Carmen Operası Aspendos'ta sahnelenecek
12. Aspendos uluslar arası Opera ve Film Festivali'nin konuğu bu kez Carmen olacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Bizet'nin baş yapıtı "Carmen" operasını 5 Temmuz 2005 Salı akşamı Aspendos Antik Tiyatrosu'nda sahneleyecek.
Carmen'i, şef Jose Luis Pareja yönetecek. Beppe de Tomasi'nin rejisi ile sahnelenen eserin dekor ve kostümleri Ayşegül Alev tarafından hazırlandı. Koro şefliğini Fausto Regis üstlendi. Carmen'in koreografisi Selçuk Borak'a, ışık tasarımı da Ahmet Defne'ye ait. Eserde baş rolleri; Aylin Ateş, Efe Kışlalı, Suat Arıkan, Ayşe Sezerman, Gökhan Ürben, Ayten Telek, Deniz Erdoğan, Şahan Gürkan, Ali Murat Erengül ve Murat Güney paylaşıyorlar.
Nietzsche tarafından "Akdeniz havasıyla dolu müziğin gerçek temsilcisi" olarak selamlanan ve 1838-1875 yılları arasında yaşayan G. Bizet'nin baş yapıtı 4 perdelik Carmen operası, Prosper Merimee'nin aynı adlı romanından aktarıldı.
Sigara fabrikasında işçi olarak çalışan Carmen, arkadaşlarından bir kızı yaralamak suçundan tutuklanır ve hapishaneye gönderilmesi için onbaşı Don Jose'ye teslim edilir. Yolda Carmen dişiliğini kullanarak onbaşıyı, gece meyhanede buluşmak vaadiyle kandırıp kaçar. Kaçakçıların toplanma yeri olan meyhanede, Carmen kendisini kaçırdığı için hapis cezasına çarptırılmış olan Don Jose'yi dağlarda birlikte yaşamak üzere çağırır ve Don Jose de bunu kabul eder. Bir süre dağlarda kaçakçılarla birlikte yaşayan iki sevgilinin aşkı, yavaş yavaş sönmeye başlar. Bu arada Carmen'in eski aşığı boğa güreşçisi Escamillo ile Don Jose'nin nişanlısı da olaylara karışır. Carmen, artık dağlarda yaşamaktan usanmıştır. Escamillo ile birlikte kente dönmeyi istemektedir. Micaela da nişanlısı Don Jose'yi köye döndürmek için baskı yapmaktadır. Don Jose ile Escamillo kavgası önlenir. Carmen, Escamillo ile gidecektir. Arenaya gelen Don Jose'nin tüm yalvarmalarına karşın Carmen onu reddeder. Bunun üzerine Don Jose bıçağını çeker ve Carmen'i öldürür.
Carmen, toplum standartları, kimlik arayışları, ahlak değerlerinin yıkılışı, dürüstlük, tahrik, tutku, geleneksellik ve kıskançlık gibi kavramlar girdabında, bir uçtan diğerine savrulan mutlak bir özgürlükçünün öyküsü. Her şeyden önce kendi özgürlüğüne aşık olan bu kadın, hiçbir erkeğin uzun süre efendilik taslamasına izin vermez. Ölümü neredeyse akıl dışı bir cesaretle karşılar, kaderi öyküye trajik bir boyut kazandırır.
