Coca Cola'dan sonra Pepsi'nin zirvesine de Türk

Coca Cola'dan sonra Pepsi'nin zirvesine de Türk

PepsiCo’nun başkan yardımcılığı görevini yürüten ve yönetim kurulunda yer alan Ümran Beba’nın bir sonraki CEO olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Coca Cola'dan sonra Pepsi'nin zirvesine de Türk
16px
24px
18.08.2014 05:28
ABONE OLgoogle
Son 3 yıldır dünyanın en başarılı 50 işkadını arasında yer alan Ümran Beba, “Eşim Ali Bey’in desteği olmasaydı muhtemelen yola Türkiye’de devam ederdim” diyerek ailesinin verdiği desteğin altını çiziyor. Beba, PepsiCo’nun bir sonraki CEO’luğu için ise, “Yeni görevlere açığım’ cevabını veriyor.

Ümran Beba bir gün PepsiCo’nun CEO’su olabilir.’ Bu sözler bünyesinde 20’den fazla global, 100’den fazla yerel marka bulunan dünyanın en büyük gıda ve içecek şirketlerinden PepsiCo’nun Dünya Başkanı ve CEO’su Indra Nooyi’ye ait.  Nooyi, bu açıklamayı 5 yıl önce Ümran Beba henüz PepsiCo’nun Doğu Akdeniz İş Birimi Genel Müdürü olduğu zaman söylemişti. Kısa bir süre sonra Beba, önce PepsiCo Asya Pasifik Bölgesi Başkanlığı’na getirildi.

Bu bölgede 3 yılda dikkat çeken başarısı ve büyümenin ardından Beba, geçtiğimiz yıl tam 30 bin kişinin bağlı olduğu PepsiCo AMEA (Asya-Orta Doğu-Afrika) bölgesinden sorumlu İnsan Kaynakları Başkanı pozisyonuna atandı. Aynı zamanda PepsiCo’nun başkan yardımcılığı görevini yürüten ve yönetim kurulunda yer alan Ümran Beba’nın bir sonraki CEO olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Bugün dünyanın en başarılı kadınları arasına giren ve son 3 yıldır Fortune Global 50 listesinde yer alan Beba, tartışmasız Türkiye’nin uluslararası arenadaki en başarılı kadın yöneticilerinin başını çekiyor. Peki böyle bir başarının formülü ne? Kimlerden destek alıyor? Asıl önemlisi gerçekten CEO olmak istiyor mu? Türkiye tatili sırasında görüştüğümüz Ümran Beba tüm bu sorulara eşi Ali Beba ile birlikte cevap verdi. 

YÖNETTİĞİM CİRO ETKİLİ

Kısa bir sürede dünyanın en güçlü kadınları arasına isminizi yazdırdınız. Bu başarınızın sırrı gerçekten nedir? 

- Asya Pasifik Bölge Başkanı olarak Hong Kong’a gittikten sonra 3 yıl üst üste Fortune Global 50 listesinde yer aldım. Bu gerçekten de benim için çok gurur vericiydi. Bu başarıdaki en önemli faktörler büyük bir ciro yönetimi ve büyük bir coğrafyada stratejik karar verici konumda olmaktı. Bu pozisyona gelmeden 10 yıl pazarlama, 2 yıl satış-pazarlama, 3 yıl İnsan Kaynakları ve 9 yıl Genel Müdürlük ve Orta Doğu ve Avrupa’da başkanlık görevlerim olmuştu. Dolayısıyla farklı tecrübeler, ciro ve kâr yönetimi, farklı coğrafyalardan sorumluluk ve en son olarak da global bir lider konumuna gelmek etkili oldu diye düşünüyorum.

ALİ BEY’İN BÜYÜK DESTEĞİ



Bu başarıda ailenizin özellikle eşiniz Ali Bey’in desteği ne kadar etkili oldu?

- Bu noktada eşim Ali Bey’in desteği tabii ki benim için çok özel bir konumda. Türkiye’deki işlerini bırakıp Hong Kong’da kariyerine devam etmesi ekstra bir özveri gerektirdi. Akademik geçmişi ve girişimcilik tecrübeleri ile Hong Kong’da çok iyi bir üniversitede görev aldı ve böylece ikimiz de kariyerimizi sürdürebilmiş olduk. Eğer Ali Bey’in desteği olmasaydı muhtemelen Türkiye’de yola devam ederdik.

YOLA GLOBAL DEVAM

Herkes sizin bir sonraki CEO’su olacağını söylüyor. Sizin böyle bir hedefiniz var mı?

- Bundan sonrası için de amacım global bir lider olarak yoluma devam etmek, Kariyer ve aile hayatını bir arada götürebildiğim sürece yeni görevlere açık olacağım.

Türkiye’den iyi bir teklif gelirse döner misiniz?

- Daha önce de belirttiğim gibi ben kendimi global bir lider olarak görüyorum ve farklı kültürlerle çalışmayı ve değer üretmeyi seviyorum. Bu açıdan global bir lider olarak yola devam etmek istiyorum.

30 BİN KİŞİYİ YÖNETİYOR

Şu an 90 ülke ve 40’tan fazla milletten 30 bin çalışanımızın bulunduğu coğrafyadan sorumluyum. Ayrıca bu görev Amerika merkez ofis ile çok yakın çalışan bir görev, bu nedenle hem Asya, Orta Doğu, Afrika coğrafyası içinde seyahatler oluyor, hem de New York’a. Ayın yüzde 40 gibi bir bölümü seyahat ile geçiyor ama diğer yandan çok önemli pazarların olduğu bir coğrafya ve çok keyifli.

‘Ümran Beba’nın kocası’ denmesi rahatsız etmiyor

ÜMRAN Beba’nın, ‘Desteği olmasaydı muhtemelen Türkiye’de yola devam ederdik’ dediği profesör eşi Ali Beba, Türkiye’de Özyeğin Üniversitesi’nin ardından Hong Kong’da ve ardından Dubai’de akademik görevlerine devam edip uluslararası üniversitelerde danışmanlık yapıyor. Eşinin iş dünyasına giren gençl Ali Beba, sorularımıza şu yanıtları verdi: 

* Türkiye’nin en güçlü kadını ile evli olmak nasıl bir duygu?

- Türkiye’den bir kadının dünyadaki en başarılı işkadınları listesindeki ilk 50  içine girebilmiş olmasından önce bir Türk insanı olarak sonra da bir baba ve eş olarak gerçekten büyük mutluluk duyuyorum. 

* Ümran Beba’nın kocası denmesinden rahatsız oluyor musunuz?

- Asla, tam tersine. Türkiye’de bir toplantıda panel yöneticisi özgeçmişimi sunmaya başladığında ben kibarca ve esprili bir şekilde “beni doğrudan Ümran Beba’nın kocasıdır...” şeklinde tanıtırsanız herkes hemen tanıyacaktır dedim. Ben Ümran Hanım ile yarışta değilim ki. O kendi işini yapıyor, ben kendi işimi. Varsın yaptıkları ile önde olsun. İş dünyasına giren gençlerimize, kızlarımıza, kadınlarımıza örnek olsun. Nasıl tek kanatlı kuş uçamaz ise, sadece erkeklerin hep önde olduğu toplumlar da uçamaz.

KARİYERİMDE ARKADA DEĞİLİM

Ümran Hanım için kariyerinizi arka plana attınız mı gerçekten? 

- Halen uluslararası önemli akademik kurumlarda görev yaptığım için kariyerimde arkada değilim. Dünya sıralamasında önemli derecelere giren üniversitelerde ders veriyorum. Türkiye’deki bazı üniversitelerde de giderek artan görevlerim var. Türkiye’den ayrılışımızın nedeni tabii ki dünya çapında görev teklifi alan Ümran Hanım’ın yanında olmaktı. Son yıllarda ülkemizden çok başarılı üst düzey kadın yöneticilerimiz çıkıyor. Bunu artırmak ve dünya çapında insanlar olduklarını göstermek için katkı vermek büyük bir keyif.

HİÇ ‘EV ERKEĞİ’ OLMADIM

Bir açıklamanızda ben şanslıyım  ‘househusband’ (ev erkeği) olmadım dediğinizi hatırlıyorum. Akademisyen olmanız size nasıl avantajlar sağlıyor?  

- Akademisyenliği global koşullarda yapabilmemin katkısı büyük. Hayatım boyunca yaptığım işleri sevdim ve sevdiğim işleri yaptım. İş dünyası ve akademisyenlik benim için bir bütündür. Yeni kuşaklara da iyi bir akademisyen olmakla birlikte, başarılı bir iş adamı olmanın mümkün olduğunu ve bunun “househusband” olmayı gerektirmediğini anlatıyorum.

DANS VE ŞARKIYLA ARAPÇA ÖĞRENİYOR

 Bu kadar yoğun bir çalışma temposunda boş zaman bulabiliyor musunuz? Son dönemde Arapça öğrendiğinizi söylemiştiniz.

- Evet Dubai’ye taşındığımızdan beri Arapça öğreniyorum. Birkaç sebebi var. Ortadoğu ülkelerine gidince az da olsa Arapça konuşabilmek, Türkçe ile ortak olan kelimeleri öğrenmek ve Arapça şarkılar. Ben müzik ve dansı çok seviyorum. Otomobilde, sahilde yürürken, uçakta kısaca her yerde müzik dinlemeyi çok seviyorum. Arapça şarkıların bazılarını da çok beğeniyorum, bu kapsamda Arapça derslerinin sonunda Arapça şarkı öğrenip söylüyorum, sonrasında da pratik yapıyorum.   Ayrıca evde vakit buldukça dans ediyorum ve tatilde dans dersleri almaya gayret gösteriyorum, bir de yüzmeyi seviyorum.

Emre Özpeynirci/Hürriyet
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde