Brezilya ve Uruguay eti yiyoruz

Brezilya ve Uruguay eti yiyoruz

Türkiye'de kırmızı et pazarını şimdi de Brezilya ve Uruguay'dan getirilen etler vurdu. Mersin ve İstanbul serbest bölgelerinden piyasaya sürülen etler, sağlık açısından da tehlike saçıyor...

Brezilya ve Uruguay eti yiyoruz
16px
24px
24.07.2007 14:57
ABONE OLgoogle

Medine Duff'un haberi

SEÇİM atmosferinde dikkatler partilerin vaatlerine kilitlendi. Bunu fırsat bilen piyasa vurguncuları da, tam anlamıyla “atı alıp Üsküdar'ı geçti”... Vurgunların biri de kırmız ette yapıldı. Son dönemlerde serbest bölgelerde yaşanan denetim boşluğunu iyi değerlendirenler, Brezilya ve Uruguay gibi ülkelerden Türkiye'ye tonlarca et getirdi. Ağırlıklı olarak Mersin ve İstanbul serbest bölgelerinden iç pazara sunulan etler, başta turistik oteller olmak üzere catering  firmaları, şarküteri üreticileri, et restoranları, döner büfeleri gibi toplu tüketim yapılan noktalarda alıcı buluyor. Hatta bu etlerin satıcıları büyük şehirlerdeki kasaplara mal veren üreticileri de dolaşıp teklif götürüyor...

İstanbul pazarı ağırlıklı çalışan Şalvarlı Et'in sahibi Abuzer Göktaş daha geçen hafta bir satıcının Uruguay'dan getirdiği etin 10 tonunu satmak için firmalarına geldiğini söylüyor. Göktaş, “Şu anda piyasada kemikli karkasın kilosu 8.5-9 YTL'lerde. Kaçak etin fiyatıysa 7 YTL. Bizim gibi marka olanlar bu ticarete yaklaşmıyor ama alanlar da oluyor. Burada büyük karlar elde ediyorlar” diyor.

KAÇAK ET YAZIN ARTIYOR
Türkiye'ye serbest bölgelerden et girişinde mevsim çok etkili oluyor. Özellikle turizm sezonunda otellerin kemiksiz et talebinin artması, menşei belli olmayan ürünlerin arzını artırıyor. Getirilen etler genelde antrikot şeklinde. Tüketiciyse yediği etin nereden geldiğini anlayamıyor. Yani burada iş tamamen vicdanlara kalıyor. ETBİR (Et Üreticileri Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Önder Ünlüer, kaynağı belli olmayan etlerin İstanbul'a da girdiğini belirtirken Vanet Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Tokmakçıoğlu bu konuda şöyle konuşuyor:

“Bu durum tüketici için risk taşırken, yerli üretici için de pazar sıkıntısı yaratıyor. Uzun vadede yerli üretici zarar görecek. Piyasada Brezilya malı etler var. Şu anda piyasada, nereden geldiği belli olmayan 180 bin ton et dolaşıyor.”
Canet'in sahibi Servet Can ise Türkiye'nin kaçak et sorunuyla sık karşılaştığını ifade ederek, “Dünyanın en pahalı etinin satıldığı bir ülke olursanız, kaçak et elbette gelir. Burada köklü bir çözüm yapılmalı yerli üreticinin maliyetleri düşürülmeli” diyor.

KESİM YERLERİNDE İŞLER YAVAŞLADI
Türkiye'de günde 3 bin ton et tüketiliyor. Bunun bin tonu İstanbul'a ait. İstanbul'un et ihtiyacını da en çok Gönen, Susurluk, Biga gibi ilçeler ve Afyon, Çanakkale gibi iller karşılıyor. Türkiye'nin en büyük mezbahalarından bazıları buralarda. Kaçak et rüzgarı, söz konusu kesim yerlerinde de hissedilmeye başlandı. Gönen mezbahasında görevli Veteriner Hekim Ahmet Düzer, uzun vadede bu tür etlerin bölgelerinde hayvan yetiştiriciliğini de olumsuz etkileyeceğini söylüyor. Düzer görüşlerini şöyle ifade ediyor:

“Bölgemizde hep birinci sınıf et entegre tesisleri var. İstanbul'un ihtiyacının önemli bir kısmı buradan karşılandığı için bölgede hayvancılığa da yatırım artmaya başladı. Ancak İstanbul'a dışarıdan et girince bölgeye olan talep azalıyor. Et fiyatları düşüyor. Bu durum karşısında yeni girişimcilerin şevki kırılıyor ve bu işten vazgeçmeye kalkıyorlar. Bir müddet sonrada piyasada arz sıkıntısı doğuyor ve et fiyatları artıyor.”

Yine Gönen'in önemli mezbahalarından birine sahip olan Dört Mevsim Et Mamulleri A.Ş.'nin Genel Müdürü Ekrem Göçer de, sektörde yaşanan bu kaosun da etkisiyle fiyatların yükseleceğini belirtiyor.

Büyük üreticiler beklemeye geçti. Geçen Kurban bayramından bu yana et fiyatları değişmemişti. Ancak son 2-3 haftadır yüzde 7-8 arasında zam yapıldı. Göçer zamların, yem maliyetleri arttığı için yapıldığını belirterek, “Her ne kadar kaçak et sektörde rahatsızlık yaratsa da, yerli üreticiler için pazar Kurban bayramıyla yeniden hareketlenecek” diyor. Serhat Et'in sahibi İbrahim Dükel'se yerli üreticilerin bu beklentisi yüzünden, iç pazarda dana arzının çok düştüğünü belirtiyor.

TÜKETİLEN ETİN YARISI İÇ PAZARDAN KARŞILANIYOR
Türkiye'nin kaçak ette sıkıntısı hiç bitmiyor. Serbest bölgelerin dışında komşu ülkelerden de yoğun bir şekilde et girişi var. Örneğin kış dönemlerinde İran ve Suriye'den yasa dışı canlı hayvan girişi bir türlü önlenemiyor. Bir de Romanya ve Bulgaristan'dan İstanbul'a valizlerle getirilen etler var. Bu yüzden Türkiye'de üretilen ve tüketilen et rakamlarına sağlıklı ulaşılamıyor. Örneğin TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) 2005 yılı verilerine göre Türkiye'de üretilen toplam kırmızı et 409 bin 423 ton. Bunun 321 bin 681 tonu sığır, 73 bin 743 tonu ise koyun eti. ETBİR rakamlarına göreyse ülke genelinde 1 milyon ton et tüketiliyor. Bunun yarısı iç pazardan karşılandığına göre, geri kalanının kaçak olarak ülkeye getirildiği iddia ediliyor.

Gerçi son zamanlarda kaçak canlı hayvan ithalatı durdu diyebiliriz. Bunun nedeni Türkiye'den talebin azalması değil dövizin düşmesi. Döviz kurlarının aşağıya doğru seyretmesi bu ticareti de etkiledi ve Türkiye'deki alıcılar için İran ve Suriye'deki canlı hayvanlar pahalı gelmeye başladı. Hayvan sahipleri fiyatları düşürmeye yanaşmayınca da, bu ticaret şimdilik donduruldu.

Üreticilerin sakatat kavgası büyüyor

7 Temmuz 2006'da Resmi Gazete'de yayınlanan 26221 sayılı tebliğle sakatat tanımlaması da yapıldı. Tebliğde kasaplık hayvanlardan elde edilen ve insan tüketimine uygun karaciğer, böbrek, dalak, testis, yürek, dil, yemek borusu dış kırmızı kası eti, diyafram kası, işkembe, barsak, paça, dil, kelle ve küçükbaşta beyin gibi organ ve organ parçalar sakatat grubuna giriyor. Sakatat tanımında yer alan bu kısımlar tüketilebiliyor ve satışı yapılabiliyor. 

Bir de kasaplık hayvanların yenilemeyen kısımları var. Bunlar deri, guddeler, testisler hariç üreme organları, göz ve göz kapağı, böbrek hariç üriner organlar, larinks kıkırdağı, soluk borusu, kornea dokusu, omurilik, kulak, tırnak, boynuz ve küçükbaşta ileum gibi organ ve organ parçaları. Deli dana hastalığı olarak bilinen BSE'den dolayı büyükbaş hayvanların beyini de yenilemeyenler grubuna girdi ve piyasada satışı yasaklandı.

Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü de bir ay önce bu yasağın kesinlikle uygulanacağını il tarım müdürlüklerine bildirdi. Ancak, yasak hayvan kesimi yapan büyükleri olumsuz etkilemeye başladı. Neredeyse sakatat satışları durdu. Pınar Et bunların başında geliyor. Çünkü sakatat müşterileri, beynin olmadığı bir sakatat almak istemiyor. Bu da sakatat satanla satamayan üreticileri karşı karşıya getirmeye başladı.

Vanet Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Tokmakçıoğlu beyin satışı yapmayan firmalardan olduğunu söylüyor. Tokmakçıoğlu bu durumun karkas satış fiyatına nasıl olumsuz yansıdığını şöyle anlatıyor:

“200 kilo gelen karkasın, yüzde 10'u sakatat için ödeniyordu. Beyini sakatattan çıkarınca müşteri de bunu fiyat avantajı olarak kullanmaya başladı. Örneğin önceden karkasın tamamına 100 lira öderken şimdi sakatatı yok diye 60 lira ödemek istiyor. Bu da üreticinin zararına oluyor.”

Ünlüer Et Yönetim Kurulu Başkanı Önder Ünlüer ise Tokmakçıoğlu'na katılmıyor. Aynı zamanda ETBİR Başkanı da olan Ünlüer, “Sakatat satışları BSE yasağından dolayı değil mevsimsel etkenlerden dolayı durdu. Çünkü yaz dönemlerinde sakatat talebi olmuyor. Biz de bunları dondurup, kışın piyasaya sunuyoruz” diyor.

Para

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde