"Medya ve sermayeye el koyma G-20'de Türkiye'yi zora sokar"

"Medya ve sermayeye el koyma G-20'de Türkiye'yi zora sokar"

Twitter fenomeni Fuat Avni'nin büyük şirketlere ve medyaya baskın yapılacağı iddiaları, tüm kesimleri ayağa kaldırdı.

"Medya ve sermayeye el koyma G-20'de Türkiye'yi zora sokar"
16px
24px
01.09.2015 08:08
ABONE OLgoogle
Twitter fenomeni Fuat Avni'nin büyük şirketlere ve medyaya baskın yapılacağı iddiaları, tüm kesimleri ayağa kaldırdı. Eski Merkez Bankası Başkanı ve MHP Milletvekili Durmuş Yılmaz, bunların konuşulmasından dahi utandığını belirtirken, MHP Milletvekili Erhan Usta, yatırımcının ürkeceği uyarısında bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, “Ekonominin kuralsız işler hale gelmesi, kırılganlıkların gerçek sorunlara dönüşmesine yol açar.” dedi.

Twitter fenomeni Fuat Avni'nin gündeme getirdiği erken seçim öncesi bazı işadamlarına ve medya gruplarına baskın yapılacağına yönelik iddiaların yetkililerce yalanlanmaması büyük tepki çekti. Doğan, Kavala, Koç, Eczacıbaşı ve İpek Holding gibi Türkiye'nin en önemli sermaye gruplarının mal varlıklarına el konulacağı iddialarını, ekonomi kökenli siyasetçiler ve akademisyenler tepkiyle karşıladı.

Eski Merkez Bankası Başkanı ve MHP Uşak Milletvekili Durmuş Yılmaz muhalif kesimlere yönelik mal varlığına el koyma gibi hukuksuz işlemlerden Türk ekonomisinin büyük zarar göreceği uyarısında bulundu.

Bank Asya'ya yönelik müdahaledeki hukuksuzlukları hatırlatan Yılmaz, keyfi ve adaletsiz uygulamalarla muhalefetin sesini kısma girişimin dünyaya anlatılamayacağını vurguladı. İşadamlarının mal varlıklarına el konulup basının susturulması durumunda kasımda Antalya'da düzenlenecek G-20 toplantılarında Türk delegasyonunun çok zor durumda kalacağını ve gelecek sorulara cevap veremeyeceğini vurgulayan Yılmaz, söz konusu iddiaların konuşulmasından bile utandığını dile getirdi. Türkiye'de duruma göre mevzuat uygulandığını, doğrusunun kurala göre mevzuat uygulanması olduğunu belirten Yılmaz, ekonomide kötüye gidiş devam ederken yatırımların önünü kesecek bu tür girişimlerden uzak durması ve gerçek gündemine dönmesi gerektiğini vurguladı.

Devlet Planlama Teşkilatı'nda yıllarca görev yapan MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta da, kamu yönetimi anlayışının insanların siyasi düşüncesine, dinine ve mensubiyetine bakmaması gerektiğini kaydetti. Ancak devletin subjektif davrandığının altını çizen Usta, “Bu hem içerideki yatırımcıyı hem de dışarıdan gelecek yatırımcıyı tedirgin eder. Böyle bir ülkede hiç kimse yatırım yapmaz, nvar olan yatırımlarını büyütmez, mümkünse de yurtdışına taşır. Şu anda Türkiye'de maalesef bu oluyor.” dedi.

Bir taraftan iş ortamının iyileştirilmesi konuşulurken, işadamlarına operasyon gibi bir şeyin olamayacağını ifade eden Usta, “Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bizim gibi yurtiçi tasarrufları çok düşük, dış finansman ihtiyacı olan yani cari açığı yüksek olan bir ülkede bunların konuşulması bile son derece yanlış. Zaten bu nedenle yaklaşık üç yıldır özel yatırımlar sürekli negatif bizim ülkemizde.” şeklinde konuştu. Muhalif olarak nitelendirilen sermaye gruplarına operasyon iddialarını değerlendiren bir diğer isim ise CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke oldu. Böke, “Siyaset ekonomideki sorunları çözmek için çalışacağına eğer ekonomiyi bir siyasi araca dönüştürüyorsa zaten ülkenin geleceğine dair önemli sorunları ortaya çıkartıyor demektir. Siyasi amaçlarla ekonomik işlemler yapılacağına dair söylentinin kendisi dahi ekonominin kuralsızlığına yönelik bir sinyal olarak algılanır. Kuralsız işleyen ekonomilerde de yatırım, istihdam, herhangi bir öngörülebilirlik beklemek maalesef mümkün olmayacaktır. Onun için bunların risk olarak dahi ortaya çıkması bir söylenti yoluyla, ekonomiye çok zarar verecek şeyler. Siyasetin ekonomiyi kendine alet etmemesi gerekir.” diye konuştu.

Böke, hukukun işlerliğini, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, özgürlükleri yerleştirecek bir sisteme gitmek yerine bütün bunları reddedecek adımlar atmanın Türkiye ekonomisini sekteye uğratmanın çok somut bir yolu olduğunu ifade etti.

Keyfî müsadere başladı

Hukuk, Etik ve Siyaset Araştırmaları'nın (HESA) Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Ramazan Taş, gelişmelerin ‘makul şüphe' kanununun devamı olduğuna işaret etti. “İşte keyfî müsadereler başladı.” diyen Taş, Makul Şüphe Kanunu ile somut delil olmasa bile bir sulh hakiminin şüphesiyle, bir kişinin veya bir işletmenin bütün mal varlığına el konulabildiğini söyledi. Büyümenin, kalkınmanın, yatırımların temelinde girişimcilik özgürlüğü ve özel mülkiyet hakkı olduğunu vurgulayan Ramazan Taş, şöyle konuştu:

“Makul Şüphe Kanunu'yla girişimcilik özgürlüğü ve mülkiyet hakkı yok edildi ve keyfî müsadere dönemi başladı. Turgut Özal'ın üç büyük hürriyetinden hiçbir şey kalmadı. Girişimcilik hürriyeti de, din ve vicdan hürriyeti de, basın hürriyeti de tüketildi. Ekonomik hürriyetler, hepsi sıfırlandı. Bunun anlamı şu: Türkiye çok büyük bir kriz yaşayacak. Burada yatırım ortamı, istikrar ve güven ortamı zehirlenmiş, tamamen yok edilmiş oluyor. Dolayısıyla bunun bedeli, faturası çok ağır olacak. Bu, uluslararası hukuka da, Anayasa'ya da, kanunlara da aykırı. Bu, dünyada çok büyük bir tepkiyle karşılanacak. Türkiye artık, yükselen veya yatırım yapılabilir ülke değil çöp ülke denen, yatırım yapılamaz sınıfına giren bir ülke.”

Zaman
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde