'Allah hiçbir MB Başkanını o duruma düşürmesin'

'Allah hiçbir MB Başkanını o duruma düşürmesin'

Bakan Babacan, ''Trichet son bir yılda neredeyse 10 yıl yaşlandı. Allah kimseyi o hale düşürmesin'' dedi

'Allah hiçbir MB Başkanını o duruma düşürmesin'
16px
24px
20.05.2010 12:40
ABONE OLgoogle

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Merkez Bankasının, Türkiye'nin 2001 krizi öncesindeki uygulamalara benzer para basmaya başladığını hatırlatarak, ''Bakıyorsunuz sayın Trichet, son bir yılda neredeyse 10 yıl yaşlandı. Kolay değil, yıllardır bazı ilkeleri savunacaksınız, bunu müdafaa edeceksiniz, ondan sonra meslek hayatınız boyunca doğru diye savunduğunuz ve yaptığınız ne var ne yoksa o yaştan sonra bir yılda tam tersini yapacaksınız'' dedi. 

     Babacan, ''Küresel kriz, yeniden yapılanma, ulusal dönüşüm'' konulu Forum İstanbul 2010'un açılışında yaptığı konuşmada, artık gelenekselleşen ve bir marka olan Forum İstanbul'un hem mevcut konjonktürü değerlendirmek, hem de yeni bakış açıları getirmek açısından önemli bir organizasyon olduğunu vurguladı. 

     Geçtiğimiz seneki toplantının krizin nedenleri, etkileri, krizin sunabileceği olası fırsatlar ve çıkış stratejisi gibi konuları kapsadığını anımsatan Babacan, geçen sene bu zamanlar krizin en derin hissedildiği dönemler olduğunu, bu seneki toplantıda ise artık kriz sonrası dönemde oluşacak yeni finansal mimari, Türkiye'nin çıkış sürecinde önüne çıkabileceği fırsatları nasıl değerlendirebileceği, merkez bankalarının çıkış stratejilerinin değerlendirilmesi gibi konuların ele alınacağını söyledi. 

     Ali Babacan, ''Öyle ümit ediyorum ki inşallah gelecek seneki Forum İstanbul toplantısında artık kriz kelimesini pek kullanmayız. Daha geleceğe dönük, geleceğe vurgu yapan tartışmaları görürüz. Krizin kötü hatıralarını umarım bu süre içinde arkamızda bırakırız'' diye konuştu. 

     Son yaşanan krizle birlikte piyasaların küresel ölçekteki entegrasyonun boyutunun daha iyi anlaşıldığının altını çizen Babacan, artık sorunların çözümünde küresel bir bakış ve çaba gerektiğini, politikaların koordinasyonu içinde eşzaman içinde bunların uygulanmasının son derece önemli olduğunu ifade etti. 

     Avrupa'da son birkaç aydır yaşananlara dikkati çeken Babacan, ''AB, her tür karar mekanizması olan bir oluşum. Bekleriz ki böylesine bir arada hareket eden, birbirlerine karşı sınırlarını tamamen aşmış bir birlikte, bazı kararlar çok daha hızlı alınabilsin, çok daha hızlı uygulanabilsin. Ancak bu maalesef böyle olmuyor. Her ülkenin kendi iç siyasi yapısı, kendi iç siyasi kaygıları, toplu hareket etmede maalesef ülkeleri çok yavaşlatıyor. Bugün adım atarak bazı kararlar vererek yapabileceğiniz bir işi eğer bir hafta, 10 gün geciktirirseniz bunun maliyeti üçe, beşe, ona katlanabiliyor'' şeklinde konuştu. 
     
     ''ÇARESİZLİĞİN SONUNDA ATILMIŞ BİR ADIM''
     
     Brüksel'de geçen salı günü AB Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısına katıldığına değinen Babacan, burada ayrıca çok sayıda ikili görüşme de gerçekleştirdiğini, baş başa yaptığı görüşmelerde aslında işin boyutunun ne kadar büyük olduğu, kaygıların ne kadar yüksek olduğu ve çaresizliğin çok daha iyi anlaşıldığını kaydetti.

     Yunanistan ile ilgili tedbir paketinin bir araya getirilip uygulanmamasının Avrupa geneline etkilerinin çok büyük olacağına işaret eden Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

     ''Buna rağmen kendi içlerinde karar almakta çok zorlandılar. Bugün için kurtarıldı, bugün için bir çözüm bulundu. Ama bundan sonraki dönemde eğer para birliği varsa, para birliğini sadece para politikalarıyla sürdürmek mümkün değil. Biz desek ki Merkez Bankasına 'para politikası enstrümanları elinde, her türlü yetki de elinde, zaten bağımsızsın, Türkiye ekonomisinin bütün sorumluluğu size ait, hadi kurtarın, düzeltin.' Mümkün değil.

     Para politikaları işin önemli bir ayağı, ama tek bir ayağı değil. Bunun hemen yanında kuvvetli bir maliye politikası ayağı yoksa, yapısal reformlarla ilgili ciddi bir program yoksa bunu sürdürmek mümkün değil. İşte avro para birliğinin de en önemli eksiği buydu. Bir yandan para politikalarını tek bir merkezden yöneteceksiniz, diğer yandan her ülkenin maliye politikaları birbirinden çok farklı bir çerçevede yürüyecek. Bu bir süre idare edildi. Peki ülkeler buna uymadı. Uymayınca bunun cezası ne? Bunun da cevabı yok. Mutlaka çok daha somut bir çerçeveye oturmuş ve gerekli yaptırımların da beraberinde düzenlendiği bir maliye politikası en azından avro bölgesi ülkeleri için şart. Bunu bir an önce gerçekleştirmeleri gerekir. Aksi halde şu birkaç haftada yaşananları görüyorsunuz.

     Avrupa Merkez Bankası, bizim 2001 krizi öncesindeki uygulamalara benzer para basmaya başladı. Geçen hafta boyunca para bastı, problemli ülkelerin devlet tahvillerini piyasadan topladı. Gerçekten bir merkez bankasının en son başvurabileceği çare. Bir bakıma çaresizliğin sonunda atılmış bir adım. Bakıyorsunuz sayın Trichet, (Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet) son bir yılda neredeyse 10 yıl yaşlandı. Kolay değil, yıllardır bazı ilkeleri savunacaksınız, bunu müdafaa edeceksiniz, ondan sonra meslek hayatınız boyunca doğru diye savunduğunuz ve yaptığınız ne var ne yoksa o yaştan sonra bir yılda tam tersini yapacaksınız. Allah hiçbir merkez bankası başkanını o duruma düşürmesin.'' 

KURUMLAR VERGİSİ, GELİR VERGİSİ

Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un dünyanın ilk 10 finans merkezinden biri olma potansiyeli bulunduğunu belirterek, ''Kurumlar vergisi, gelir vergisi, bankacılıkla ilgili vergiler, tüm bu vergi alanlarında da İstanbul, pek çok etraftaki alternatife göre daha önemli avantajlar sunacak. Şimdiden Londra'daki kuruluşlar geliyor'' dedi. 

     Ali Babacan,  2023'ün Türkiye'sinde İstanbul'u da artık uluslararası bir finans merkezi olarak görmek istediklerini söyledi. 

     Babacan, ''Bugün bir New York, bir Londra, bir Frankfurt, Tokyo neyse, madem ilk 10 ekonomiden birisi biz olacağız diyoruz, o zaman ilk 10 finans merkezinden birisinin de İstanbul olmasını arzu ediyoruz, hedefliyoruz ve bu konuda da elimizden ne gelirse inşallah yapacağız'' dedi.
     Bunun için İstanbul'un potansiyelinin olduğunu ifade eden Babacan, İstanbul'un yüzlerce yıl dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden birisi, hep bir metropol, dünya kenti olduğunu belirtti.
     Ali Babacan, ''Nasıl THY Avrupa'nın 4. büyük havayolu haline geldiyse, finans noktasında da biz bunu başarabiliriz'' dedi. 

     Diğer ülkelerin üstelik artık verileri konuştuğuna işaret eden Babacan, şunları kaydetti:
     ''Kamu borç stokları da arttığı için 'bunu nereden nasıl toparlayacağız'... IMF bile çıkıyor, diyor ki 'küresel bir vergi getirelim'. Biz bunun öncelikle uygulanabilir olmadığına inanıyoruz. Ha herkes yaparsa, dünyadaki bütün ülkeler 'evet' derse biz de tamam arkasından 'evet' deriz. Ama siz diyelim ki 100 ülkeyi topladınız 'evet' diyen, geri kalan 80-90 ülke de hayır dedi. 100 ülkede vergi uyguluyorsunuz, diğerleri uygulamıyor, ne olacak? Yavaş yavaş finans kuruluşları o ülkelere kayacak, işlemler o ülkelerden dönmeye başlayacak. 

     Para çok akışkan ve bu parayı idare eden insanlar da genelde akıllı insanlar. Özel sektörden bahsediyorum, kamu tarafında işler değişebiliyor da özel sektörde öyle. Dolayısıyla böyle bir ortamda bizim özellikle kamu dengelerinde, borç noktasında fazlaca bir sıkıntımız olmadığı için bir vergi artışına gitme zorunluluğumuz da olmayacak. Tam tersine fırsat buldukça, belki de ufak ufak indirimler bile yapabileceğiz ileride. İşte bu da yine Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran önemli bir fark olacak.'' 
     
    ''BEN BUNA KUVVETLE İNANIYORUM''
     
     Kurumlar vergisi, gelir vergisi, bankacılıkla ilgili vergiler, tüm bu vergi alanlarında da İstanbul'un etraftaki pek çok alternatife göre daha önemli avantajlar sunacağını ifade eden Babacan, ''Şimdiden Londra'daki kuruluşlar geliyor. Tek tük başladılar, 'biz İstanbul'a mı kaydırsak operasyonlarımızı, kazandığımın yüzde 50'sini devlete vermek zorunda mıyım, zaten yaptığım her şeyi ben İstanbul'dan da yaparım, telefon varsa, bilgisayar varsa, atladığım zaman uçakla her yere ulaşabiliyorsam niye Londra'... bu sorgulanmaya başlanıyor'' dedi. 

     Avrupa'daki krizin özellikle bankacılığı da tehdit ettiği haftanın ortasında Financial Times Gazetesi'nin ''İstanbul Finans Merkezi' diye ek çıkardığını söyleyen Babacan, ''Çok enteresan bir gelişmedir. Tüm Avrupa en sıkıntılı dönemde İstanbul'u bir hatırlıyor. Demek ki bu projeyi bizim ortaya atmamız en azından tartışılmaya, insanların kafasında yer etmeye başlıyor. Bunlar tabii hemen olacak şeyler değil, bugün, yarın olacak şeyler değil, 3 sene, 5 sene çalışmak gerekecek, ama inşallah 2023 geldiğinde İstanbul dünyanın ilk 10 finans merkezinden bir tanesi olacak. Ben buna kuvvetle inanıyorum ve bunu gerçekleştirmek için biz hükümet olarak elimizden gelen ne varsa ortaya koyacağız'' diye konuştu. 

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde