Deklarasyonun kodları

Deklarasyonun kodları

ERDOĞAN'LA BLAİR BULUŞMASINDA NELER KONUŞULDU? DEKLARASYONDA NELER VAR?

Deklarasyonun kodları
16px
24px
29.07.2005 11:46
ABONE OLgoogle

Erdoğan, Blair'e, deklarasyon metnini vermedi ancak genel bilgileri aktardı. Nihai çözüm olmadan Kıbrıs'ta tutumun değişmeyeceği, KKTC ile özel ilişkilerin süreceği mesajı verildi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Londra'da ziyaretinin kilit konularından biri Türkiye'nin Ek Protokol'ü imzaladıktan sonra yapacağı deklarasyonun içeriğiydi.
Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanı olarak İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Erdoğan arasındaki görüşmede de deklarasyon önemli yer tuttu.
25 AB ülkesini Türkiye konusunda ortak bir çizgide tutmaya çalışan İngiltere, "orta yolu bulmak" gayreti içinde olumlu bir liderlik yapmaya özen gösteriyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin deklarasyon metninin müzakere edilmesi ve 25 ülke açısından sorunsuz bir çerçeveye oturtulması talebi Londra'da Türk tarafına iletildi. Ancak, Erdoğan ve Türk heyeti deklarasyonu müzakere etmeyi kabul etmediler. Deklarasyonun, Türkiye'nin tek taraflı bir tasarrufu olduğunu, müzakere konusu yapılacak bir belge olmadığını belirtmekle birlikte, süreci tıkayacak bir içeriğe sahip olmayacağını, aksine Türkiye'nin yapıcı yaklaşımını yansıtacağını da kaydettiler.

Sözlü olarak aktardı
Erdoğan, Blair'e, deklarasyon metnini vermedi ancak, havası hakkında genel bilgileri sözlü olarak aktarmakla yetindi.
Türkiye'nin ek protokolü imzaladıktan sonra bu belgeye ekleyeceği deklarasyonun havasını şöyle özetlemek mümkün:
1- Türkiye, Birleşmiş Milletler'in, Kıbrıs'ta nihai çözüm için yapacağı girişimleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra desteklemeye hazırdır.
2- Ek Protokol'ün imzalanması, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tanınması anlamı taşımaz.
3- Hizmetler ek protokol kapsamı dışındadır.
4- Türkiye'nin KKTC ile özel ilişkisi bugüne kadar olduğu gibi devam edecektir.

Esas zemin BM
Deklarasyona yansıyacak bu havayla AB ve Rum yönetimine verilmek istenen mesajların başında, nihai çözüme ulaşıncaya kadar Türkiye'nin Kıbrıs konusunda tutumunun değişmeyeceği geliyor. Keza deklarasyonla, Gümrük Birliği anlaşmasının, sanayi malları için geçerli olduğu, hizmetler sektörünü kapsamadığı anımsatılarak, Türkiye liman ve havaalanlarının Rum gemi ve uçaklarına açılmayacağı yinelenmiş oluyor.
Bir diğer mesaj ise Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümünde AB zemininden çok BM zemini ve girişimlerini temel almayı yeğlediği...
Bu unsurlarıyla, Türkiye'nin yapıcı tutum içinde olduğu ve metnin ileride Türkiye aleyhine kullanılmasına da olanak vermeyecek bir ifadelendirmeye özen gösterileceği de dış politika uzmanlarının vurguladıkları bir husus...

Başbakan'ın durduğu çizgi
Erdoğan, 3 Ekim öncesinde Türkiye'nin sadece Ek Protokol'ü imzalama yükümlülüğü kaldığı, bu nedenle de Türk tarafından başkaca bir beklentiye girilmemesi gerektiği düşüncesinde. Erdoğan, bu bağlamda, müzakere çerçeve belgesinin Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmayan ülkelerce ağırlaştırılmasına set çekmeye çalışıyor. Londra'da yoğunlaştığı hedef buydu. Çerçeve belgesine "koşul" niteliğinde yeni unsurlar eklenmesini önlemek, Ankara'nın 3 Ekim'e kadarki öncelikli hedefi.

Baykal'ı dinlemeyecek
Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın, Ek Protokol'ün imzalanmaması yönündeki çağrısını dikkate alacak gibi görünmüyor.
Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başmüzakereci, Devlet Bakanı Ali Babacan'daki hava, 3 Ekim'de müzakereye başlamanın pürüzlere takılmaktan daha önemli olduğu yönünde. Hatta Başbakan, 3 Ekim'de müzakereler başlayınca, Aralık 2005'e kadar en az bir bölümün müzakeresini tamamlamak amacında.
Erdoğan, Kıbrıs konusunda da BM öncülüğünde nihai çözüme ulaşılıncaya kadar, Türk tarafına değil, Rum tarafına baskı yapılması gerektiğinde ısrarlı.
Nihai çözüm amaçlı BM girişimlerine destek verme, ancak bun

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde