'İhalede dolduruşa gelmem'

'İhalede dolduruşa gelmem'

Soluk soluğa ihalelerde, rekor fiyatların ortaya çıktığı işlerde gündeme gelen İbrahim Çeçen, başarı sırlarını anlattı...

'İhalede dolduruşa gelmem'
16px
24px
23.09.2007 09:03
ABONE OLgoogle

Hale Tüzün'ün röportaı

 Soluk soluğa ihalelerde, rekor fiyatların ortaya çıktığı işlerde göze çarptılar. Türkiye'nin ilk bira fabrikası Bomonti'yi yapılan değerlendirmele göre beş katı fiyata kiraladılar, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işletim ihalesinde 14 saatlik yarışta yine bir rekor fiyatın çıkmasında başrolü üstlendiler, Emek Otelleri Hilton, Büyük Efes, Tarabya ve Maçka da yine onların adları vardı.

Son dönemin en çok konuşulan ihalesi Galataport'ta ortaklarıyla ipi göğüslediler ama kendi deyimleriyle 'en çok pişmanlık duydukları' projenin içinde kendilerini buldular. Sabiha Gökçen'deki yarışı kazanamadılar ama 17 yıllığına ortakları Fraport'la verdikleri 3.2 milyar dolarlık teklifle, havalimanı işletmeciliği alanında 'marka olma' yolunda adım attıklarını da ispat ettiler. Aslında 38 yıllık inşaatçılar, barajlardan sulama kanallarına, otellerden toplu konuta kadar çok geniş bir çerçevede hem Türkiye'de hem de yurtdışında çok sayıda projeye imza attılar, atmaya da devam ediyorlar. Bu kadar hatırlatma yetti herhalde...

Ağrı'dan lise çağlarında kopup geldiği Ankara'da temellerini attığı ve şimdilerin iş dünyasının gözdeleri arasına soktuğu holdingini artık küçük taahhütlük işlerinden 2008 yılında 1 milyar dolarlık ciro hedefleyen bir yapıya büründüren İbrahim Çeçen bugünün konuğu...

Halka arz için hazırlık
İbrahim Çeçen, IC otelleriyle Türkiye'de 3 bin 500 yatağa sahip olduklarını söyledi. Çeçen, IC otel markasını yurtdışına da taşımak için Doğu Avrupa, Rusya ve Avrupa'da arayışta olduklarını açıkladı.

Bu aralar tüm enerjisini elleriyle kurduğu ve kendi adını verdiği İbrahim Çeçen Yatırım Holding'i kurumsallaştırmak için veriyor İbrahim Çeçen. Holding bünyesindeki ilk göz ağrım dediği 'inşaat' yine en büyük payı alarak, enerji, turizm ve terminal ile yer işletmeciliği olmak üzere dört ana sektörde büyüyerek, hedeflerini büyütüyor. 7 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor, 2006 yılını 470 milyon dolar ciroyla kapatan holding, 2007'yi ise 600 milyon dolar ciroyla bitirme yolunda ilerliyor. Şirketlerle aileyi ayırarak, kurumsallaşmak için adımlarını atan İbrahim Çeçen'in 3-5 yılı kapsayan gündeminde ise havalimanı işletmeciliği ve turizm dallarında 'halka açılma' planları bulunuyor.
Tüm bunlar arasında hiç arka planda bırakmadığı bir konu var ki o da kurduğu vakıf aracılığıyla yönettiği 'hayır işleri'.

Bu aralar çok heyecanlı çünkü Ağrı'nın bir üniversiteye kavuşması için ilk adımı atmış bile... Ağrı Üniversitesi'nin yerleşkesinin inşası için aktardığı 100 milyon dolarla Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in bile 'Her dolar için öpmem lazım' dediği bir işadamı İbrahim Çeçen. Aynı zamanda TBMM Üstün Hizmet Madalyası'nı da almış. İbrahim Çeçen Vakfı aracılığıyla binlerce çocuğun eğitimi için burs veriliyor, spor ve sanata destek veriliyor ama Çeçen'in gözdesi eğitim. Bu yüzdendir ki Ağrı Üniversitesi'ne hem kendi çok önem veriyor hem de "Türkiye'de en zengin 500 ailenin yüzde 10'u üniversite yatırımı yapsa 50 tane eder bu sayede üniversiteye gidemeyen çocuklarımızın önü açılır" diyerek herkesi eğitime yatırım için heveslendirmeye çalışıyor.

1 milyar dolarlık taahhüt
Ağrı'da üniversite binasını yapmanın marifet olmadığının da farkında, şimdilik bizimle paylaşmasa da Ağrı'ya çok farklı bir bölümün kurulmasına öncülük edeceğini bu sayede bu üniversiteye hem akademik kadronun hem de öğrencilerin gelmesi için özendirici olacaklarını belirtiyor.
Sosyal hayattaki sorumluluğunu son hız sürdüren İbrahim Çeçen'in iş gündemi de bu aralar çok yoğun. Geçtiğimiz haftalarda Antalya Havalimanı Dış Hatlar 1 ve 2'inci terminal ile iç hatlar terminalinin işletmeciliğini Alman ortağı Fraport'la üstlenen ve resmen devralan İbrahim Çeçen Yatırım Holding'in gündeminde 'yer hizmetleri'nde de büyümek var. Son günlerin gözde sektörü enerji de holdingin hızlı büyüdüğü alanlardan.

ABD'li AES ile yüzde 50 ortaklıkla AES-IC İçtaş Enerji'yi hayata geçiren İbrahim Çeçen'in hedefi 600 milyon dolarlık yatırımla 18 santral kurmak. İkisi faal durumda olan santralların dördü bu yıl, geri kalanı ise 2010 yılına kadar devreye girmiş olacak Şirket, elektrik dağıtım ihalelerinde de kendini gösterecek. Kendisi inşaat mühendisi olan ve en çok severek yaptığı iş inşaat alanında da boş durmuyor İbrahim Çeçen. Azerbaycan'da devam eden 1 milyar dolarlık, Türkiye'de ise yine bu rakama yakın devam eden taahhütleri bulunuyor. Bugüne kadar 3 milyon metrekare toplu konuta imza atan İbrahim Çeçen'in inşaatta göze çarpan projeleri arasında İzmir ve Antalya'daki havalimanı terminalleri, Şanlıurfa'da büyük sulama projeleri, Karasu'da liman, Antalya'da pist ve İzmir Adliye Sarayı var.

'Yarıştık, para kazandırdık'
Çok sayıda inşaat projesi ve turizm yatırımında onun adı olmasına rağmen İbrahim Çeçen'in kamuoyuna gündemine gelmesi yine de birkaç yıl içinde oldu. Çeçen bu durumun altında inşaatçıların iş yapmaktan PR'a zaman ayıramamasını sorumlu tutarken, son birkaç yılda bu kadar göz önünde olmalarını ise TV'lerden naklen yayımlanan 'özelleştirme ihaleleri'ne bağlıyor. Bir film tadında izlediğimiz ihalelerin kamuoyunun çok dikkatini çektiğini hatırlatan İbrahim Çeçen, şunları söyledi:

"Özelleştirmeler son iktidar döneminde hızlandı ve bizimle ilgili konular gündeme geldi. Daha evvel bu ülkede hiçbir otel ihalesi yapılmıyordu. İstanbul Hilton, Büyük Efes otelleri ihale edildi. Biz de bunlara kendi konumuz olduğu için girdik, kamuoyu da ihalelere ilgi gösterdi. Bundan önce büyük bir baraj ya da sulama ihalesi alırsınız ülke ekonomisi için bu otellerden çok daha önemlidir ama kamuoyunun ilgisini çekmezdi. Bizi de kamuoyunun önüne çıkaran unsur özelleştirme ihaleleri oldu."

Özelleştirme İdaresi'nin ihaleleri şeffaf ve dürüst yapmak adına TV'de kamuoyunun gözü önünde gerçekleştirmesinin de bu ilgiyi artırdığını vurgulayan Çeçen, "Aslında devlet ihaleleri yasa gereği kapalı zarf usulüyle yapılır, ihaleye girecek kişi ihale odasına bile gitmez, teklifini teslim eder, bu mektuplar komisyon önünde açılır, ihale kime kaldıysa ona bilgi verilir, sessiz sedasız ihale tamamlanır. Biz şimdiye kadar yaptığımız işlerde kapalı zarf usulüyle çalıştık. Ne zaman ki özelleştirme ihaleleri hızlandı, bunlar TV'den yapılmaya başladı, kamuoyunun gündemine girdi. Sonra da bu ihalelere giren firmalar merak edilmeye başlandı" diye konuştu.

Belki de TV'den ihalenin en ilgi çekeni 14 saat süren bir maratonla tamamlanan Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işletme hakkının verilmesiyle ilgili olandı. İbrahim Çeçen, hem rakibi hem de geçmişte birçok ihalede ortak teklif verdiği Limak'a karşı saatlerce yarış verdi. Sonunda kazanan Limak oldu ama İbrahim Çeçen bu durumu, "Devlete büyük para kazandırdık. Bu projenin o değere yükselmesindeki en büyük etken bizim yarışma gücümüz" şeklinde tanımlıyor.

'İhalede dolduruşa gelmem'
Uzun maraton aslında onu da çok sıkmış. 1-2 saatte tamamlanacak ihalenin hassasiyetler nedeniyle bu kadar uzamasını doğru bulmasa ve abartıldığına inansa da, "Biz ortağımızla orayı çok istiyorduk, bunun için çok direndik. Ama bir yere geldi ki bizim limitlerimizi de aştı. Rakibimiz de ısrarlı gözüküyor, biz de bıraktık, zaten o rakamın üstüne gitmezdim" diyerek o süreçle ilgili duygularını paylaştı.

İstanbul'daki Hilton Oteli'nin ihalesinde de 200 milyon dolara kadar teklifi yükseltti ama orda da kazanan Aydın Doğan oldu. Orada erken çekildiğini, çünkü rakamın hesaplarına göre yüksek olduğunu söyleyen İbrahim Çeçen, ihalelere nasıl hazırlandığını şöyle anlattı: "Biz dersimize iyi çalışıyoruz, gireceğimiz ihaleyi baştan çok iyi etüt ediyoruz. Bundan dolayı varabileceğimiz en son noktayı önceden tespit ediyor ve sonra da kararlı bir şekilde o noktaya gidiyoruz. İhalelerde dolduruşa gelmem, soğukkanlılıkla işimi yönetirim."

Yol haritası belli
Peki, özelleştirme ihalelerinde bu kadar göze çarpan bir grup Pektim, Tüpraş, İETT ve Karayolları arazisinin satışı gibi gündeme oturan projelerde neden yoktu? Çeçen bunun sebebini holdingin 'yol haritası'nın net olmasına bağlıyor. Çeçen, "Bizim dört ana sektörümüz var, bu sektörlerde güçlü firma olmadıktan sonra yeni bir sektöre girmeyeceğiz. Üretim, arazi işi başka işler. Bomonti Bira Fabrikası'nın projesinde vardık çünkü, içinde turizm de var. Otel, kongre merkezi ve alışveriş merkezinden oluşacak Bomonti projesi bizim prestij işimiz olacak. İşimiz olmayan, var olmadığımız konularda şu anda bir başlangıç yapmak istemiyoruz" dedi.

'11 ayda terminal bitirdik Başbakan tabii sevinir'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığı nedeniyle de gündeme gelen İbrahim Çeçen, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel ve merhum Bülent Ecevit'le de tanıştığını, çünkü işadamı olarak iş yaptıklarını belirtiyor. Hem siyasete hem medya ile finans sektörüne uzak kalacağının altını özellikle çiziyor.

'Tırnakla kazıyoruz'
Başbakan Erdoğan'ın da yaptıkları işi takdir ettiğine dikkat çeken İbrahim Çeçen, "Antalya 2'nci terminali onun döneminde başlayıp 11 ayda bitirdik. Bu, bir başbakan için sevinilecek bir durumdur" dedi. Son dönemde sermayenin el değiştirdiği ve bugüne kadar tanınmayan zenginlerin doğduğu yönündeki iddialara ise şu yanıtı verdi: "Kamuoyunda çok tanınan Türkiye'nin zenginlerinin doğduğu dönemlerde konjonktür farklıydı. Onların döneminde Türkiye'de nerdeyse hiçbir şey yoktu. Devlet teşvikleri, gümrük korumacılığı vardı. Bunlar o dönem Türk iş dünyasını bir yere getirdi. Bizim piyasaya girdiğimizde ise tüm sektörlerde köşeler tutulmuş, koltuklar doldurulmuş, büyükler oluşmuştu. Bizlerin istifade ettiğimiz ise özelleştirmeler oldu. Büyüyebilmek için özelleştirme ihalelerine saldırdık. Kendimize çıkış yolları arıyoruz, tırnakla kazıyoruz. Bu yüzden farklı bir rekabet ortamı oluştu."

Nara heves etti, bekliyor
Farklı sektörler için gelen tekliflere ret cevabı veren İbrahim Çeçen'i 'nar' ise bu tavrından vazgeçirmiş. İsraillerle ortak nar işleme tesisi yatırımına girişen, hatta üretim tesisi kuran Çeçen'in şimdilik hevesi kursağında kalmış. 'Nar işine heves ettik ama geliştiremedik' diyen Çeçen, "Fabrikayı kurduk ama narı temin konusunda sıkıntılar yaşadık. Bizim gösterdiğimiz performansı ortaklarımızdan göremedik. Şu anda proje duruyor" açıklamasını yaptı. Çeçen, İsrailli tarım firması Tahal'la yaptığı işbirliği neticesinde nar işleyecek ve ambalajlayarak ihraç edecekti. Antalya'da kurulan tesise ilk etapta 5 milyon dolarlık yatırım yapılmıştı.

'Avrupalı ortak seçiyoruz'
Dünyada artan petrol fiyatları nedeniyle Ortadoğu ve Rusya'da oluşan sermaye birikimiyle her şey eskisine göre çok farklı. Dünya piyasalarında dolaşan bu birikim emniyetli yerler arıyor ve çoğunlukla da Türkiye'ye uğruyor. Artık kendilerinin değil, yabancıların kapılarını çaldığını söyleyen İbrahim Çeçen, "Yabancılardan kapımızı çalan çok, ama biz bilmediğimiz sektörlere girmiyoruz. Ortağımız da önemli. Çünkü Türk kamuoyu Ortadoğu, Arap ve Rus sermayesine tepki gösteriyor. Avrupa ve ABD sermayesine ise tepki daha az. Biz de açıkçası ortaklarımızı Avrupa ya da ABD'den seçiyoruz" dedi.

IC otelleri yurtdışına açılacak
Başkanlığını kendinin yürüttüğü IC Yatırım Holding'de dört oğluyla birlikte çalışan İbrahim Çeçen, inşaat kadar turizmde de hızlı hareket ediyor.
38 yıllık inşaatçı olmalarına karşın 15 yıllık da turizmci olduklarını hatırlatan Çeçen, IC otel markasını yurtdışına da taşımak için planları bulunduğunu açıkladı. Çeçen, "Şu anda 3 bin 500 yatağımız var, Bomonti projesinin devreye girmesiyle bu sayı 5 bine çıkacak. Yurtdışında hem inşaat hem de işletme anlamında fırsatları değerlendireceğiz. Avrupa, Doğu Avrupa ve Rusya yatırım için hedeflerimiz arasında" dedi. Çeçen, Bomonti projesine büyük önem verdiklerini ve 2010 yılına kadar da hayata geçireceklerini ifade etti.

'Galataport için pişmanım, neyse ki kurtulduk'
Karaköy'e can verecek Galataport projesi bir dönem kamuoyunun en çok konuştuğu konulardan biriydi. Kiralama fiyatından, ihaleyi kazanan ortak girişim grubunun ortaklarına kadar her şey mercek altına alındı. Belki her şey unutuldu ama İbrahim Çeçen o günlerde yaşadıklarını hâlâ unutmamış. O yüzdendir ki, "Galataport için çok pişmanım, hayatımın en çok pişmanlık duyduğum projesidir, neyse ki kurtulduk" diyecek kadar üzgün. Galataport ihalesinin kamuoyuna yanlış aktarıldığını ve işin sulandırıldığını düşünen İbrahim Çeçen şöyle devam etti:

"Biz dersimize çalışarak, yarışarak, rekabet ederek ihalelere katılıyoruz. Eğer kazanıyorsak da bu bir rekabetin, yarışmanın sonucu. İmtiyaz kullanmıyoruz. Aldığımız ihalelerin bu yüzden şaibeli tarafı yok. Firmamız itibarlıdır, şaibeli işlerde yokuz. Galataport'ta hiç hak etmediğimiz bir ortamın içinde kendimizi görünce rahatsz olduk, nerden girdik bu işe dedik. O dönem çıkmak istiyoruz, çıkamıyoruz, ortaklarımız var. Bekliyoruz iş onaylansın, onaylanmıyor. İhale fevkalade bir ortamda yapıldı ama sonucu kamuoyuna kiralama olarak sunulmadı. 49 yıllığına kiralama için ödenecek para, Tüpraş ihalesi gibi yansıtıldı. Oysa bu bir kiralama ihalesiydi, elbette ki ilk yıllarda düşük kira verilip, yatırım yapılacaktı. Neyse ki kurtulduk, ortaklarımızdan dolayı da pişmanlık duyduk."

Çeçen'in bu projedeki ortakları ise hatırlanacağı gibi İsrailli Ofer ailesine ait Royal Caribbean Cruises, Global Yatırım Holding, ABD'li Rouse TRI Party, Monaco'lu Sasso Holding ve Limak'tı.

Radikal

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde