5 milyon 450 bin TL'ye tablo aldı, neye tepki gösterdi?

5 milyon 450 bin TL'ye tablo aldı, neye tepki gösterdi?

Zeid’in tablosu 5 milyon 450 bin lira ile en pahalı çağdaş Türk resmi oldu. Tabloyu alan Zafer Yıldırım, neler söyledi?

5 milyon 450 bin TL'ye tablo aldı, neye tepki gösterdi?
16px
24px
04.11.2013 13:03
ABONE OLgoogle

DUBAİ’de Christie’s Müzayede Evi tarafından müzayedede satılan Fahrünnisa Zeid’in 1962 tarihli tablosu “Atomun Parçalanışı ve Bitkisel Hayat”ı Orjin Group ve İstinye Park ortaklarından, sanat koleksiyoncusu Zafer Yıldırım aldı.

Zeid’in tablosu 2 milyon 741 bin dolar (yaklaşık 5 milyon 450 bin lira) ile en pahalı çağdaş Türk resmi oldu. Daha önce bu unvan, Erol Akyavaş’ın bu yıl satılan ve 2 milyon 900 bin lira fiyatlı “Kâbe” adlı eserine aitti. 2009 yılında Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker’in satın aldığı Burhan Doğançay’a ait “Mavi Senfoni” de vergileriyle birlikte 2 milyon 800 bin lira fiyatla üçüncü sırada yer alıyor.

Zafer Yıldırım’ın koleksiyonerliği 20 yıl öncesine dayanıyor. Hem dünyada, hem de Türkiye’de sanata yaklaşımın daha çekingen olduğu dönemlerde resim ve hat eserleri toplamaya başlayan Yıldırım, şu anda 800 parçalık bir koleksiyona sahip. Türk hat sanatçısı Emin Barın’ın yaklaşık 200 parçalık koleksiyonu da Zafer Yıldırım’ın koleksiyonunda bulunuyor. 

Zafer Yıldırım, özellikle Zeid’in bu tablosunu Türkiye’ye geri getirmiş olmaktan dolayı çok mutlu. Dün görüştüğümüzde de bunu ifade etti ve böyle önemli bir eseri sanatseverlerle de paylaşmak istediğini söyledi.

Fahrünnisa Zeid’in tablosu 5.5 metre en, 2.1 metre boya sahip ve ölçüleri de sergilemek için özel bir alanı şart koşuyor.

PARASI ÖNEMLİ DEĞİL, YÜZDE 18 KDV OLMASA

Zafer Yıldırım, yüzde 18'lik vergi oranından yakınsa da "Önemli olan ne kadar ödediğim değil, bu eserin Türkiye'ye gelmiş olması ve pazarı canlandırması" diyor...

Koleksiyona nasıl başladınız?

 1986-87 yıllarında resim toplayan arkadaşlarım vardı. Fikret Mualla'dan söz ederlerdi. Bir gün Aykut Hamzagil, elinde küçük bir resimle geldi. Sarkis adında bir sanatçınınmış. Bir kafes içinde de bir kuş var. "Bu nedir?" diye sordum, "Halil İbrahim sofrası" dedi. İlk aldığım resim odur.

Sarkis'le başlamak doğru bir tercih olmuş!
Hayır o Sarkis, meşhur Sarkis değil, başkasıydı. O resmin ardından, evin duvarlarını doldurmak için tablolar almaya başladım.

Resme merak sarmanızda cemiyet etkisi var mıydı?
Evet, arkadaş ve cemiyet etkisi... Ama 1986'larda bugünkü gibi bir sanat ortamı yoktu. Birinci Bienal'de Erol Akyavaş, Burhan Doğançay gibi sanatçıların eserleri çok komik fiyatlara satılıyordu. O zaman başladım. Sonra Necdet Kalay'lar, Nuri İyem'ler aldığımı hatırlıyorum.

Rastgele mi alıyordunuz? Koleksiyon nasıl bir evrim geçirdi?
 Özellikle Türk sanatçılar alıyordum. Daha sonra Hatlar, Kur-an' lar falan devreye girdi. İtiraf etmeliyim ki koleksiyon bilincini daha yeni yeni oturtmaya başlıyoruz. Ayıklamaya başladık.

Kaç parça eseriniz var?
 800'e yakın parça var. 200 tanesi, modern hat sanatının Türkiye'deki ilk temsilcisi Emin Barın'ın hat koleksiyonu. 100 tanesi de Bedri Rahmi'nin küçük eserleri. Geriye kalan 500 parçanın içinde tombaklar, heykeller ve ağırlıklı olarak resim var.

Bir küratör ya da danışmandan yardım alıyor musunuz?
 Hayır, ama yardım almak gerekecek.

Kimler var koleksiyon da?
İsim vermeyeyim ama genellikle Türk'lerden alıyorum.

Yabancı var mı? Warhol'lar, Koons'lar, Tracey Emin'ler?
 Almak istediğim tanınmış sanatçılar var ama sonraya erteliyorum çünkü bir hata yapma dönemi oluyor. Son Amerika seyahatimde bir Damien Hirst printi aldım.

Yerleştirme video-art gibi daha güncel türler var mı?
Hayır onlara pek gitmiyorum.

Biraz garanticisiniz galiba?
 Öyle de diye biliriz. Koleksiyonerlik niye yapılır? Sonuç olarak bunları alacaksınız, satacaksınız, müzeye koyacaksınız, insanların beğenisine sunacaksınız... Değer kazanacak eserler olsun diye hesap yapıyorsunuz...

Yani yatırım tarafına bakıyorsunuz...
 Tabi ki... Sanat piyasasının dünyada bu kadar büyümesinin sebebi tamamen budur. Başka duygularla başlıyor ama zamanla değişiyor.

Peki sanat akıllıca bir yatırım mı yoksa kültürel sermaye tarafı daha mı ağır basıyor? Bu balon bir piyasa, bir gün sönecek diyenler var...
İkisi de giriyor. Bu risk hep konuşuluyor. 250 bin dolara fotoğraf baskıları satılıyor. Bir gün ölür mü? Altın ve pırlanta nasıl ölmüyorsa bu da ölmez...

Ama spekülasyona çok açık. Akımlar çok çabuk değişiyor. Bugün biriktirdiğiniz şey 10 yıl sonra tamamen gözden düşebilir...
 Olabilir ama bir tanesi de çok artacaktır. Bunların alışverişi olacaktır.

Koleksiyonunuzda hızlı bir sirkülasyon var mı?
Şu ana kadar neredeyse hiç satmadım. Çok kötü parçalar da var ama insanın eli gitmiyor satmaya!

Müze planı var mı?
Müze çok güzel bir şey ama zor bir iş.

Ne kadar süre bekleyelim sizden?
 Daha zaman var ama koleksiyonu insanlarla paylaşacağız.

 

 ( REKOR KIRDI: Zafer Yıldırım geçtiğimiz hafta Fahrünnisa Zeid’in “Atomun Parçalanışı ve Bitkisel Hayat” tablosunu 2 milyon 300 bin dolara satın alarak rekor kırdı.  Eser henüz Türkiye'ye gelmedi, bir kaç hafta içinde gelmesi bekleniyor. Yıldırım daha önce de Erol Akyavaş’ın “En-el hak” tablosunu satın alarak dönemin rekorunu kırmıştı.)

  'ZEİD'İ TELEFONDA ALDIK'

Fahrünnisa Zeid'in "Break of the Atom and Vegetal Life" ("Atomun Parçalanışı ve Bitkisel Hayat") tablosunun peşinde miydiniz yoksa satışa çıkınca mı haberiniz oldu?
 Bende birkaç küçük Zeid çalışması vardı ama evime asacağım güzel bir parça daha istiyordum. Bunu görünce, çok beğendim. Ailenin satışa çıkarması, en önemli ve en büyük eserinin olması önemliydi. Ayrıca isteğim bu resmin Türkiye'ye gelmesiydi. Çünkü Fahrünnisa Zeid Türkiye'nin yetiştirdiği ilk ve en önemli sanatçılardan biri. Dünya çapında da kendini kanıtlamış, Türk ve İslam coğrafyasında çizgilerini kültürünü yansıtan bir sanatçı...

Tablo geldiğinde ne yapacaksınız?
 Bilmiyorum. Nereye koyacağımı düşünüyorum. Boyutu bayağı büyük. O kadar büyük duvarı nereden bulacağım? Uzun vadede böyle bir eserin evime veya ofisime hapsedilmesine karşıyım. İnsanlarla paylaşılması lazım.

Geçici bir süreliğine başka bir müzeyle anlaşmayı düşünüyor musunuz?
 Zaman içerisinde olacaktır ama şu an netleşmiş bir şey yok.

Müzayedeye gittiniz mi yoksa telefonla mı katıldınız?
 Arkadaşım Rafi Portakal ile takip ettik. Ben seyahatte olduğum için o telefonla katıldı.

Başka Türk var mıydı almaya çalışan?
 Birisi vardı ama Türk olup olmadığını sormadım.

Çok kapışmalı geçti mi? Kaç dakika sürdü?
 Yok çok kapışmalı geçmedi. Daha önce aynı eser için daha yüksek meblağlar istemişler.

 "En uzun lot 3.5 dakikadır" diye bir espri vardır. O adrenalini seviyor musunuz?
 O çok kötü bir şey, bağımlılık yapıyor. Hırsla bazı hatalar da yapıyorsunuz. Bir keresinde değeri 7 bin lira eden bir parçayı 50 bin liraya alacaktım az kalsın. Gitmeyip telefonla katılmak daha garanti.

Ama müzayedede boy göstermenin verdiği bir haz yok mu? Uluslararası koleksiyoner cemiyetiyle dirsek teması başladı mı?
Hayır o çarkın içine girmedim, girmeyi de düşünmüyorum.

Türkiye'de bir takım sanatçıların öne çıkmasında spekülasyonun payı nedir?
 Spekülasyon her ülkede vardır, önemli olan ne kadar bilinçli yapıldığı...

 "Muhafazakar kesimle çağdaş modern Kemalist kesim  arasında çatışma yok"

Türkiye'de sermayenin el değiştirdiği konuşuluyor. Sanat ve kültür tüketimine nasıl yansıyor bu durum?
 Sermaye el değiştirmiyor, sermaye büyüyor. Birileri kaybetmiyor. Eskiden 100 tane sermayedar vardı, 10 tanesi çıktı. Şimdi ise 90 tanenin yanına 900 tane daha geldi. Sermaye Anadolu'ya doğru büyüdü. Tabii insanlar paralandıkça zevkleri de değişiyor ve gelişiyor.

O zevk değişimini gözlemliyor musunuz? Eski zenginlerle yeniler arasında kültür üzerinden bir sürtüşme var mı?
Türkiye'nin muhafazakar kesimiyle çağdaş modern Kemalist kesimin çatışması var mı diye sorabiliriz. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın devamı bir ülkedir. Batıya dönüklük 1800'lerin ortasında başlamıştı. Bugün, iki kutup var ama onu biz keskinleştirdik. Muhafazakar dediğimiz kesim geçmişine, dinine, kültürüne daha bağlı ama çağdaş insanlar. Dünya'ya açıklar. Yani muhafazakar kesimi illa belli kalıplar içerisine hapsetmemek lazım.

Tüketim kültüründe ince farklılıklar yok mu?
 Çok doğal. Onların hayata bakış açısıyla ötekiler farklıydı, zaman içerisinde yakınlaşacak ve kutuplaşma kaybolacak.

 (Yıldırım’ın koleksiyonunda 800’e yakın parça var; biri de Joan Miro baskısı)

'25 BİN LİRALIK ESERLER 2.5 MİLYONA ÇIKTI'

Türkiye'de sanat piyasasının rolü abartılıyor mu yoksa dünya piyasasında yer edinmeye başladık mı?
Ortada yapılmış cirolar, müzayedeler var. 20 sene önce 25 bin liraya satılan eserler 2.5 milyona kadar çıktı.

Ama dünya ile kıyaslanacak bir seviyede değiliz...
 Yok daha değiliz. Dünyadaki genç sanatçılarla bizimkileri kıyasladığımızda öyle bir derinlik yakalayamadık.

'Tepki AVM'lere değil, vahşi yapılaşmaya karşıydı'

İstinye Park'ın ortaklarından birisiniz. Zorlu Center'ın açılışı sizi etkileyecek mi?
 Mutlaka etkileyecektir ama Türkiye büyüdüğü için herkes kendine bir yer bulur.

AVM'ler zamanla ölü yatırıma dönüşür mü?
 Türkiye'nin çok geniş caddeleri ve kaliteli binaları olmadığı için henüz öyle bir tehlike yok Her 50 binlik nüfusa bir tane AVM olabilir. Önemli olan güzel ve fonksiyonel olması, bulunduğu yerin trafiğini kirletmemesi.

Gezi sonrası AVM'lere karşı toplumda bilinçlenme başladı.
Tepki AVM'lere değil, vahşi yapılaşmaya karşıydı. Bazı AVM'ler tarihi dokuyu bozuyor. Yani AVM'ye reaksiyon yok çirkin yapıya reaksiyon var.

Gezi sonrası müşteride azalma oldu mu?
 Hayır, azalma yok. 2013'te ziyaretçi sayısı ve ciroda yüzde 4-5 oranında artış oldu.

EN PAHALI ÇAĞDAŞ TÜRK RESİMLERİ

 “Atom ve Bitkisel Yaşam Arasında” Zeid 5 milyon 450 bin TL
“Kâbe” Erol Akyavaş 2 milyon 900 bin TL
“Mavi Senfoni” Burhan Doğançay 2 milyon 800 bin TL
“En-el Hak” Erol Akyavaş 2 milyon 780 bin TL

Esen Evran/HT Gazete

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde