Bodur, Köşk'e Demirel'i istedi

Bodur, Köşk'e Demirel'i istedi

Kale Grubu'nun patronu İbrahim Bodur, 11'inci Cumhurbaşkanı'nın 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmasını istedi..

Bodur, Köşk'e Demirel'i istedi
16px
24px
01.08.2007 07:38
ABONE OLgoogle

Sadi Özdemir'in haberi
 
27 TEMMUZ'da Başbakan Tayip Erdoğan ile Süleyman Demirel'i buluşturmayı deneyen duayen sanayici İbrahim Bodur, "Tamamen benim düşüncem; Demirel geçiş dönemi cumhurbaşkanı olsa uzlaşma sağlar, Anayasa da kavgasız değişir" dedi.

TÜRK iş dünyasının 'duayen sanayicisi', TÜSİAD, İSO ve TOBB'un kurucularından Kale Grubu'nun patronu İbrahim Bodur, 11'inci Cumhurbaşkanı'nın 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmasını önerdi. Bodur, "27 Temmuz'da Çan'da Sayın Erdoğan ile Sayın Demirel'i buluşturmak istedim. Açıkçası amacım ikisini kaynaştırmaktı ama olmadı. Tamamen benim düşüncem ama Demirel şu geçiş döneminin cumhurbaşkanı olsa büyük uzlaşma sağlar, 12 Eylül Anayasası da kavgasız değişir" dedi. Bodur, bu önerisinden Demirel'in haberi olmadığını ancak, Türkiye'de yüzde 40'ların üzerinde oy almanın ne demek olduğunu bilen iki kişinin Demirel ve Erdoğan olduğunu vurguladı.

DEMİREL'İN İSTEDİĞİNİ YAPTILAR

Bodur, Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi, süresinin 5 yıla indirilmesi gibi son dönemde AKP'nin gerçekleştirdiği değişiklikleri yıllardan beri Süleyman Demirel'in seslendirdiğini hatırlattı ve şöyle devam etti: "Madem ki bu hükümet onun önerdiklerini gerçekleştirdi. Ben Sayın Erdoğan'ın yerinde olsam giderim Demirel'e 'gel seninle bu geçiş dönemini sağlıklı atlatalım; demokratikleşme ve Anayasa değişiklikleri için de uzlaşmayı daha kolay sağlarsın' derdim. Bunu yaparlarsa daha da güçlenirler, takılmazlar tökezlemezler."

ABİ KUSURA BAKMA GELEMİYORUM

Erdoğan ile Demirel'i 27 Temmuz'da Çan'da bir araya getirmeyi çok istediğini anlatan İbrahim Bodur, bu buluşmanın neden gerçekleşemediğini de şöyle anlattı: "Ben ikisini de Çanakkale'ye davet ettim. Amacım ikisini kaynaştırmaktı. Ama önce Tayyip Bey'in özel kalemi telefon etti ve kendisinin rahatsız olduğunu söyledi. Ben de ısrar ettim ve 'Eğer Ekinlik'e gelir de buraya gelmezse çok üzülürüm' dedim. Bunun üzerine Tayyip Bey aradı ve 'Abi kusura bakma gelemiyorum rahatsızım, çok kritik toplantılar başlayacak, doktorlar mutlaka istirahat etmem gerektiğini, yoksa önümüzdeki günlerde zorlanabileceğimi söylediler, müsaade et, tavsiyelerine uyayım' dedi. Kendisinin Demirel'e bakışını bilmiyorum ama Demirel'in de benim önerdiklerimle ilgili bir beklentisi yok."

ÖNCE TAYYİP BEY'İ ARADI

İbrahim Bodur, Süleyman Demirel'in 22 Temmuz akşamı yüzde 46.5'lik halk iradesini görünce ilk önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı aradığını, tebrik ettiğini de belirtti ve "Ertesi gün de CHP'yi ve ötekileri aramış" dedi. Bodur, şöyle devam etti: "Demirel Cumhurbaşkanlığı konusunda yaşanan krizleri çok önceden görmüştü. 'Cumhurun başkanını cumhur seçerse daha iyi olur. Bu işi halk yapsın' demişti. 'Cumhurbaşkanlığı yaptım; 7 yıl bu iş için çok uzun, 5 sene yeter, halk çok memnun kalmışsa bir kez daha seçebilsin' demişti. O zaman dinlemediler, yerine 'hukukçu iyi olur' diye Sayın Sezer'i seçtiler. Sonuç ortada. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı memlekete budak deliğinden bakmamalı."

Millet, 'Seni Başbakan ve Cumhurbaşkanı seçtim, yeter' derse, ben ne derim

İBRAHİM Bodur, Süleyman Demirel'in daha önceki bazı açıklamalarının ve görüşmelerinin de kamuoyunda yanlış yorumlandığını savundu. Bodur, şunları söyledi: "Demirel, tekrar siyasete girecek tartışmaları yaşanırken, ben kendisine böyle bir niyeti olup olmadığını sordum. Bana, 'İbrahim buraya tekrar soyunmak, meydana halkın karşısına çıkmak demektir. Ben şimdi halka ne diyeceğim; beni bilmem kaç kere seçtin rey ver yine beni seç mi diyeceğim. Bana bu millet bu kadar oy vermiş defalarca Başbakan olmuşum, sonra Cumhurbaşkanı olmuşum. Millet bana 'yahu biz seni bu kadar sene Başbakan yaptık Cumhurbaşkanı yaptık artık yeter' derse, ben ne diyeceğim' dedi. Ona gelip gidenleri de sordum. Bana 'Kapım herkese açık. Çoban da gelir, parti başkanı da gelir. Ben onlara gelmeyin diyemem. Bugüne kadar gelmek istiyorum diyene gelme demiş miyim' dedi."

Ben partisizim duayen bir sanayici olarak konuşuyorum

İBRAHİM Bodur, seçimlerden önce de hem kendisi gibi duayen sanayicileri hem de gençleri AKP'ye karşı demokratik olmayan söylemler nedeniyle uyardığını belirtti. Bodur, "Ben bunları hiçbir zaman parti tutan bir işadamı olarak söylemedim. Parlamenter demokratik sistemde özel sektörün bir mensubu olarak seçimi kim kazanmışsa hep ona saygı duydum. Arkadaşları da bu nedenle seçimden önce uyardım. 'Koalisyon da olur' diyenleri de uyardım. 'Koalisyon dönemlerinde ülke her açıdan perişan oldu, tek parti iyidir' dedim. TÜSİAD için yaptığımız istişarelerde de arkadaşları Ak Parti'ye karşı tavırları nedeniyle uyardım. 'Sen bilmiyorsun, bu seçimden koalisyon çıkar' dediler. Ben de, 'halkın iradesine müdahale ederlerse Ak Parti tek başına daha da güçlü gelir' dedim. Madem ki demokrasi var ve 'halka seç' demişsin. 'Sonra da başka yollarda zorlamalar yaparsan yanlış olur' dedim. 'Laiklik elden gidiyor, bilmediğin şeyler var' dediler. 'Kardeşim, Müslümanlıkla ne derdiniz var' dedim. kim haklı çıktı gördük. Şimdi AKP'lilere de 'şaşırmamanız lazım. Herkesi kucaklayın' diyorum. 'Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var' sözünü hatırlatıyorum."

Atatürk ve Cumhuriyet seçim malzemesi olamaz

SİYASETÇİLERİN artık, Atatürk'ü, Cumhuriyeti, laikliği seçim malzemesi olarak kullanmaması gerektiğini söyleyen ve bunun son derece yanlış olduğunu savunan İbrahim Bodur, "Atatürk de Cumhuriyet de artık milletin gönlüne yer etmiş, yerleşmiştir. Birileri 'bana oy verirsen Atatürkçüsün, seviyorsun, vermezsen sevmiyorsun' derse bu son derece tehlikelidir. Laiklik ya da din elden gidiyor da yanlıştır. Bütün bunlar artık bir zümrenin malı olamaz. Siyasiler artık bu konularda laf söylerken çok ama çok iyi düşünmeli" dedi.

Hürriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde