Bankacılık dünyasını karıştıran 1.5 milyon dolarlık dolandırıcılık

Bankacılık dünyasını karıştıran 1.5 milyon dolarlık dolandırıcılık

Nijeryalı bilgisayar korsanlarının bir Türk bankasının Güneşli şubesi üzerinden yaptığı büyük vurgun akıllara durgunluk verecek türden. Şimdi bankacılık sistemi sorgusuz sualsiz 1.5 milyon doları ödeyen bankayı tartışıyor.

Bankacılık dünyasını karıştıran 1.5 milyon dolarlık dolandırıcılık
16px
24px
30.01.2020 15:00
ABONE OLgoogle

Cumhuriyet Gazetesi'den Barış Terkoğlu, Türk bankacılık sisteminin tartışılmasına neden olan bir yazıyı kaleme aldı.

Terkoğlu, aynı zamanda büyük bir uluslararası çetenin yaptığı vurgunu ve bir Türk bankasının bu işte nasıl kullanıldığını yazdı.

İşte o yazı:

Bankadan milyon dolar nasıl çekilir?

Dünya, bilgisayar çağıyla birlikte yeni bir dolandırıcılık türüyle tanıştı. Polis ve yargı buna “man in the middle attack” yani “aradaki adam saldırısı” diyor. Olağan şüphelileri bilgisayar korsanları. Ali Baba gibi satış sitelerinden önce hedef şirket seçiyorlar.

Ardından şirketin yöneticilerinin e-posta adresine “hack’leme” dediğimiz yöntemle giriyorlar. Aylarca izleyip, para akışını gördükten sonra bu kez e-postaları kendileri atıyorlar. Şirketin muhasebesine yöneticiden gitmiş gibi görünen talimatlarla kendi kurdukları paravan şirketlerin hesaplarına ödeme yaptırıyorlar.

Danimarka’dan çalınan para Türkiye’de

 

Mağdurlardan biri Danimarka Şirketi GM Plast oldu. 2018 yılının nisan ayında şirket müdürü Uffe G. Mogensen’in e-posta adresi ele geçirildi. Sanki Mogensen göndermiş gibi, 6 adet sahte fatura eşliğinde muhasebe departmanına “gereğini yapın” ricası gitti. Çalışanlar, toplamda 4 milyon 546 bin 555 doları farklı şirketlerin hesaplarına gönderdi. Bunlardan biri de Türkiye’de bulunan Işıkdağ Tekstil isimli şirketti. Türkiye’deki şirkete gönderilen para 1 milyon 416 bin dolardı.

Diyeceksiniz ki “kesin yakalanır”. Maalesef öyle olmadı.

Oysa Işıkdağ Tekstil sadece 10 bin lira sermayeli bir şirketti. İ. Bankası’nın Güneşli Şubesi’nde kısa süre önce hesap açtırmıştı. Sanki bu parayı almak için şirket kurmuş, hesap açmış gibiydi. O güne kadar tek bir işlem dahi yapmamıştı.

İ. Bankası’nın şubesine meçhul bir telefon geldi. Telefondaki ses, gelip tüm parayı çekeceklerini ve hazırlanmasını istiyordu.

Tabii ki bilgisayar korsanları şirketi paravan biri adına kurmuştu. Sahibi olan Zekeriya Işıkdağ bir tersane işçisiydi. Resmi adresi bomboştu.

30 Nisan 2018 tarihinde parayı almaya gelen sözde şirket yekilisi Ertuğrul Danış sadece 23 yaşındaydı. Ellerindeki faturalar “ben sahteyim” diye bağırıyordu, numaralar arasında bile çelişki vardı. Buna rağmen yaklaşık bir buçuk bir milyon dolar sorgusuz sualsiz verildi. Bankaya giden iki kişi ellerinde parayla çıkıp gitti.

Türk bankaları ne kadar güvenli?

Danimarkalı şirketin şikâyetçi olmasının ardından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Önce paravan şirket yekilileri yakalandı. Ardından asıl faillere giden polis, Türkiye’yi mesken edinen ve zenginlik içinde yaşayan Nijeryalı bilgisayar korsanlarının evlerini bastı. Bilgisayarlarında yapılan incelemede 50’ye yakın dolandırıcılık bulgusuna ulaştılar. Dolandırıcılık soruşturması örgüt suçlamasına dönerken şüpheli sayısı 100’e yaklaştı. Mağdurlara da her gün yenileri eklendi.

İşte bu noktada olay Türk bankacılık sisteminin tartışmasına dönüştü. İddianamelerde savcılık bankayı açıkça suçluyordu:

“Bu kadar yüklü bir döviz miktarının İ. Bankası Güneşli Şubesi tarafından ödeme öncesi, sadece şirketin varlığının İTO’dan sorulması ve vekâletin noterden teyidi ile yetinildiği, şirket adresinin fiilen araştırılmadığı, bu kadar yüklü bir miktarın çok genç yaştaki şüpheli Ertuğrul Danış’a, başka herhangi bir araştırma yapmadan ödenmesinde de bankacılık açısından bir ihmal olduğunun değerlendirildiği...”

Uzmanlara “ne yapabilirlerdi” diye soruyorum. Maliye Bakanlığı’nın bankalara sunduğu “Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi”nde atılacak adımların yazdığını anlatıyorlar. Gerçekten de okuduğumda ortada suç olması bile değil, şüphe olmasının bile yeterli olduğunu görüyorum. Ama bankanın dolandırıcılara paraları teslim etmesinin yaptırımının ne olduğunu kimse bilmiyor. 

Operasyonun içindeki güvenlik kaynaklarına “neden dolandırıcılar Türkiye’yi mesken ediniyor” diye sordum. Başkalarıyla karşılaştırarak verdikleri yanıt basitti: “Dünyanın hiçbir ülkesinde milyon dolarları bu kadar rahat çekeceğiniz bankacılık sistemi bulamazsınız.”

Dolandırıcıların yargılanmasıyla kalmadı, dolandırılanlar İ. Bankası’na karşı “sen de sorumlusun” diyerek harekete geçti.

Farkında mısınız? Son yıllarda kaynağı belirsiz finansmanlardan, kara paralardan, operasyonlardan ya da yargılamalardan ne kadar çok bahsediyoruz. “Önce evin içini güvenli tutsak” diyeceğim ama sormadan da edemiyorum: Birileri kara para işini fazla kurcalamayalım mı diyor?

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde