150 dolar için 6 ay hapis cezası yemiş

150 dolar için 6 ay hapis cezası yemiş

Aydınlı Grup’un sahibi Mustafa Şevki Kavurmacı, 150 doları geri yatırmadığı için 6 ay hapis cezası almış

150 dolar için 6 ay hapis cezası yemiş
16px
24px
27.06.2011 08:36
ABONE OLgoogle

Aydınlı Grup’un sahibi Mustafa Şevki Kavurmacı, 1975’te yurtdışı seyahatinden kalan 150 doları geri yatırmadığı için 6 ay hapis cezası aldığını anlattı.

Kavurmacı, “Özal’ın açtığı Anadolu liseleri devrim yarattı. Anadolu insanı eline bavulu aldı ihracat, ithalat yaptı. Robert Kolejli zenginlere alternatif yeni sermaye grupları oluştu” dedi.

CACHAREL, Pierre Cardin, U.S. Polo Assn. gibi markaların Türkiye temsilcisi ve gayrimenkul projeleri geliştiren Aydınlı Grup’un kurucusu Mustafa Şevki Kavurmacı ile söyleşiye rötar yapan uçağım nedeniyle bavulumla gidiyorum. Titiz ev sahipliğini fazlasıyla hissettiriyor. Yarım saatte bir “Yoldan geldiniz yemek söyleyelim size” diyor.

Zaten birer tabak karpuz ve kavunu yediğimizi görmeden ne fotoğraflar için Emre’ye poz verdi ne de söyleşiye başladı. Aydınlı, 2010 yılında 290 milyon lira ciro yapan, 2011 için 400 milyon lira hedefleyen bir grup. 2008 ortasına kadar grubun Yönetim Kurulu Başkanı olan şu anda Danışma Kurulu Başkanlığı koltuğunda oturan Mustafa Şevki Kavurmacı (70) sorularımızı yanıtladı.

Sanayicilik hayali kurdu
*   Akademisyen olmak istiyorsunuz ama hocalarınız sizi ticarete yönlendiriyor. Nasıl başladı serüveniniz?
-  Asistanlık bekliyordum, hocalarım ticarete yöneltti. Askerliğimi tamamladım. Sultanhamam mağazacılığı bitecek deniyor. 1972’de Fatih’te 7 katlı binada Aydınlı mağazası açtım. O zaman sadece Atalar ve Vakko mağazası var. Paris’te Pret-a-Porter fuarına gideceğiz. Yıl 1975. Aynı şirketten iki kişi yurtdışına çıkamıyor. Ağabeyim başka bir şirketin çalışanı oldu, 500’er dolar para alarak gittik. Paradan arta kalan 150 doları bankaya geri yatırmayınca Türk Lirası’nı Koruma Kanunu’na dayanarak 6 ay hapis cezası verdiler. Farklı bir suç işlemediğim için fiili olarak gerçekleşmedi. Türkiye kapalı ekonomiydi. Biz sanayici olma hayali kuruyorduk. 1980’lerde Turgut Bey ile bu kapılar açıldı.
Türk aile yapısı etkiledi
*  Ne zaman üretici oldunuz?
-  1986’da ilk fabrikanın inşası başladı. Aylarca makineleri bekledik. İlk Almanya’ya fason üretmeye başladık.
*  Pierre Cardin, Cacharel gibi markaların temsilciliği nasıl başladı?
-  Bizi Pierre Cardin kendi buldu. Cacharel’i ise biz bulduk. Genel müdürü Türkiye’ye geldi. Daha çok Türk aile yapısını anlattım. “Böyle bir felsefeden çok etkilendim. Her yerde para para para… Bana insan olduğumu hatırlattınız” dedi ve anlaşma imzalandı. U.S. Polo’yla da bir Amerika seyahatinde anlaştık.
Anadolu liseleri devrimi
*  Yeni sermaye gruplarının oluşmasını, sermayenin el değiştirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-  Türkiye’deki uyanış Özal ile başladı. Özal, Anadolu liselerini açarak Türk çocuklarının lisan öğrenmelerini sağladı. Onlar da yurtdışına açılabildi. Bu bir inkılaptır, devrimdir. Türkiye’deki ihracat, ithalat unsurları belli grupların elindeydi. Onlar zengin insanlardı, St. Joseph, St. Benoit’da, Robert’te okumuşlardır. İki oğlum ve kızım Anadolu lisesi mezunudur. Anadolu’da ufku açılanlar çantayı alıp yurtdışına çıktı. Bugünkü ihracatın dinamiğini onlar ateşledi. Türk insanına güven geldi; “Biz de varız” dediler. Sonra istikrarla yabancı sermaye gelmeye başladı.

Kaba hayal kuran yeşil sermaye battı

*  Yeşil sermaye kavramı epeydir tartışılıyor.
-  Efendim bunlar yanar döner... İnsanları kullandılar. Daha doğrusu yanlış ütopyaya girdiler. Kombassan’ın temsilcisini yakinen tanırdım; kötü niyetli değillerdi. O kendi düşünceleriyle özdeş ekibi kuramadılar. Hayallerin her zaman gerçek olmadığını, Türkiye gibi handikaplarla dolu, enflasyonist bir ülkede olduklarını unuttular. Neticede kaybettiler.
*  Gurbetçilerden para toplayan
gruplar oldu.
-  Bunların büyük kısmı kaba hayal içerisindeydiler.
*  Bunların dışında yerli ve köklü gruplar da var.
-  Ülker Grubu’na bakalım. Sabri Bey’i tanırım. Pek çok kuran kursuna ekmek verirdi. Türkiye çok fakirdi. Türkiye’nin bugün bu hale gelmesinde çile çekmiş insanların çok katkısı var. Bugün oğlu babasından aldığı bayrağı 10 kat yükseltti, bir imparatorluk kurdu. Murat da çok mütevazıdır.

Florya’da 300 konut ve alışveriş merkezi yapacak

*  İnşaata neden girdiniz?
-  2008 krizinde hedeflerimiz S.O.S. verdi. Alternatif çözüm arıyorduk. Oğlum Ömer inşaat işini önerdi. Zaten kendi binalarımızın inşaatını yapıyorduk. Solarkent’e böylece başladık.
*  Florya’da eski açık araba pazarının yerini de siz aldınız. Nasıl değerlendireceksiniz orayı?
-  Yine Ömer geldi bu TOKİ ihalesinden söz etti. 15.5 milyon TL’ye aldık. İki de ortağımız var. 60 bin metrekare alışveriş merkezi yapacağız. 300 konut var; 1.250 talep geldi.
*  Yeni iş kolu düşünüyor musunuz?
-  Hedefimiz bildiğimiz işi yapmak. Hayaller, ütopyalar güzeldir. Erişilemeyecek ütopyalar değil ama. İnşaatta iyi bir yere tutunduk, kalıcı olacağız.

Cemaati severim Hoca Efendi şanstır

*  Muhafazakar sermayenin farkı nedir?
-  Malum muhafazakarlar dindar insanlardır. Fert kendi için yaşıyorsa topluma faydalı değildir. Muhafazakar insanların temel felsefesi topluma faydalı olmaktır. Bencil değildir. Dünyadaki vazifesi bir istasyonda beklemek gibidir.
*  ‘Cemaat ekonomisi’ için neler söyleyeceksiniz?
-  1963’ten beri Fethullah Gülen’i tanırım. Türkiye’deki bütün İslami cemaatlerin büyükleriyle tanıştım. Hepsinin toplantısında hakim olan hava mistikti. Fakat Gülen’in mesajında peygamberin “İki günü musavi olan insan ziyandadır”, “Bir insan açken, tok olanın imanından şüphe ederiz”, “İşçinin alın teri kurumadan hakkını ödeyin” hadisleri vardı. Gülen hareketi, Peygamberimizin verdiği mesajın hayata geçmesidir.
*  İslam’ın ekonomik yönü mü ortaya çıktı?
-  Bizdeki küllenmiş değerlerin yeniden alevlenmesi diyelim.
*  Siz de cemaattensiniz…
-  Cemaati seven birisiyim. Hoca Efendi Türkiye için bir şanstır. Dünyada başka bir ülkede olsa Nobel Barış ödülü alırdı.
*  İslami bir ekonomik model anlatıyorsunuz; çok güzel ama cemaatin siyasete müdahalesi endişe de yaratıyor.
-  Efendim siyasetle hiç ilgileri yok. Fakir fukaranın yanındalar, eğitim olmazsa olmaz diye düşünürler, sosyal güvenliğe inanırlar ama siyasetle ilgileri yok. Hoca Efendi’nin bir ağacı bile yoktur.

10 bin TL üstündeki her iş masaya gelir

*  Şirketinizde son kararı hep siz mi verirsiniz? Oğullarınız size danışırlar mı?   
-  Biz şirkette her şeyi istişare ederiz. Bir ara büyük oğlum yanlış işler yaptı ama hemen toparladı. Ama Ömer hiç yapmaz. Her şeyi konuşuruz, tartışırız. 10 bin TL üzeri her konu bizde masanın üzerine gelir.

Pierre Cardin fiyatını çok çıkardı

*  Pierre Cardin kendi ismini taşıyan markasını satmak istiyor. Sizin ilgilendiğinizi de biliyoruz. Gerçekten bu mümkün mü?
-  Markası için 1 milyar dolar teklif etmişti. Biz eğer 500 milyon dolar olursa bir konsorsiyum ile alabiliriz, dedik. Bir cevap vermedi. Şimdi ise 1 milyar Euro istiyor. Bu rakama satılmaz. Bizim almamız mesele değil. Bir Türk girişimci, grup alsın isteriz.

Demet Cengiz Bilgin/Hürriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde