'Hasan Süzer intihar mı etti?'

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Kentbank'ı zarara uğratılmasından sorumlu tutulan bankanın Yönetim Kurulu eski Başkanı Mustafa Süzer'in de aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılanmasına başlandı. Dava iddianamesinde, önceki gün ölen Hasan Süzer'in de aralarında bulunduğu 11 sanık hakkında "Zimmet suçuna iştirak" suçundan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.

"Zimmet" ve "Zimmet suçuna iştirak" suçlarını işledikleri iddia edilen sanıklar hakkında 6 ila 15 yıl arasında değişen hapis cezaları istenen duruşmada önceki gün öldüğü ifade edilen sanık Hasan Süzer'in avukatı Melek Günebak, "Müvekkilim, davada hakaretlerle karşılaşmamak için toprağa girmeyi tercih etti." dedi. Mahkeme Başkanının, "İntahar mı etti?" sorusunu ise avukat Günebak, "Hayır, aşırı stres altındaydı." diye cevapladı.

İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kentbank ana davasına sanıklardan 22'si ile sanık avukatları katıldı. Mustafa Süzer ile önceki gün öldüğü ifade edilen Hasan Süzer'in de aralarında bulunduğu 13 sanık duruşmada yer almadı.

Mahkeme Başkanı Mustafa Akın, dava konusu olaydan zarar gördükleri ileri sürülen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) avukatlarının, davaya müdahil olarak katılmak istediklerini belirten bir dilekçeyi mahkemeye sunduklarını belirtti. Sanık avukatları ise Kentbank'ın TMSF'ye devrinin iptal edildiğini belirterek, müşteki iki kurumun davaya müdahil olarak katılma şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.

Verilen kısa aranın ardından Cumhuriyet Savcısı Selamettin Celep, suç unsurlarının değişme ihtimali karşısında BDDK'nın davaya müdahil olarak katılmasının uygun olacağını talep ederek, TMSF avukatlarının katılımı konusunda takdiri mahkemeye bıraktı. Mahkeme heyeti, her iki kurum avukatlarının davaya müdahil olarak katılmalarına oy birliğiyle karar verdi.

Sanık Hasan Süzer'in avukatı Melek Günebak da, müvekkilinin iki gün önce öldüğünü belirterek, "Ben Hasan Süzer'in 10 yıllık avukatıyım. Kendisi, bu davada hakaretlere maruz kalmamak için toprağa girmeyi tercih etti." diye konuştu. Avukat Günebak, Mahkeme Başkanı Mustafa Akın'ın, "Ne o, intahar mı etti?" şeklindeki sorusunu ise "Hayır, aşırı stres altındaydı." diye cevapladı.

Başkan Akın, sanıklardan Sami Çakır'ın avukatı Hasan Ölçer'in, celse arasında mahkemeye sunduğu dilekçesi ile davanın iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun'un eşi Sevil Tosun'un mahkemenin üye hakimleri arasında yer aldığını belirterek çekilmesini talep ettiklerini söyledi.

Bunun üzerine üye Hakim Sevil Tosun, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda, Cumhuriyet Savcısı'nın eş olması durumunun hakimin davaya bakamayacağı haller arasında yer almadığını, bu durumun tarafsızlığı şüpheye düşüreceğinin kabul edilmediğini söyledi. Hakim Tosun, özellikle Anadolu'da görev yapan hakimlerin, çoğu kez eşleri olan Cumhuriyet Savcılarının açtıkları iddianameye göre yargılama yaptıklarını ifade etti. Tosun, "Eşim olan Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun'un, iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcısı olması halinin tarafsızlığımı, objektifliğimi etkileyen bir kriter olarak görmüyorum ve davadan çekilme talebini kabul etmiyorum." dedi.

Avukat Hasan Ölçer ise, çekilme taleplerini kabul etmeyen Hakim Sevil Tosun hakkında "Redd-i hakim" talebinde bulunduklarını söyledi.

İkinci kez verilen bir aradan sonra "Redd-i Hakim" talebi konusunda bir karar verilmesi için dava dosyasının, bir üst mahkeme olan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi karara