1926’da başlayan macera: Milliyet

1926’da başlayan macera: Milliyet

Babaları Ercüment Karacan’ın sattığı Milliyet gazetesini 31 yıl sonra oğulları aldı

1926’da başlayan macera: Milliyet
16px
24px
25.04.2011 17:04
ABONE OLgoogle

Milliyet için 1998 yılından beri satıldı, satılıyor söylentileri gündemden hiç düşmedi. Maliye’nin Cumhuriyet tarihinin en büyük cezasını 2009 yılında Doğan Grubu’na vermesine kadar bir gelişme olmadı. 3.8 milyar liralık vergi borcunun Doğan Grubu’nun bazı yayın organlarını elden çıkarmasına neden olacağı konuşuluyordu. Önce İpek Grubu, ardından da Ülker Grubu ile görüşmeler yapıldığı dedikodusu yayıldı. Ancak Doğan Grubu ile Demirören-Karacan grubu el sıkıştı ve Milliyet, 48 milyon dolara, Vatan ise 26 milyon dolara satıldı.

 Cumhuriyet ve Hürriyet’ten sonra Türkiye’nin en eski üçüncü gazetesi olan Milliyet hakkında 1998 yılından beri “satıldı”, “satılıyor” söylentileri gündemden hiç düşmedi. Milliyet’in de adı her ay bir patronla anıldı. Ama hiçbiri gerçekleşmedi. 1998 yılında Korkmaz Yiğit, Milliyet’in çoğunluk hisselerini satın aldıysa da patronluğu uzun sürmedi. Korkmaz Yiğit’in patronluğu bir ay sürebildi. Yeraltı dünyasından Alaattin Çakıcı ile yaptığı bir telefon görüşmesinin kasetleri televizyonlarda yayımlanınca Milliyet’i eski sahibi Aydın Doğan’a iade etmek zorunda kaldı. Aydın Doğan’ın geri almasına rağmen “satılıyor” söylentilerinin ardı arkası kesilmedi. 2001 yılında bu iddialar manşetlere çıktı. Bir gün Uzan’lar, bir gün Karamehmet, bir gün Turgut Yılmaz’la adı anılan gazetenin satışa konacağı söylentisi, 2009’da Maliye’nin Doğan Grubu’na Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezasını kesmesinden sonra yeniden alevlendi. Önce İpek Grubu, ardından Ülker Grubu’na “satıldı” söylentileri yayıldı. Fakat bomba haber geçen hafta patladı. Milliyet ve Vatan gazetelerinin satışı için Doğan Grubu ile Demirören-Karacan grubu anlaşmaya vardı.

Demirören grubunun medya dünyasına girmesi sürpriz bir gelişme olarak yorumlanırken müzik yayını yapan radyo ve televizyonları olan Karacan grubunun Milliyet’e Demirören Grubu ile birlikte ortak olması “tamamen duygusal” nedenlere bağlandı. Milliyet, bilindiği gibi Ali ve Ömer Karacan’ın dedeleri tarafından kurulmuş, babaları Ercüment Karacan döneminde ise altın çağını yaşamıştı. Ancak babaları Ercüment Karacan, gazetenin efsanevi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’nin 1979’da katledilmesi üzerine Milliyet’i satarak basın dünyasından çekilip yurtdışına yerleşmeyi yeğlemişti. Böylece Milliyet 31 yıl sonra yeniden kurucu ailenin yönetimine geçmiş oldu.

1926’da başlayan macera

Milliyet gazetesinin ilk kurucusu Ali Naci Karacan olarak bilinirse de, bu isimde ilk gazete çıkaran kişi Mahmut Soydan’dır. Soydan, 1926 yılında Atatürk’ün izniyle Milliyet’i İstanbul’da çıkarmaya başladı. Gazete 1935 yılında adını Tan olarak değiştirdi ve gazetenin yöneticilerinden Ali Naci Karacan’a satıldı. Karacan, başarısız birkaç gazete çıkarma girişiminden sonra Tan macerası da uzun sürmedi. 1950 yılında aralarında Ali İhsan Göğüş, Yılmaz Çetiner, Bedii Faik gibi gazetecilerle birlikte Cağaloğlu Türbedar Sokak’ta Dr. Nuri Akça’nın eski matbaasına taşınarak sekizinci gazetesi Milliyet’i çıkarmaya başladı.

Karacan’a göre, “Tan” adı okurlar tarafından tutmadığı için yeniden Milliyet adına dönmekte yarar vardı. Türbedar Sokak’taki üç odalı, iki masalı ve tek telefonlu harap binada hazırlanan Milliyet, 3 Mayıs 1950 günü Kılıç Ali’nin Atatürk’e ilişkin anılarıyla yayın hayatına hızlı bir şekilde girdi. Bu yazı dizisiyle iyi bir tiraj yakalayan Milliyet, dizinin bitimiyle birlikte hızlı bir tiraj kaybına uğradı. Cumhuriyet gazetesinin “gizli patronu” Nazime Nadi’den 150 bin liraya aldığı rotatifle baskı makinelerini yenileyen Milliyet, yeni bir atılıma girdi. 1 Ekim 1954’ten İstanbul Ekpres gazetesinden Abi İpekçi’yi transfer etti. Gazete aynı yıl Molla Fenari Sokak’taki yeni binasına taşındı. Abdi İpekçi yönetimindeki Milliyet 1 Ekim günü büyük bir kampanya başlattı. 12 sayfalık gazete 10 kuruşa satılacak ve gazeteyi okurlara müvezziler (gazete dağıtıcıları) ulaştıracaktı. 1 Ekim 1954 yılı Milliyet için yeni bir dönüm noktası oldu.

Karacan 1955 yılında vefat edince, patronluğa oğlu Ercüment Karacan geçmişti. Gazetenin yaptığı atılımların karşılığında devasa bir borç yükü altına girmişti. Bu borç yükü Ercüment Karacan’ın gözünü korkutuyordu. Hukuk danışmanları ona üç seçenek sunmuşlardı. Ya reddi mirasta bulunacak, ya gazeteyi satacak ya da “babamın bıraktığı yerden devam” diyecekti. Abdi İpekçi ile kafa kafaya verip olumsuz mali tabloya rağmen “devam” kararı aldı.

Ali Gevgilli olayı

İpekçi yönetimindeki Milliyet, dönem dönem krizler de yaşamıştır. Bunlardan ilk akla geleni “Ali Gevgilli Olayı”dır. İpekçi, yazıişleri müdürlüğü görevine getirmek istediği Ali Gevgilli’ye yazıişleri kadrosu “Ya biz ya Ali” diyerek rest çekince, bu resti görmüş ve tercihini “Ali Gevgilli”den yana kullanmıştır. Bu tercih karşısında yazıişleri kadrosu topluca başka gazeteye geçince, İpekçi gazeteyi küçük bir grupla çıkarmak zorunda kaldı.

İpekçi suikastı

Türkiye’de terör olaylarının zirve yaptığı yıl olan 1979’da Abdi İpekçi, ülkücü terörist Mehmet Ali Ağca tarafından arabasının içinde katledildi. İpekçi’nin katledilmesi Ercüment Karacan’ın bütün keyfinin kaçmasına, hatta ürkmesine neden oldu ve 1980 yılında gazeteyi Aydın Doğan’a satarak yurtdışında yaşamaya başladı. Gazetecilikten gelmeyen ilk patron Aydın Doğan yönetimindeki Milliyet uzun yıllar istikrarlı bir şekilde Babıâli’nin önde gelen üç gazetesi içinde yer aldı ve etkinliğini korudu.

1990’lı yıllarda Babıâli’nin yerini şehir dışındaki plazalar almıştı. 1992 yılında temeli atılan Doğan Medya Center, bir yıl sonra hizmete açıldı ve Milliyet yeni plazaya taşındı.

Cumhuriyet’te Hasan Cemal-Okay Gönensin ve Emine Uşaklıgil ekibinin İlhan Selçuk ve arkadaşlarını tasfiye etmesinden sonra Ali Sirmen, Uğur Mumcu ve Oktay Akbal Milliyet’in yazarları arasında katıldılar.

1994 yılında Milliyet’te genel yayın yönetmeni değişti. Umur Talu’dan boşalan bu makama Ufuk Güldemir’in getirilmesi, gazetede taşları yerinden oynattı.

Gazetenin yerleşik değerleri ve İpekçi döneminden kalan yazarlarıyla çatışan Güldemir’in yayın çizgisi ise Milliyet okuruna oldukça aykırı geldi. Güldemir’in gazeteye aldığı Ahmet Altan’ın “Atakürt” yazısı okurun tepkisiyle karşılaşınca önce Altan, ardından da Güldemir Milliyet’e veda etmek zorunda kaldı.

1998 yılına gelindiğinde basın dünyasına son dönemlerde iş dünyasında yıldızı parlayan Yiğit fırtına gibi girdi. Yeni Yüzyıl, Kanal 6, Kanal E ve Genç TV’den sonra Milliyet’i satın almak için Doğan’la masaya oturdu. Satış görüşmeleri basına yansıyınca duayen gazeteci Nezih Demirkent, “Aydın Doğan olsa olsa Milliyet’in binasını satar, gazeteyi asla” diyerek iddialı bir yazı kaleme aldı. Ancak 1998 Eylül’ünde anlaşma sağlandı ve Doğan, basında ilk göz ağrısı sayılan Milliyet’in çoğunluk hisselerini 185 milyon 813 bin dolara Korkmaz Yiğit’e sattı. Ancak Yiğit’in patronluğu uzun sürmedi. Özelleştirme İdaresi’nden aldığı Türk Ticaret Bankası’nın satışı sırasında yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı ile telefon görüşmelerinin kasetleri ortaya çıkınca, Milliyet içinde yazarlar ve yönetim kadrosunda istifalar başladı. Bir grup eski yönetici ve yazar Aydın Doğan’a giderek Milliyet’i geri almasını, aksi takdirde topluca istifa edeceklerini bildirdiler. Bir hafta süre isteyen Doğan, Yiğit’le görüşerek Milliyet’i geri aldı.

2001’de büyük tasfiye

2001 yılında gazetede büyük bir tasfiye yapıldı. Gazetede uzun yıllar yöneticilik ve yazarlık yapmış, birçoğu İpekçi döneminde Milliyet’e girmiş isimlerin iş akdi feshedildi. Turhan Selçuk, Bedri Koraman gibi karikatüristlerin yanında Umur Talu, Yalçın Doğan, Zeynep Oral, Nilgün Cerrahoğlu, Şahin Alpay ve Duygu Asena’nın işine son verildi.

İLKLERE İMZA ATTI

Abdi İpekçi yönetimindeki Milliyet, gerçek bir gazete kimliğine kısa sürede kavuştu ve geniş okur kitlesinin beğenisini kazanan bir gazete oldu. Gazete hükümete bağımlı bir gazete hüviyetinden çıkıp bağımsız, sosyal demokrat bir çizgide yayın politikasıyla logonun altındaki “basında güven” yazısına layık olmayı başardı. Gazetenin birinci sayfasında “Durum” başlığı altında imzasız yazılar yazan İpekçi, 1965 yılında logodaki meşaleyi değiştiriyor ve “Durum” başlıklı köşenin altına artık imzasını da atıyordu. Milliyet gazetesi, toplum yararına birçok kampanya, yarışma ve kültürel faaliyetleri ilk başlatan gazete oldu. 1958’de “Çanakkale Abidesi’ni kurtarma” adına başlatılan kampanyalar, “Zap Suyu’na Köprü” ve birçok yardım kampanyaları ile devam etti.

Yayıncılık alanında da Milliyet, pek çok ilki gerçekleştirdi. Gazete bünyesinde pek çok dergi ve ek çıkarıldı. Ancak içlerinde en çok Milliyet Sanat ve Milliyet Çocuk dergileri sükse yaptı. Türkiye’nin en sevilen magazin dergilerinde de Milliyet imzasını görürsünüz. Hey, Tele Magazin, Hey Girls, Güm Güm gibi. Basın tarihinde ilk ekonomi sayfası da Ali Gevgilili tarafından Milliyet’te yer almıştır. Milliyet, 1975 yılında ikinci adresi Molla Fenari Sokak’taki binayı da terk edip Nuruosmaniye Caddesi’nde yaptırılan ilk modern gazete binasına taşınıyordu.

Miyase İlknur/Cumhuriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde