Alarko CEO’su Yavrucu: 2017'de para bolluğu sürecek

Alarko CEO’su Yavrucu: 2017'de para bolluğu sürecek

Alarko CEO’su Ayhan Yavrucu, “Mücadele gücü Türkiye’nin işinsanının DNA’sında var” diyor, dolardaki artışı “olması gereken seviye zaten buydu” sözleri ile yorumluyor.

Alarko CEO’su Yavrucu: 2017'de para bolluğu sürecek
16px
24px
04.01.2017 05:01
ABONE OLgoogle

“Terör iş yapma arzusunu törpülüyor ancak konjonktüre göre pozisyon alırsak hiçbir yere gidemeyiz.” Alarko Holding CEO’su Ayhan Yavrucu, yatırım kararlarını bu vizyonla aldıklarını ve 2017’de yatırıma tam hız devam ettiklerini anlatıyor.

Enerji sektöründe 780 milyon TL yatırım, turizmde KKTC’de yeni bir otel, peşinde olunan rafineri projeleri, Kazakistan’daki 800 milyon dolarlık yol projesi... Türkiye’nin dinamizmi ile yatırım yapmaya mecbur olduğunu belirten Yavrucu, “Bu genç nüfusa nasıl iş sağlayacağız. Sanayileşmeden gelişmek diye bir şey yoktur. AVM’lerle olmaz, üreteceğiz. Türkiye bir sanayileşme politikasına dönmek zorunda, çünkü Türkiye’nin geleceği orada” diyor. Ayhan Yavrucu, dolar kuru seviyesinin olması gereken yere geldiğini, Türkiye’nin üretimde atağa kalkabileceğini vurguluyor.

-Öncelikle yaşadığımız zor yılda, her şeyin anlamsızlaştığı günlerde çalışanlarınızı nasıl işe motive ettiniz?

Yönetici olmanın en zor olduğu yıllardan biriydi sanıyorum... En çok konuşmamız gereken mesele bu. Bu terör olayları ister istemez iş yapma arzusu ve şevkini bir şekilde törpülüyor. Türkiye’de benim 45 yıllık iş hayatım hep çalkantılarla geçti, bir süre daha böyle gidecek gibi görünüyor. Bugün şirketin başında olan her işadamı, bu çalkantılardan geldi. Bizim DNA’mızda var; mücadele gücü. Kısa bir süre için duygularınıza yenik düşebiliyorsunuz ama sonra hemen toparlıyorsunuz ve üretmekten başka çareniz olmadığını hatırlıyorsunuz. Herkes kendi üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapacak. Çöpçü de yolu en iyi şekilde süpürecek, biz de işimizi en iyi şekilde yapacağız. Bu yolda ben de çalışan arkadaşlarımı belirli bir hedefe yönlendirip moral motivasyonlarını en üst seviyede tutmaya çalışıyorum. Sık toplantılar yapıyoruz, bulunduğumuz yeri sürekli gözden geçiriyoruz, sapmalar varsa onları nasıl düzelteceğiz sürekli konuşuyoruz. Bu atmosferin yarattığı sıkıntıyı sıfırlamak mümkün değil ama minimize etmeye çalışıyoruz.

- Elinizi daha çok işin üzerinde tutuyorsunuz...

Elimizi değil bedenimizi koyuyoruz. Bu, elinizi değil bedeninizi taşın altına koyacağınız dönemler. Çalışanlar bunu görünce onlar daha da fazla kendilerini işe verir. Bütün mesele hamasete kaçmadan doğru hedefler koyabilmek. Doğru yapılanları alkışlar, yanlışları tedavi yöntemi ile ortadan kaldırırsanız bu ülkenin insanları çok şey yapabilir ve yapıyor. 

Müteahhitlikte hedeflerin gerisinde kaldık ama...

- Nasıl 2016 rakamlarınız?

Bazı işlerimizde hedeflerin ilerisindeyiz, bazısında gerisindeyiz. Müteahhitlikte, bölgede petrol fiyatları nedeniyle hem proje adedi azaldı hem de projelerde ertelemeler oldu. Rekabet anormal seviyelere yükseldi. Bunlar yurtdışı işlerimizi çok etkiledi. Kriz önce müteahhitliği vurur, en son da bu sektörden çıkar. Yani kriz en çok müteahhitlikte kalır. Dolayısıyla biz müteahhitlikte 2016 hedeflerimizin gerisinde kaldık. 2017’de telafi etmeye çalışacağız ama hiç de kolay bir iş değil. Bazı projeler var ilerlettiğimiz ama bir bakıyorsunuz idare projeler arasında bir seçim yapıp sizinkini erteliyor. Biz daha çok kamuya iş yapıyoruz. Burada elinizde 2 artı 2 eşittir 4 gibi bir parametre yok.

- Petrolde bir çıkış trendi var ama. Sizin öngörünüz ne?

Ben fiyatlar artacak diye düşünüyorum. Dünyada ağır da olsa büyüme yolunda bir trend gelişiyor. ABD büyümesinin kalıcı olacağı anlaşılıyor. Avrupa büyüme yönünde bir kulvar değiştirmeye başladı. Çin evet eskisi gibi büyümüyor ama Hindistan hızlı büyümeye başladı. Bu, hammaddelere talebi artıracak diye düşünüyoruz. Bu elbette ödemeler dengemiz açısından iyi değil ama müteahhitlik açısından iyi. Bu nedenle 2017’de yurtdışı işlerden çok daha ümitliyim. Yurtdışında birkaç rafineri projesinin peşindeyiz, en az birini alacağımızı düşünüyorum. Kazakistan’da büyük bir yol projemiz var, 800 milyon dolar mertebesinde. Projede birinciyiz, yap-işlet-devret işi... Kazakistan’daki ilk yap-işlet-devret projesi. Şimdi bu Rus büyükelçisi olayı nasıl etkiler göreceğiz ama ben Rusya açısından da çok umutluydum. Şimdi ekonomik olaylar siyasal olaylarla da çok yakından ilişkili. Eskiden 2 dakikada girebildiğiniz Rusya’ya şimdi 2 saatte giremiyorsunuz malesef.

Üretimde 500 milyon, dağıtımda 280 milyon TL yatırım planı var

- Rusya krizinden turizm de çok negatif etkilendi. Sizin turizm işiniz açısından nasıl bir etkisi oldu?

Evet, turizm sektörü de çok etkilendi malesef ama bizim turizm işimiz çok iyi gitti. Bizim iyi olmamız benim sevinebileceğim bir şey değil sektör bu durumdayken. Hillside çok özel bir işletme. Müşterilerimizin yüzde 68’i tekrar eden müşteridir. Belki yüzde 4 gibi bir yurtdışından yurtiçine kayma oldu ama hedeflerimizi yakaladık. Sanayide ve ticarette de hedeflerimize devam ediyoruz. Yatırımlarımız tüm hızıyla devam ediyor. Dağıtımda 2016’da yaklaşık 250 milyon liralık bir yatırım yaptık. Bu alanda 2017 için 280 milyon lira yatırım öngörüyoruz. Üretimde Karabiga’daki kömür santralinde 650 milyon liralık yatırım tamamlandı, 2017’de de yaklaşık 500 milyon TL’lik bir yatırım yapacağız, bu yıl içinde iki ünite de devreye girecek. Konya’da güneş enerjisi yatırımlarımız sürüyor. 30 megavata geldik, oradan 100’e doğru gidiyoruz. Başka imkanlar çıkarsa değerlendireceğiz. Yatırımda hiç programlarımızı aksatmayacağız. 2017’de KKTC’de Hillside Karpaz otelimizin yatırımını yapacağız, ruhsat aşamasını tamamladık.

Çektiğimiz sıkıntı, yıllardır süren düşük kur politikası yüzünden

- Peki 2017’de nasıl bir ekonomi öngörüyorsunuz?

Dolarda nasıl bir seyir bekliyorsunuz, neye göre yapıyorsunuz bu yatırım planlarınızı? Türkiye büyümesi 2 civarında kalır. Biz yüzde 7 büyüme hedefi koyduk. Dolarda ise şöyle düşünüyorum, pek çok kişinin aksine: Bu bizim yüksek faiz düşük kur politikasının kısa vadeli etkileri müspet, uzun vadeli etkileri negatif. Şu anda çektiğimiz sıkıntılar geçmişteki bu politikanın sonucu. Kur zaten buralarda olmalıydı. Biz birden kur artmış gibi afalladık. Öyle bir şey yok. Ekonomi bir bilimse ki bilimdir, iki para arasındaki kur farkı enflasyon kadar olmalı. Türkiye’de enflasyon yüzde 7-8’in altına düşmüyor, ABD ise bir türlü 2’ye çıkaramıyor. Demek yıllık yüzde 7 gibi bir fark var, 2 yılda kümülatif yüzde 17’lere gelir. Biz uzunca bir süre dışardan sermaye akışını cezbetmek için faizi yükselttik kuru düşük tuttuk. Bence doğrusu şimdiki, bırakın kur ekonomik olarak olması gereken yere gelsin. Bir süre sonra Türkiye daha çok ihracat yapabilir hale gelecek. Ama Türkiye geçtiğimiz periyotta kaynakları inşaat yerine daha çok sanayiye aktarsaydı, ihracat potansiyeli çok daha yüksek olacaktı.

- O zaman dolar doğru yere geldiyse, daha fazla çıkış beklemiyorsunuz.

Ben beklemiyorum. Ancak uzun vadede ekonomi, kısa vadede siyaset belirleyici. Siyasi açıdan 2007-2008 istikrarına kavuşursa Türkiye, kur bir yere gitmez. Şirketler için bu son çeyreğin kur zararı elbette bilançoları eritecek. Ama bu olağanüstü bir durum. Kur bence intibak etmesi gereken düzeyin de üstünde. Bundan sonra kur üreticinin leyhine çalışacak. 

Referandum ekonomi için nisana bırakılmamalı

- Referandum yapılırsa size göre nasıl etkiler ekonomiyi?

Bizim insanımızın DNA’larına işlemiş bir özelliği var. Bayrama bir ay var, gelirsiniz bir iş için, “Bayramdan sonra bakarız.” E daha 1 ay var bayrama... Ben referandumun da böyle olacağını düşünüyorum. Bizim insanımız referandumu bekleyecek, onun için yapılacaksa hiç Mart’ı beklemeden, bir an önce bu referandumu yapıp gündemden çıkarmak gerekir. Referandum yapıldı bitmiyor ki, sonrasında işe odaklanabilmek için bayram dönüşü gibi yine bir süre gerekiyor.

O arazide değer oluştuysa bunu toplum yarattı

Ayhan Yavrucu, üretimin öneminin altını çiziyor: “Bizde kaynaklar son dönemde daha az sanayiye, daha çok inşaata gitti. Halbuki bunun doğalının tam tersi olması gerekir. Çünkü inşaat yeniden üretilemez ama sanayi yeniden üretilir. Sanayiye koyduğunuz para kendini devamlı yeniden üretir.” Ancak gayrimenkulden, sanayiden çok daha büyük paralar kazanılınca, işadamı doğal olarak bu tarafa kaymadı mı? Yavrucu burada vergi politikasındaki eksikliği işaret etti: “Orada bir arazi vergisi olmalıydı. O arazide bir değer meydana geliyorsa, o değeri bu toplum yaratıyor. Sahibinin hakkını alalım demiyorum asla. Ama bunun bir bölümünü devlet almalı, sosyal ve altyapı projelerine yatırmalıydı. Halbuki bu rant araziyi hasbel kader almış, Türkiye’nin dinamizmi ile çok büyük bir kazanç elde etmiş insanların oldu. Malesef Türkiye orada doğru bir vergi politikası yürütemedi ve bu durum kaynak dağılımını bozdu. Para sanayi yerine gayrimenkule aktı.”

Onarmak, yıkmak kadar kolay değil

"1989’dan beri biz Rusya’dayız. O zamandan bugüne alınan mesafeler uçak krizi ile malesef sıfırlandı. Onarmak, yıkmak kadar kolay değil. Siyasi seviyede el sıkışılıyor ama imzayı bürokrat atıyor. Onlar yavaşlattı mı işler yürümüyor. Bürokrasinin dönüşümü siyasiler kadar hızlı değil. Sıkıntı orada. Havalimanına gidin bakın, ne kadar bekletiyorlar. "

“Finansmanın altın bir kuralı vardır. Bu kuralı gözetirseniz hiç sorun yaşamazsınız. Kısa vadeli yatırımları kısa vadeli kaynaklarla, uzun vadeli yatırımı da uzun vadeli kaynaklarla fi nanse edeceksiniz. Çapraz yapmaya başlarsanız içinden çıkamazsınız. Türkiye’de sorun burada.”

Zigzaglar olabilir ama eksen doğru oturtulmuş

“Ne yaparsanız yapın, zamanın ileri doğru akmasına engel olamazsınız. Zaman hep ileri doğru akar. Globalleşmeyle öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, internetle tüm dünyayla entegre olan insanları geriye çekme imkanınız yok, onların tek gidebileceği yer daha ilerisi, daha iyisi. Türkiye’nin temellerinin çok doğru oturtulduğunu, Batı medeniyetine entegre olduğunu düşünüyorum. Bazı zigzaglar olabilir ama tarihin akışı hiçbir zaman kesilemez. “

Potansiyelimizi iyi kullansak kişi başına gelir 15 bin doları aşar

“İyi eğitilmiş bir nüfusun gücü, silahla, topla tüfekle karşılaştırılamaz. Beyin gücü her şeyin üstündedir çünkü her şeyi üreten insanın beynidir. Türkiye her yıl 40 bin iyi eğitilmiş gencini daha da iyi bir eğitim alması için yurtdışına gönderiyor. 10 yılda 400 bin kişi demek bu. Büyük bir güç. Türkiye hep iniş çıkışlarıyla geldi, ama daha sert ama daha yumuşak. Ekonomik ve sosyal açıdan ciddi dönüşümler yaparak bir yere geldik. Bu yeter mi, yetmez, daha iyi bir yerde olmalıydık. Potansiyelimizi gerçekleştirebildik mi, hayır. Potansiyelimizi iyi kullansak kişi başına milli gelirimizin 15-20 bin dolar seviyesinde olması gerekirdi ki bu eşik Türkiye’deki bütün sosyal çalkantıları ortadan kaldırabilecek bir eşiktir.”

2017'de para bolluğu sürecek

“Yabancı sermaye; yatırım ortamında huzur, ikinci olarak hak arama prosedürünün kısa ve adil olmasını ister. Bütün mesele yasal çerçevenin; kurum ve kuralları objektif kriterlere göre tarafsız, evrensel değerlerle bezenmiş bir biçimde koruyacak şekilde hazırlanmasıdır. Dünya daha en az 2 yıl bol para ile devam edecek. Bu paraların hemen çekileceğini kimse düşünmesin. Kimse resesyon riskini göze almaz. Yeter ki siz güvenli bir liman görünümü verin. Bunu sağlarsak Türkiye yatırım yapılabilecek önemli ülkelerin başındadır''.

Özlem Ermiş Beyhan/Dünya

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde