kredi Perakende Bankacılık Pazarlama Grup Direktörü Mehmet Cemalcılar “Alternatif enerjili sera yapımına yönelik yatırım projeleri olan işletmelerin hibe desteklerinden faydalanmalarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz” diyor.

Halk Bankası: Halkbank, Topraksız Tarım Kredisi ile Sera İşletme ve Sera Yapım Kredisi veriyor. Topraksız Tarım Kredisi’nin limiti projeye ve ihtiyaca göre belirleniyor. Kredi, üreticinin hasat dönemine paralel olarak 3, 6, 9, 12 ayda bir eşit taksitli ya da 3 ya da 6 ayda bir anapara eşit taksit ödemeli olarak belirlenebiliyor. Kredinin vadesi 5 yıla kadar uzayabiliyor. Halkbank Esnaf ve KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı İmamoğlu, Sera İşletme ve Sera Yapım Kredisi ile ilgili de şu bilgileri veriyor: “Bu kredimiz tarımsal işletmelere tohum, zirai ilaç, ısıtma, soğutma giderleri gibi işletme giderlerinin karşılanmasına yönelik olarak kullandırılabiliyor. Kredi ayrıca sera yapımı, modernizasyonu, soğutma, havalandırma sistemlerinin kurulması, yenilenmesi, kültür mantarı odası yapımı gibi amaçlarla da veriliyor. Sera yapımında 4 yıla varan vadeler uygulanabiliyor. Ayrıca 1 yıla kadar ödemesiz dönem fırsatı da sunuluyor.”

Kooperatiflere özel kredi

Tarım Bakanlığı, seracılık kooperatiflerine düşük faizli kredi veriyor. Bu destekle, kırsal alandaki üreticilerin güçlerini birleştirmeleri ve ekonomik büyüklükte işletmelere dönüşmeleri amaçlanıyor. Buna göre, kırsal alandaki 50 aile 500’er metrekare için ortak olarak 25 dönüm seracılık projesi hayata geçirebilir. Bunun için de düşük faizli kredi desteği alabilir.
Bakanlık, seracılık kooperatiflerine, kalkınmada öncelikli illerde sabit yatırımın yüzde 85’ine, diğer illerde ise yüzde 80’ine kadar kredi desteği veriyor. Kooperatiflere yönelik kredi desteklerinin vadesi; ilk yıl ödemesiz, ikinci yılı faiz ödemeli, diğer yıllarda taksit ve faiz ödemeli olmak üzere 7 yıl. İşletme sermayesi için tahsis kredilerde ise ilk yıl faiz ödemeli, ikinci ve üçüncü yıllarda taksit ve faiz ödemeli olmak üzere vade 3 yıl.
Kredinin faizi bakanlıkça belirleniyor. Ziraat Bankası faiz oranlarının dörtte birine kadar indiğini belirtelim. 2003-2010 yılları arasında bu kapsamda 37 kooperatife 57 milyon 473 bin TL’lik kredi desteği sağlandı. 
 
Alternatif enerjili seralara karşılıksız para

Tarım Bakanlığı, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde alternatif enerji kaynakları kullanan seralara hibe veriyor.
Program çerçevesinde 2006-2010 yılları arasında alternatif enerji kaynakları kullanan 199 sera projesine 35 milyon 899 bin 552 TL hibe verildi.
Desteklerden jeotermal, biyogaz, güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kullanan seralar yararlanabiliyor. Mevcut seraların alternatif enerji kullanımı, kapasite artırımı ve teknoloji yenileme konusundaki başvuruları da değerlendiriliyor. Kapasite artırımı ve teknoloji yenileme projesi başvurularında sadece makine ekipman alımlarına hibe desteği veriliyor. Verilen hibe destek miktarı ise proje yatırım tutarının yüzde 75’e kadar çıkabiliyor.
Bu desteklerden yararlanan Hasan Cengiz, Diyarbakır Silvan’a bağlı Cengiz Köyü’nde 6’şar dönümlük 2 sera kurmuş. Bu seraların her biri için 250’şer bin TL hibe alınmış. Toplam yatırım tutarı ise 1 milyon 300 bin TL. Güneş enerjisiyle ısınan bu seralarda ağırlıklı olarak domates üretiliyor. Domatesin yanı sıra salatalık, kabak ve biber de yetiştiriliyor.
Web adresi: www.tedgem.gov.tr
Telefon: 0312 466 82 74

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde