Doğan Grubu'nda IMF çatlağı

Doğan Grubu'nda IMF çatlağı

TÜSİAD Başkanı, sıksık IMF'le anlaşma isterken, CNNTürk sunucusu karşı çıkıyor...

Doğan Grubu'nda IMF çatlağı
16px
24px
03.05.2009 10:43
ABONE OLgoogle

CNNTÜRK'te hafta içi her sabah yayınlanan 'Parametre' isimli ekonomi programında yaptığı isabetli ekonomik tahminlerle ön plana çıkan Yiğit Bulut'la ekonomi ekseninde Türkiye'yi konuştuk.

Parametre, 09: 00 ile 10:30 arasında yayınlanan bir ekonomi programı. İstanbul stüdyosunda Vatan ve Referans Gazeteleri köşe yazarı Yiğit Bulut var. Ankara'daysa Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ve Vatan Ankara Temsilcisi Bilal Çetin. Türkiye'nin ve dünyanın politik gelişmelerini ekonomi süzgecinden geçirilmiş halde sundukları için parası ya da ekonomiye ilgisi olmayanlar da onları izliyor. İki tecrübeli gazetecinin arasından sıyrılan Yiğit Bulut'un özelliği zaman zaman Bilal Çetin'i sinirlendiren ateşli yorumlarından ziyade tahminlerinin isabet oranının yüksek olması. Bir nevi ekonominin Rıdvan'ı; o nasıl daha pas atılmadan 'gol olur' diyorsa, Yiğit Bulut da herkes dolar çıkacak derken 'inecek' diyor ve haklı çıkıyor. Yiğit Bulut'a göreyse bunun sırrı çan eğrisi ve Kaos Teorisi.

'Parametre' nasıl başladı?
Bu program CNN Turk'ün kurulduğu dönemden beri var. Enis Berberoğlu'nun programıydı, sonra o Ankara Temsilcisi olunca, bu yeni haliyle ilgili bir öneride bulundu. Bilal Çetin'i de Ankara'dan dahil ettik. Bu şekilde gelişti.

Şimdi ev sahibi siz gibi görünüyorsunuz ama işin aslı öyle değilmiş...
Aslında programın ev sahibi de, isim babası da, fikir babası da Enis Berberoğlu. Program ondan bana miras kaldı diyebiliriz ki kendisi her zaman, her konuda beni desteklemiştir. Bu kolay bir program değil, çok kayaya çarpıyor yani çok adamı rahatsız ediyoruz. Dolayısıyla Parametre varlığını Enis Berberoğlu'na borçludur.

Berberoğlu ile sinerjiniz ekrana da yansıyor ama ben bir izleyici olarak Bilal Çetin'in genellikle sizin fikirlerinizden pek hoşnut olmadığını hissediyorum. Bilal Çetin, sakin bir şekilde masaya bakarak konuşuyor ve genelde size itiraz ediyor.
Enis Berberoğlu ve ben, yapı itibariyle daha heyecanlı insanlarız. Bilal Çetin ise hiçbir zaman soğukkanlılığını kaybetmez. Habercilikte hem heyecan lazım hem de heyecanlanmamak. Bu nedenle çok iyi bir sentez çıkıyor ortaya.

Çatışmanın denge unsurunu Enis Berberoğlu üstlenmiş gibi görünüyor.
Evet. Her anlamda Bilal Çetin ile benim fikirlerimizin uyuşmaması; Enis Berberoğlu'nun araya girip bazen çatışmadan bizi engellemesi, bazen de çatışmanın çıkışını kolaylaştırması, ortaya çok iyi bir program çıkmasını sağlıyor. 

YİYOS, İÇİYOS, YATIYOS
Enis Berberoğlu da son dönemde gerginliği yumuşatmak için daha çok espri yapmaya başladı...

Bilal Çetin'le aramızdaki gerginliği izleyici hissediyor ama aramızda hiçbir zaman gerçek bir gerginlik yok. Onlar benim her zaman Enis Abim ve Bilal Abim. Enis Berberoğlu, Alman ekolünden, çok ciddi bir adam. Ve en önemli özelliği, bilgi sahibi olmadığı hiçbir konuda konuşmaması. Bilgili olduğu konuda da sonuna kadar iddia eder. Dolayısıyla dışarıdan çok ciddiymiş gibi görünür ama kendine özgü bir espri anlayışı vardır. Yaptığı espriler de mutlaka zeka dolu olduğu için beni bazen ekranda gülme krizine sokuyor. En son Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik tabloyu anlatırken, 'yiyos, içiyos, yatıyos' dedi ve ben gerçekten krize girdim...

Programın size ait bölümünde genellikle grafikler üzerinden anlatıyor ve tahmin yapıyorsunuz, teknik bilgiye önem verdiğiniz için mi?
İnsanlar çok fazla okumayı sevmiyor; bu nedenle görsellik çok önemli. Biz ilk defa bu programda bir 'dolar-TL grafiği' kullandığımızda, yine bizim grubun gazetelerinde yazan bir profesör köşesinde dalga geçmişti bizimle, 'doların da grafiği mi olur' diye.

KRİZ SONSUZA KADAR SÜRMEZ
Bahsettiğiniz sanal bir şey sonuçta, somutlaşması anlaşılmasını kolaylaştırır...
Evet. Şu da net olarak görülüyor ki bütün grafikler sonunda çan eğrisine döner. Yani piyasalarda sonsuza kadar kriz olmaz, sonuna kadar iyimserlik de olmaz; mutlaka bir yerden döner. Siyasi iktidarlar da böyledir ve insan ömrü de...

Hayat bir çan eğrisidir diyebilir miyiz? Bundan güzel başlık olur...
Evet, hayat bir çan eğrisidir, çok doğru... Mesela ben bu krizin olabileceğini ekonomi verilerine bakarak bulmadım. 2007 Kasım'ında haftalarca 'çok büyük bir kriz geliyor' diyerek uyardım. Amerikalılar daha konuşmaya başlamamışlardı. Arşivlerde duruyor söylediklerim. Entropi ile buldum.

Hani çan eğrisiydi?
Bir sistem sürekli genleşiyorsa ve siz o sisteme sürekli yeni güç ekleyemiyorsanız, durağanlaşır ve sonra kendi üstüne büzüşmeye başlar. Petrol fiyatı belli bir noktaya gelmişti ve daha fazla gitmesi mümkün değildi. Bir yerde durması ve büzüşmesi gerekiyordu. Bakın kutsal kitaplarda da geçer; 7 yıl kıtlık, 7 yıl bolluk... Yani yine çan eğrisi. Hiçbir negatif trend sonsuza kadar gitmez, hiçbir imparatorluk, hiçbir devlet, hiçbir siyasal akım, hiçbir iktidar sonsuza kadar yaşayamaz.

O zaman kriz hiç bitmeyecek. Bitse de bir süre sonra geri gelecek...
Bu kriz bitti, bunu 20 Ocak'ta söyledim.

O zaman Bakan Çağlayan doğru söyledi, krizin dibi göründü?
Bir daha dibe doğru salınım yapabilir ama en kötü bölgesi geride kaldı... İMKB 21.000'in altını test ederken krizin en kötü bölgesi burası, istiyorsanız buradan alım yapabilirsiniz diyordum. Dolar da 1,70'in üzerinde sakın alım yapmayın kesinlikle geri dönecek diye de defalarca söyledim.

Siz bunu söylerken dolar 2 TL'nin de üzerine çıkacak, doları kimse tutamaz diyorlardı.
Şu anda 1,57. Yaşadığımız maddi dünyadaki bütün sistemler sonludur, çan eğrisi işte bunu anlatıyor.

Yani diğer bütün teknik veriler, politik gelişmelerden faydalanmıyor musunuz?
Çan eğrisi ana modelimiz. Bir de Kaos Teorisi var. Buna göre siz ancak gözlemlenmiş zaman aralıklarını tarif edebilirsiniz. Geçmişteki piyasalara bakın, İMKB 1,7 cent'in altına geldiği zaman alan, her zaman kazanmış. Dolar 1,75 in üzerine çıktığında son 8 senede satan her zaman kazanmış. Kaos Teorisi'ni de diğer modellerin üzerine oturttuğunuzda çok iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Mesela AKP'nin oyları şimdi düştü, çan eğrisi kanununa tabi artık...

Yüzde 47'yi bir daha göremeyecek mi?
Mümkün değil, geçmişte de bunun istisnası yok.

Bunu ekonomiye uyguluyorsunuz...
Kesinlikle. Bakın bizim ömrümüz yetmeyebilir ama orta ve uzun vadede Amerika da yok.

Yani Amerika da zirveyi gördü mü?
Evet, üstelik şu anda içinde yaşadığımız ekonomik sistem de bitti. Zorlama olarak devam ediyor.

Bu daha önce konuşuldu. Yerine ne koyacağız?
Belli değil. Sistem kendini evrimleştirirken ortaya yeni bir sistem çıkacak. Kapitalizm bitmeden bir zirve daha yapacak ve o noktada 'vahşi kapitalizm' ortaya çıkacak. Bugün kriz diye gördüğümüz olay, ulus devletlerin varlıklarının özel sektöre transfer edilmesi. Amerika kriz için piyasaya 3 trilyon dolar verdi. Amerikan Merkez Bankası Başkanı'na Senato'da 'son 1 trilyonu nereye verdin' diye sordular; 'söyleyemem, devlet sırrı' dedi.

Amerika'da da devlet parası bankalar ve özel şirketlere transfer edildi. Bundan sonra pekiştirme süreci gelecek; ülkelerdeki şirketler batmaya başlayacak. Dünyada 5-6 GSM şirketi, 5-6 banka, 5-6 aracı kurum, 5-6 petrolcü gibi uluslarüstü şirketler kalacak. Siz burada doğalgaz faturanızı kime ödüyorsanız, Romanya'daki adam da Arjantin'deki adam da aynı şirkete ödeyecek. Bu şirketlerden biri size bir haksızlık yaptığında devletinizin yetkili kurumlarına, mahkemelerine başvuramayacaksınız. Kendinizi savunamayacaksınız. Dünya bu süreci de yaşadıktan sonra kapitalizm tasfiye edilecek. 50 sene sonra, euro-dolar olmayacak hayatımızda.

Çok yakın değil mi?
Yooo, bu elimdeki cep telefonunun teknolojisi 20 yıl önce üretildi. Bilmediğimiz çok daha ileri  modeller var ama piyasaya sunmuyorlar. Belki fosil yakıtlara alternatif ürünler de şu anda üretiliyor.

Petrolün bitmesini bekliyorlar herhalde...
Evet. Biz de izdivaç ve kadın programlarıyla, hafta sonları futbolla uğraşıyoruz...

Türkiye'den küresel ölçekte bir şirket çıkar mı?
Telekomünikasyon ve savunma sanayi alanında çıkabilir. Savunma alanında bir dünya devi olamayız belki ama Ortadoğu'yla, Orta Asya'yla işbirliği yapabilecek, oraya teknoloji satabilecek duruma gelebiliriz. Bir komplo teorisi olarak söylemiyorum ama Aselsan ve Havelsan'daki intiharlar, düşen uçaklarda, kazalarda ölen çok önemli bilim insanlarımızı hatırlatmak isterim. Milli teknoloji geliştirmezseniz, bin tane F-16'nız olsa ne olur? Uçuş kartını programlayamadığında sadece hurdadır.

Peki, AB'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Çan eğrisinin neresindeler?
Yeni dünya düzeninde kaybedecek tek unsur Avrupa. Amerika'nın bittiğini göremeyeceğiz ama Avrupa'nın bittiğini göreceğiz. Amerika küresel şirketleri nedeniyle, ordusunun büyüklüğüyle yine güçlenecek. Ama AB onların terimiyle 'looser' yani kaybeden olacaktır. Ermenistan sınırını açalım diye baskı yapmaları boşuna değil. 5 yıl içinde Türkiye'den Nabucco gibi 3 proje geçiremezlerse Avrupa'da ne evlerini ısıtacak ne de sanayi bacasını tüttürecek gaz var! Türkiye bu gerçeği göremiyor.

Topraklarımızdan geçen boru hatları elimizi güçlendirmez mi?
'Vana bizde' yalanından kurtulalım. Hiç kimse o vanayı bize kapattırmaz. Ermenistan'la bir miktar yakınlaşırken, Güneydoğu'da açılım yapılsın diye konuşulurken, 10 şehit... Bakü'de Üniversite baskını... Güneydoğu'da ayaklanma denemeleri... Bu güçler Türkiye'nin içine Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce sızdılar. 'Ermeni Tehciri'ni tartışıyoruz. O günkü belgeleri inceleyin, kararnamelerin altına bakın. İmza atanların hepsi Alman... Osmanlı, 1854'ten 1876'ya kadar tarihin en büyük borçlanmalarını yaptı, 18 tane. Atılan tüm imzalar da padişahın danışmanı olan Ermeni kökenli bir paşaya ait. Onun isteğiyle, savaş finansmanı olarak yapılmış borçlar bunlar. Aynen Kemal Derviş'i 2001'de Türkiye'ye kimler gönderdiyse oradaki 18 borçlanmayı da onlar yaptırdı.

IMF YİNE ÜMÜĞÜMÜZÜ SIKACAK
Kimler gönderdi?

Ergenekon diyorlar ya, işte bu 'finansal Ergenokon'u iyi araştırmak gerekiyor. Türkiye neden bu kadar çok borçlandı 2001 krizinden sonra? Bu araştırılsın. Türkiye borçlanırken, Türk bankalarına el koyun emrini kim verdi? Şimdi yine borçlanacağız. Borçlanarak hiçbir ülke kalkınamaz. Türkiye üzerinde korkunç bir oyun var. Bu röportajı okuyan 'liboşlar' diyecek ki 'korku toplumu oluşturuyorsunuz, bunlar komplo teorisi'. Hayır değil... 10 askeri şehit edebilecek, Amerikan yapımı 4,5 santimlik zırhı delecek patlayıcıyı o yola yerleştirebilen güç PKK değildir. Bu organize işin arkasında bir değil, birkaç devlet vardır. Güneydoğu'daki huzursuzluk neyi perdelemeye çalışıyor, bunu görmeliyiz? Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı yapılacağı zaman petrol şirketi yetkilileri inceleme için Türkiye'ye geldiklerinde, bir yabancı petrol şirketi temsilcisi, daha Türk yetkililerin haberi olmadan 'PKK 33 askeri şehit etti' diyor.

Gazeteci Yunus Şen'in 'Hazar'ın Kanı' isimli kitabında bunun ayrıntıları vardı...
Tam yabancıların keşif gezisine çıkacağı gün...

Peki, birkaç güne kadar IMF ile anlaşacağız, ümüğümüzü sıkarlar mı, sıkamazlar mı?
IMF hiçbir ülke ile 'babasının hayrına' anlaşmaz. Tekrar soruyorum: Derviş'i 2001 yılında kim 'apar topar' uçağa koyarak gönderdi? Türkiye borcunu yapılandırmak yerine neden daha da artırdı? Aynı dönemde borcunu yapılandıran Arjantin, Brezilya uluslararası finans kapitale borçlarını ödedi, hatta şimdi IMF'ye hibe yapıyor! Yeni anlaşma da tabii Türkiye aleyhine olacak! Ümüğümüzü sıkacak, varlıklarımızı biraz daha transfer edecekler.

Arzuhan Doğan Yalçındağ programı TÜSİAD Başkanı olarak aradı

Hakkınızda çok konuşulan bir efsane var; 'Doğan Grubu'nda damat kontenjanından çalışıyor' diye. Bunu açıklar mısınız, doğru mu?
Aydın Doğan'ın eşi, eşimin teyzesi; böyle bir akrabalık var. Aydın Bey, 'Parametre' programının her zaman arkasında durmuştur. Ve bunun da akrabalıkla bir ilgisi yok... Şunu da belirteyim; fikir bazında zaman zaman en büyük ayrılıkları yaşıyoruz. Dünya görüşlerimiz farklı. Aydın Bey; Türkiye'de insanlar ekonomiyi doğru öğrensinler, doğru sorgulama yapsınlar ve biz objektif olalım istiyor. Objektiflikten uzaklaştığımızda en büyük uyarıyı da ondan almışızdır.

Geçtiğimiz haftalarda 'Parametre'de uzun uzun AB eleştirisi yaptınız, programı tam kapatmak üzereyken Arzuhan Doğan Yalçındağ aradı ve ben izlerken 'eyvah' dedim, itiraf etmek gerekirse. Siz ne hissettiniz?
Açıkça hiçbir şey hissetmedim. AB, Türkiye'de birçok kesimin gönülden inandığı bir konu. Arzuhan Hanım da AB konusunda hassas. O TÜSİAD Başkanı olarak aradı, yani iş dünyasını temsilen ve bu nedenle de çok önemliydi. Bu konuşmayı canlı yayında herkesin önünde yapması Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın çok önemli bir artısı... Program bitince de tartışabilirdik ama bu bağımsız medya ve fikir özgürlüğü açısından önemli bir örnek. Bunu net olarak söylemem gerekli; burada dünya görüşünüz farklı olabilir hatta hakim yöneticiler ile çok farklı olabilir ama sansürlenmezsiniz! Arzuhan Hanım da Doğan Ailesi'nin fikirlerini temsilen aramadı zaten.

Siz ne zaman başladınız televizyona?
Kanal 6 ilk kurulduğunda sabah ve öğle haberlerinden sonra ekonomiyi yorumluyordum. Oradan Kanal e'ye geçtim, bu kanal daha sonra yoluna 'cnbc-e' olarak devam etti.

Siyaset için henüz erken
Hakkınızdaki bir diğer iddia da MHP Genel Başkanlığı'na hazırlandığınız, doğru mu bu?
Zaman zaman basında ve internette bu tip yorumlar çıkıyor. İnternette bu tip yorumlara, konuşmalara söyleyecek bir sözüm yok ama köşe yazarlarının benimle konuşmadan 'kesin hazırlanıyor' gibi iddialar ortaya atmalarını tuhaf karşılıyorum. Ülkesinde yanlış gördüklerini değiştirmek isteyen her birey, siyaset yapmak isteyebilir. Ben de isteyebilirim ama kesin ve net söylüyorum; benim önümüzdeki uzun bir dönem daha mesleğime devam etme isteğim her şeyden ağır basıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli benim için çok önemli bir isim. Çok saygı duyduğum, bir parti liderinden çok, her konuştuğumda söylediklerini bir 'baba' algılaması içinde dinlediğim bir isim. Geçmişte verdiğim önemli kararlar konusunda 'böyle yapalım' deyip, haklı çıkmış bir isim. Böyle bir gelişim içinde 'lider adayı' olacak mısınız gibi yaklaşımların konuşulmasını bile 'insanlık dışı' sayarım. Ben kime vefa borcum olduğunu, kimin bana nasıl omuz verdiğini asla unutmam.

Peki, kendisi böyle bir teklifle gelirse?
Bir gün Devlet Bey 'benden sonrasını tartışalım' derse ve ben de siyasete girmeye karar vermişsem ancak o zaman böyle  konuşmalara sessiz kalabilirim. Bunun haricinde kendi aklımdan geçse buna izin vermem... Bunun haricinde bu tip yazı yazanlar tamamen hayal ürünü mal satmaktadır ve yapmamalarını rica ediyorum.

Gülay Altan/Akşam

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde