'O gün bizi şikayet edenler bugün çok mutlu'

'O gün bizi şikayet edenler bugün çok mutlu'

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir dönem kendilerini şikayet eden bankacıların şimdi çok mutlu olduğunu söyledi

'O gün bizi şikayet edenler bugün çok mutlu'
16px
24px
25.05.2012 13:06
ABONE OLgoogle

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde Türk bankacılık sektöründe yabancıların hisse satmaları veya ortaklık yapılarını değiştirmeleri söz konusuysa, bunun buradaki yapılarından memnun olmadıkları için yapılmadığını belirterek, ''Aslında belki içleri kan ağlıyor bunu yaparken, 'kalsak kim bilir ne güzel iş yapmaya devam edecektik' diyorlar, ama kendi evlerindeki bilanço yapıları ve yeni regülasyon onları böyle adımlar atmaya zorluyor'' dedi.

      Babacan, Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin 11. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, günümüzde AB ve bazı ülkelerde söz konusu olan stres testlerinin Türkiye'de çok uzun zamandır yapıldığını anımsattı.

      Bunu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir ölçüde Merkez Bankası'nın gerçekleştirdiğini anlatan Babacan, farklı senaryolarla hangi bankada ne tür gelişmeler olabileceğinin simülasyonlarla sürekli kontrol edildiğini söyledi.

      Kriz süresince Türk bankacılık sektörünün çok iyi bir performans sergilediğini vurgulayan Babacan, tüm OECD ülkeleri içinde Türkiye'nin, bankacılık konusunda devlet olarak ciddi bir tedbir almak zorunda kalmayan tek ülke olduğunu hatırlattı.

      AB'de bu alanda yapılanlara değinen Babacan, pek çok bankanın, ya merkez bankalarının sağladığı likidite ya da devletlerden aldıkları desteklerle varlıklarını sürdürdüğünü ifade etti.
      
     ''O gün şikayet edenler bugün çok mutlu''
     
     Avrupa'nın ve ABD'nin Türkiye'de iş yapan bankalarına bakıldığında, kendi evlerinde sorun yaşayan bankaların buradaki operasyonlarının sapasağlam varlığını devam ettirdiğini vurgulayan Babacan, ''Nasıl olur da ana yapı sarsılıyor, Türkiye'de bir şey olmuyor- Türkiye'de bizim kurallarımız, bizim düzenleme çerçevemiz geçerli'' diye konuştu.

      Bu düzenlemeler yapılırken bazılarının pek hoşnut olmadığını, ''çok sıkıyorsunuz'', ''bu kadar sermaye konur mu bankaya-'' dediğinin altını çizen Babacan, buna rağmen Türkiye'ye çok yatırım geldiğini ve ciddi anlamda sektörün dışarıya açık hale gelmesinin söz konusu olduğunu kaydetti.

      Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

     ''Bakıyorsunuz o gün şikayet edenler bugün çok mutlu. Hatta öyle örnekler var ki asıl ülkelerdeki, kendi ülkelerindeki ana yapının değerine, bir de Türkiye operasyonuna bakıyorsunuz... Türkiye operasyonunun değeri, ana yapının değerini geçmiş durumda. Tek başına büyük bir varlık... Şu anda uluslararası bankaların en değerli varlıklarının bir kısmı Türkiye'deki yatırımlarından oluşuyor. Hatta acil nakit ihtiyacı olan ya da bilançosuna acilen çeki düzen vermek zorunda olanlar, önce Türkiye'deki operasyonlarını değerlendiriyorlar. 'Burada kıymetli bir değerimiz var, bunun bir kısmını nakit olarak alıp bilançomuza koyarsak belki rasyolarımızı daha da düzeltebiliriz' diye... Dolayısıyla bugünlerde eğer bizim bankacılık sektörümüzde yabancıların hisse satmaları veya ortaklık yapılarını değiştirmeleri söz konusuysa, buradaki yapılarından memnun olmadıkları için değil. Aslında belki içleri kan ağlıyor bunu yaparken, 'kalsak kim bilir ne güzel iş yapmaya devam edecektik' diyorlar, ama kendi evlerindeki bilanço yapıları ve yeni regülasyon onları böyle adımlar atmaya zorluyor.''

"Enflasyonun bu yılın sonuna doğru bizim hedeflerimize yaklaşan bir trende gireceğini bekliyoruz''

Babacan, geçen yıl enflasyonun çift haneli kapanmasına ilişkin, ''Biz bunun geçici olduğunu görüyoruz. Merkez Bankamızın analizlerine, açıklamalarına bakıldığında enflasyonun bu yılın sonuna doğru bizim hedeflerimize yaklaşan bir trende gireceğini bekliyoruz'' dedi.

      Babacan, OECD'nin aralık ayında gelir dağılımına ilişkin yayımladığı bir raporu anımsatarak, OECD ülkelerinin hemen hemen tamamında zengin ile fakir arasındaki uçurumun büyüdüğünü, aynı raporun Türkiye verilerine bakıldığında gelir dağılımının her yıl düzeldiğini, zengin ile fakir arasındaki uçurumun kapandığını kaydetti.

      Sosyal destek mekanizmalarının her geçen gün daha da büyüdüğünü ifade eden Babacan, üzerinde çalışılan aile sosyal destek uzmanları sisteminin, aile hekimliği gibi her aileden mesul bir uzmanın olacağını söyledi.

      Babacan, uzmanların sosyal politika açısından ailelerin her şeyine bakılacağını anlatarak, şunları aktardı:

      ''Devletin sağladığı bir imkan varsa, aile bunları öğrenmediyse devlet imkanlarıyla o aileyi buluşturacak bir yapıyı kurmuş olacağız. 7-8 bin kişiyle Türkiye'de tüm sosyal destek alması gereken ailelere ulaşmamız mümkün olabilecek. Sosyal desteklerin yanında vergi politikaları da önemli. Yapmış olduğumuz vergi düzenlemeleriyle asgari ücret alan vatandaşımız evliyse ve 3 çocuğu varsa artık biz ondan vergi almıyoruz. Evliyse bir muafiyet, her çocuk için muafiyet imkanı, evli ve 3 çocuk olduğunda asgari ücret olan vatandaşımız, gelir vergisinden fiilen muaf. Eskiden insanlar fiş toplardı ve vergi iadesi alırdı. Kayıt dışılık bununla çözülmüyor. Vergi politikamızı değiştirerek, bu dengeyi kurmuş olduk. Gelir dağılımının düzenlenmesine ilişkin Türkiye'de rekabet eskiye göre daha iyi çalışıyor. Özel koruma alanları yok. Her alanda bir rekabet var. Anadolu'nun her yerinden Türkiye devleri çıkıyor, daha sonra bakıyorsunuz, dünya oyuncusu haline geliyor. Yeni firmalar, iş dünyasının eski büyükleri pek çok alanda zorluyor. Çok sayıda büyük firmamız belli sektörde yoğunlaşmak zorunda kaldı. Son 10-15 yıllık dönemde bu dönüşümü gördünüz.''

      Meksika'da kişi başına düşen milli gelirin, aynen Türkiye'deki gibi 10 bin dolar olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:

      ''Onların nüfusu yüzde 50 daha fazla. Açlık sınırı altında yaşayan milyonlarca insan var. Kişisel serveti 10 ile 20 milyar dolar civarında olan bir sürü insan var. Meksika ziyaretleriyle iş dünyası yapısıyla ilgili görüşmelerde enteresan uygulamalar gördüm. Bizim yasak gibi gördüğünüz alanlarda kapılar açılmış. O kapılardan belli firmalar geçiyor. Onlar da iyi para kazanıyor. Bizde böyle bir şey yok. Rekabetin çalışması için adımlar atıyoruz. Bu, Türkiye'yi gelir dağılımı açısından daha iyi noktaya getirdi.''
      
     ''Enflasyonun tek hane olması bekleniyor''
     
     Babacan, enflasyonda geçen seneyi çift haneli rakamla kapatıldığını anımsatarak, ''Biz bunun geçici olduğunu görüyoruz. Merkez Bankamızın analizlerine, açıklamalarına bakıldığında enflasyonun bu yılın sonuna doğru bizim hedeflerimize yaklaşan bir trende gireceğini bekliyoruz. Bunu sadece Merkez Bankamız değil, piyasa oyuncuları da diyor. Hazinemizden borçlanma faizlerine bakıldığında tek haneli faizler. Eğer enflasyonun çift haneli olacağına dair bir beklenti olsaydı Hazine faizlerinin böyle kalması mümkün değildi. Bu işte alıp satan fiilen para yatıranlar da önümüzdeki dönem enflasyonun düşeceği kanaatine sahip. Bu tahmin çalışması mıdır- yoksa fiili bir alışverişin sonucunda zımni ortaya çıkan değer midir- Bu zımni değer yapılan çalışmalardan çok daha güvenilir olabiliyor. Para politikalarının etki alanındaki gelişmelerden de geçici artış.

      Sigaradaki vergileri artırdık, Uzak Doğu'dan giyim-kuşam, tekstil gibi ürünleri yüzde 30, kumaş gibi hammadde ürünlerde yüzde 20 artırdık. Bu toplam enflasyonumuzu yarı puan sıçrattı. Biz 'korumacılığa karşıyız' diyoruz ama uzun süre devam ettirilmesi doğru olmayan bir adımımız oldu. Enerji fiyatları arttı, enflasyon etkilendi. Bir defalık olduğu için geçen yılki rakamların bu yılki rakamlara baz etkisi dikkate alındığında, biz de piyasa analistleri de onun düşeceğine inanıyor.''

      Cari açıkta, konjonktürel sebeplerin izahının daha kolay olduğunu, yapısal konulara inildiğinde köklü adımların gerektiğini ifade eden Babacan, ''Bu adımlar hemen sonuç verecek adımlar değil. Tasarruf oranlarımız çok düştü. Güven ortamından bahsediyoruz bahsediyoruz ama bu hızlı tüketime sebep oluyor. Kazanmadan harcama yaşanıyor. Geleceğe doğru borçlanıp peşinen harcama görüyoruz. Bu makul büyüklüklerde olabilir ama ölçü kaçacak olursa zamanında tedbir almak gerekiyor'' diye konuştu.
      
     ''Serbest piyasada iyi düzenlenmiş kurallar önemli''
     
     Ölçünün kaçtığı ülke, hükümet ya da otoritede adım atılmasının zorluğuna işaret eden Babacan, şunları söyledi:

      ''Herkesin mutlu olduğu dönemde, 'eğlence bitti normale dönüyoruz herkes kendine çeki düzen versin' gibi bu adımlar atılamayabiliyor. ABD'de konut kredileri milli gelirin yüzde 80-90'a ulaştı. Büyük ilanlarda afişlerle 'gücünüz yetmediği halde nasıl ev sahibi olabilirsiniz-', 'maaşın yetmiyor demeyin, ev alın' gibi afişlerle bankalar bunu ilan etti. 100 liralık ev alana 110 lira 120 lira kredi verdiler. Gayrimenkul fiyatları düşünce ne olacak ki düştü ve olan da oldu. İnsanlar evin değeri 80'e indi dediler al anahtarı ev senin olsun dediler. Krizin başlangıcı bu tür adımlar. Serbest piyasa ekonomisi tamam ama belli bir düzende çalışır.

      Olimpiyatlara, spor yarışmasına bakın, 'hiçbir kural yok kazananı seçeceğim' diyemezsiniz. Çizgileri çekip sıraya diziyorsunuz, ilaç kullanmış mı test yapıyorsunuz, uymayanları cezalandırıyorsunuz, ondan sonra 'haydi koşun' diyorsunuz. Serbest piyasanın iyi düzenlenmiş dikkatli konulmuş kurallar ve fırsat eşitliğini vermesi önemli. Cari açıkla ilgili tasarruf oranlarının düşmesi problem. Bunun tedbirlerini almaya başladık. 2010 yılından bu yana kredi hacmini daha kontrollü bir artışa sokmak için güzel tedbirler aldılar. İşe yaradı. Öte yandan para politikaları sıkılaştırılmaya başlandı. Bütçe ile ilgili sıkı duruş devam ediyor. Hem bankacılık hem bütçe hem para politikalarında sıkı duruş söz konusudur. Yapısal açıdan bakıldığında 54 milyar dolar petrol ve gaz ithal ettik. Yenilenebilir enerji önemli, gittikçe yaygınlaşıyor. Araştırma geliştirme ve yenilikçiliğe daha fazla kaynak ayırıyoruz. 2010 yılında Türkiye'nin yaptığı harcama milli gelirinin yüzde 0,85 ine ulaştı. AB ortalaması yüzde 2 durumda buluyor.'' 
     
     Bireysel emeklilik
     
     Babacan, yatırım teşvik sisteminin bu sene daha da geliştirildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
      ''Özellikle stratejik sektör diye tanıttığımız sektöre ilişkin teşvikler veriyoruz. Bireysel emeklilik sistemimizi tamamen değiştiriyoruz. Bu yeni sistemde yüzde 25'lik devlet katkısı söz konusudur. Vatandaş 100 lira yatırsa devlet de yanına 25 lira yatırıyor. Bu çok ciddi bir destek, ama o paraya emekliliğine kadar dokunmamak şartıyla. Emeklilikten önce eğer kendi parasına dokunursa, devlet katkısını belli kurallar nispetinde kaybetmektedir. Devlet katkıyı veriyor, ama şartlı veriyor, 'emekliliğe kadar tutarsan bu katkı senin olacak' diyor. Vatandaşın mümkün olduğunca uzun süreler bireysel emeklilik sistemi içerisinde kalmasını sağlamak için. Bununla ilgili düzenleme önümüzdeki salı günü Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Bizim niyetimiz Meclis tatile girmeden bu düzenlemeleri tamamlayabilmektir.''

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde